Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21- 201- 297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164- 170 sayılı Kararları). 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile "7" günlük süre "15" gün olarak değiştirilmiş olup aynı Kanunun 123 üncü maddesi uyarınca söz konusu değişiklik 1/1/2018 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten sonra tebliğ edilen ödeme emirlerine ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanacaktır.Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir....

S O N U Ç : Hükmün gerekçe kısmının altıncı paragrafından sonra yeni bir paragraf olarak yazılmak üzere üzere “Davacı adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş herhangi bir ödeme emri bulunmadığından, davaya menfi tespit davası olarak devam edilmiştir” ibaresinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava amme alacaklarının tahsiline ilişkin menfi tespit istemine ve ödeme emrinin iptaline ilişkindir. İlk derece mahkemesince, amme alacaklarının tahsiline ilişkin menfi tespit istemine davanın kabulüne, ödeme emrinin iptaline ilişkin talebin ise yargı yolu caiz olmaması nedine ile usulden reddine karar verilmişitir. Hükmü davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilinin amme alacaklarının tahsiline ilişkin menfi tespit istemine verilen hükmün hatalı olduğuna ilişkin yaptığı istinaf başvurusunun incelemesinde; 6183 sayılı Yasa’nın 79/4.maddesine göre herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır....

      Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, davacının iptalini talep ettiği ödeme emrinin usulüne uygun bir şekilde 05.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dava ise 16.05.2014 tarihinde açılmıştır. Mahkemece 05.05.2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinden itibaren, 7 günlük süre içerisinde davanın açıldığı kabul edilerek işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiştir....

        Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, davacının iptalini talep ettiği 2012/10716 takip sayılı ödeme emrinin değişik tarihlerde 3 defa düzenlendiği ve davacıya ayrı ayrı tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu ödeme emirlerinden ikisi 27.2.2012, biri 15.3.2012 tarihinde tebliğ edilmiş dava ise 22.3.2012 tarihinde açılmıştır....

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, haczin kaldırılması, borçlu olmadığının tespiti ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde "Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir", hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir....

            Mahkemece,davacı şirketin 2003/5 ve 2004/5 aylarına yönelik prim borcuna karşılık gönderilen 19839, 19840, 19841 sayılı ödeme emrinin iptali ile davacının davalı Kuruma 2003/5 ve 2004/5 aylarına ilişkin prim, faiz ve ferilerine ilişkin borçları bulunmadığnıın tasbitine karar vermiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı şirket'in Kuruma olan 2003/5 ve 2004/5 aylarına ait prim aslı, işsizlik sigortası primi, damga vergisi borçları ve gecikme zammı nedeni ile SSK ... Sigorta İl Müdürlüğü'nün 2007/19839, 2007/19840 ve 2007/19841 sayılı takip dosyaları takip yapıldığı, 25.06.2007 tarih ve 090912, 090913 ve 090914 sayılı ödeme emirlerinin davacı şirkete 28.06.2007 tarihinde tebliğ edildiği davanın ise 03.08.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır....

              Bölge Adliye Mahkemesince, haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla borç tutarı bulunmadığı anlaşıldığından, menfi tespit isteminin kabulünde hukuka aykırılık görülmediği, ancak, 6183 Sayılı Yasa uyarınca idari işlem niteliğinde olan, ödeme emrinin iptali istemi yönünden, davanın 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre Vergi Mahkemelerine görülmesi gerektiğinden yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince ödeme emrinin iptali yönünde karar verilmiş olması yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; ödeme emrinin iptali istemi yönünden, davanın 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre Vergi Mahkemelerine görülmesi gerektiği gerekçesiyle; davacının ödeme emrinin iptali istemi bakımından açtığı davanın 6100 Sayılı HMK un 114/1-b maddesi uyarınca yargı...

                Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, davacının iptalini talep ettiği 2012/20642, 20643 ve 2013/13943, 13944, 2013/29618 ve 29619 takip sayılı ödeme emirlerinin usulüne uygun bir şekildeğ 14/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dava ise 11/08/2014 tarihinde açılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu