Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemesi Davacı, 03.04.2008 tarihli 029747 sayılı ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava nitelikçe 03.04.2008 tarihli 029747 sayılı 2.049.98 TL'lik ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Uyuşmazlık, davalı Kurum tarafından resen tahakkuk ettirilen idari para cezası ve gecikme zammının iptali ile ödenen kısmın istirdadına ilişkin olup, bu yönü ile davanın yasal dayanağı belirgin olarak 5655 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile değişik 506 sayılı Yasa'nın 140/4. maddesidir....

    Asliye Hukuk Mahkemesi İcra Hukuk Mahkemesi sıfatıyla 02.03.2018 gün ve 16/19 sayılı kararı ile şikayetin kısmen kabulüne ve icra emrinin düzeltilmesine karar vermiştir. Bu karardan sonra ise 31.05.2018 tarihinde, davacı işbu menfi tespit davasını açmıştır. Bilindiği üzere menfi tespit davası İİK m. 72 hükmü ile özel olarak düzenlenmiş olup bu hüküm uyarınca takip başlatılmadan önce veya sonra menfi tespit davası açılabilir. Bu hükümden anlaşıldığına göre menfi tespit davası, henüz borç ödenmeden önce, borçlu bulunulmadığının tespiti için açılabilen bir davadır. O nedenle ödeme baskısı altında olduğunu hisseden borçlunun menfi tespit davası açmada hukuki yararı daima bulunmaktadır (Bkz. Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı 8. Bası, Yetkin, Ankara 1995, s. 183 vd.)....

      "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, takibe konulan senedin üzerinde tahrifat yapıldığı iddiasıyla borçlu olunmadığının tespitine ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının davalıya 7.200.-YTL. borçlu olmadığının tespitine, davacı borçlunun yalnızca 200.-YTL. borçlu olduğundan, Zonguldak 3. İcra Müdürlüğü’nün 2006/1906 sayılı takibin ve ödeme emrinin , 7.200.-YTL. yönünden iptali ile yalnızca davacı borçlunun borçlu olduğu 200.-YTL. açısından takibin devamına, davacı dava dilekçesinde tazminat istemediğinden talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....

        "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, menfi tespit ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-) Davacı ... tarafından ilk önce......

          İlk Derece Mahkemesince, davaya konu ödeme emrinin iptali istemiyle davacı tarafından Manisa Vergi Mahkemesi'nde dava açıldığı, Manisa Vergi Mahkemesinin 2013/683 esas 2013/838 karar sayılı kararıyla; söz konusu haciz bildirisinin davacıya tebliğinden önce davacı şirket tarafından iade faturası düzenlendiğinden adı geçen şirketle borç alacak ilişkisi olmadığının ispat edildiği, veri mahkemesinin gerekçesinde, idarece varlığı açıkça tespit edilmemiş üçüncü şahsın vergi borcundan dolayı haciz bildirisi tanzim edilmesinin yasanın düzenleniş amacına uygun düşmediği gerekçesiyle ödeme emri iptal edildiği, Manisa Vergi Mahkemesi'nin dava konusu ödeme emrinin iptaline ilişkin kararının temyiz ve karar düzeltme incelemelerinden geçerek kesinleştiği, bu nedenle asıl borçlu şirket ile davacı şirket arasındaki ödeme emriyle aranılan 231.599,59.TL tutarında borç alacak ilişkinin olduğu hususunun ispatlanamadığı, davalı idare tarafından düzenlenen 14/11/2012 tarihli haciz bildirisinin, davacı şirkete...

            "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

              Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

                Asliye Ticaret Mahkemesinde ipoteğin fekki ve menfi tespit davası açıldığını, bu nedenle İİK madde 72 hükmünün uygulanmasının gerektiğini, menfi tespit davalarına konu olan ilamın kesinleşmeden takibe konu olamayacağını, açılan menfi tespit davasının halen derdest olduğunu, bu hususta Yargıtay kararı bulunduğunu, davalı tarafın söz konusu ilamlı takibinin hukuka aykırı olduğunu, haciz tehdidi altında olduğunu, ödeme emrinin kanunun ön gördüğü şekil şartlarını taşımadığını, 7 günlük itiraz hakkının olduğuna dair bir ibarenin bulunmadığını ileri sürerek icra takibinin ve icra ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak, anılan maddeye dayalı açılacak davada; “böyle bir borcun olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Ödeme emrine karşı açılacak itiraz davası için öngörülen 7 günlük süre, hak düşürücü niteliktedir. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen göz önünde tutulmalıdır. 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi uyarınca açılacak itiraz davası bir "menfi tespit" davası niteliğindedir. Ne var ki; kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

                  Somut olayda; 25.03.1999 tarihinde vefat eden dava dışı davacının murisi (babası) ... hakkında 1996/08 dönemine ilişkin prim borcu nedeniyle 2016/61537 takip no’lu dosya ile icra takibine girişilip, ilgili ödeme emiri 03.06.2016 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş, davacı tarafından süresi içerisinde borçlu olmadığının tespiti ve ödeme emrinin iptali talebiyle elde dava açılmıştır. 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebliğatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması ve davacının dava açmada hukuki yararı bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı biçimde husumet yokluğundan reddine hükmedilmesi isabetsiz bulunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu