Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/04/2021 NUMARASI : 2021/54 ESAS, 2021/373 KARAR DAVA KONUSU : Ödeme Emrinin İptali ve Borca İtiraz KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davalı alacaklı vekili tarafından müvekkilleri aleyhine İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2020/7835 sayılı dosyası üzerinden başlatılan takip nedeniyle gönderilen ödeme emrinde takibe konu çek bilgilerinin yer almadığını ve ödeme emri ekinde çek örneğinin bulunmadığını, öncelikle bu nedenle ödeme emrinin iptali gerektiğini, ayrıca müvekkillerinin davalıya her hangi bir borcunun bulunmadığını, takip öncesi ve sonrası istenen faize ve faiz oranına, çek tazminatına, itiraz ettiklerini beyanla ödeme emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

"İçtihat Metni" Dava, ödeme emrinin iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 23.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dosyanın incelemesinde; davalı idare tarafından düzenlenen 21/08/2007 tarihli haciz bildirisinin davacı şirkete 26/09/2007 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirketin haciz bildirisine yasal süresi içinde cevap vermediği, daha sonra davalı kurum tarafından düzenlenen 25/03/2008 tarihli ödeme emrinin 25/04/2008 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, eldeki menfi tespit istemli davanın ise haciz bildirisinin tebliğ edildiği yıl yıllık yasal süre içinde açıldığı, davanın dayanağını oluşturan ödeme emrinin iptali için vergi mahkemesinde dava ikame edildiği, ... 8....

      Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanun'da, İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır....

        "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Asıl dava menfi tespit, birleşen dava ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davaların kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Hükmün, taraf vekilleri ve ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1- Kendisine dava ihbar edilen ... İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd....

          kişiye tebliğ edilmesi ve daha sonra eldeki menfi tespit davasını açması, dolayısıyla davaya davacının kendisinin sebep olması nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesine karar verilmesi gerekmektedir....

          Dosya kapsamı incelendiğinde, dava dışı limited şirketin 2008/4-2011/6 dönem ve aralarına ilişkin prim borçlarından dolayı, şirket ortağı olan davacıya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilememesi nedeniyle davacının aracına ve taşınmazına ihtiyati haciz konulduğu, söz konusu haciz işleminin iptali ve borçlu bulunmadığının tespiti istemli açılan işbu davada, mahkemece, şartları oluşmadığından bahisle ihtiyadi haciz kararının kaldırılmasına, dava dışı şirket hakkında haciz veya mal varlığı araştırmasına gidilmeksizin doğrudan davacıya ödeme emri gönderilmesi yerinde olmadığı gerekçesiyle de ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmış ise de, ödeme emrinin iptali yönünden verilen karar yerinde görülmemiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi kapsamında davacıya tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunmaması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilerek işin esasına girilmesi gerekmektedir....

            Somut olayda; davacılar adına düzenlenen bir ödeme emrinin bulunmaması, davacıların da asıl borçlu murisi adlarına dava açtıklarının belirgin olması karşısında, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacılar adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebligatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır....

              Halkbank AŞ. 15.01.2008 tarihli dilekçe ile takipten feragat ettiğini bildirmiş ve 22.01.2008 tarihinde ihtiyati hacizlerin fekkini talep etmiştir. Takip borçlusu ... 03.12.2008 tarihli dilekçesi ile takibi durdurduktan sonra 18.12.2007 tarihinde ödeme emrinin iptali ve borçlu bulunmadığının tespiti istemiyle bu davayı açmıştır. Öncelikle ilamsız icra takibine itiraz ederek durduran borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalıdır. Zira hukuki yarar bir dava şartı olup re’sen gözetilir. Bir davanın dinlenebilmesi için davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmalıdır. Menfi tespit davası yönünden hukuki yarar davanın takipten önce veya sonra açılmasına göre farklı değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. İcra takibinden önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir....

                İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717; 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda davacı ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde menfi tesbit davasını açmış ise de itiraz nedenleri "böyle bir borcu olmadığı", "kısmen ödendiği" veya "zamanaşımına uğradığı" şeklinde bir itiraz niteliğinde olmadığı, diğer itiraz nedelerini ise ... Sulh Ceza Mahkemesince incelenerek red edilmiş olduğu anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu