'u 2007 yılında kaybettiğini, eşinden de dul aylığı aldığını, engelli kızınında babasından yetim aylığı aldığını, kızına kendisinin baktığını, vasisi olduğunu, bundan dolayı bakım maaşı aldığını, 14.10.2016 yılında Sosyal Güvenlik Kurumundan 190,80 TL borcu olduğu için aylığından kesinti yapıldığını, 28.06.2018 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu Tekirdağ İl Müdürlüğünden tarafına borç kağıdı geldiğini, şuan maaşından kesinti yapıldığını, borca itiraz ettiğini, başka bir geliri olmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu maaşlardan kesinti yaptığı için çok zor durumda olduğunu beyanla, yapılan bu haksız kesintilerin düzeltilmesini ve bugüne kadar yapılan kesintilerin kendisine ödenmesini talep ile dava etmiştir. II....
Danıştay Onbeşinci Dairesinin 28/01/2016 tarih ve E:2013/2733, K:2016/316 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş; fakat davalı idarelerden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı lehine avukatlık ücretine hükmedilmemiştir. Anılan kararı, davalı idarelerden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı avukatlık ücreti yönünden temyiz etmiştir....
Bilindiği gibi 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6352 sayılı Kanunla değişik 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1. maddesinde “Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir” şeklinde yapılan değişiklikle HSYK tarafından 20.12.2012 tarih 3201 sayılı kararı ile İstanbul 19., 20., 21. ve 22 İş Mahkemeleri sosyal güvenlik davalarına bakmakla görevlendirilmiştir. 5521 sayılı Kanunun 1. maddesinde yapılan değişiklik ile ayrı bir sosyal güvenlik mahkemesi kurulmamış, sadece birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde hangi mahkemelerin sosyal güvenlik, hangi mahkemelerin bireysel iş uyuşmazlıklarından doğan davaları göreceğine yönelik iş bölümü yapılmıştır. Bu iş bölümü gereğince mahkemeler arasındaki ilişki bir iç ilişkisidir....
Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş’nin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduklarından bahisle davacılara gönderilen 2007/... -2009/... takip nolu ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, “1-Davacı ... nın davasının kabulü ile; ... sosyal güvenlik merkezi nin 2007/...-2009/... takip nolu ödeme emirlerine konu borçtan dolayı davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, 2-Davacı ... nın davasının reddine, ... sosyal güvenlik merkezi nin 2007/021996-2009/027520 takip nolu ödeme emirlerine konu borçtan sorumlu olduğunun tespitine,” şeklinde hüküm kurulmuştur. Mahkemece davacı ... yönünden yapılan değerlendirme yerinde ise de, davacı ... hakkında kurulan hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır....
Bu durumda mahkemece, "Sosyal Güvenlik Kurumu"nun davaya dahil edilmesi, tarafların delillerinin toplanması, davacı tarafından talep edilen tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas olanların belirlenmesi için uzman doktor bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden ise davalı ... şirketinin sorumlu tutulmaları gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
İş Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesi uyarınca hak sahibine ödenen ve trafik kazasından kaynaklanan tedavi giderinin Sosyal Güvenlik Kurumundan tahsili istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, "davanın 5510 sayılı Kanundan kaynaklandığı" gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. İş Mahkemesi ise, "davanın haksız fiile dayalı rücuan tazminat davası" olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 ve 7/3. maddeleri uyarınca iş mahkemeleri, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan ve sigortalı ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasındaki davalara bakmakla da görevlidir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 101. maddesinde ise "bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili" ortaya çıkan uyuşmazlıkların, iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir....
Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi olarak geçen sigor tali hizmet süreleri üzerinden bu Kurumca yaşlılık aylığı bağlanması gerekti o ğinin tespiti ile 09.10.1992 tarihinde başlayan 1479 sayılı Kanuna tabi zorun ? lu Bağ-Kur sigortalılığının iptali istemine ilişkindir. Öncelikle, Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi: Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki 2829 sayılı Kanunun amacı; hiçbir Kurumdaki hizmeti tek başına aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ya da hak sahiplerine, değişik Kurumlardaki hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlanmasını sağlamak, bu suretle değişik Kurumlardaki hizmetlerin ziyan olmasını önlemek olup, bazı Sosyal Güvenlik Kurumlarında geçen hizmet süreleri toplamının tek başına aylık bağlanmasına yeterli olması halinde; diğer Kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesinde; sigortalının ya da hak sahibinin iradesinin de bu yönde olması koşuluyla zorunluluk bulunmamaktadır....
Maddesi ve EK (I) sayılı cetvelinde Sosyal Güvenlik Kurumunun taşra teşkilatı düzenlendiği ancak Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Merkezi dışında bir yapıdan bahsedilmediği, 5502 sayılı Kanunun 7.maddesinin (c) bendi uyarınca taşrada yönetim kurulu kararları ile Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri açıldığı, Yönetmelikte Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri idari işlemler açısından iki kategoriye ayrılsa devredilen SSK Sağlık İşleri İl Müdürlükleri tarafından yürütülen faaliyetlerin tamamının Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezlerine devredilmekle aslında Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri dışında ayrı bir taşra teşkilat yapısının oluşturulduğu; dava konusu Yönetmeliğin; 35. maddesinin 1/(d) bendi ile ve 36. maddenin 1/(ç) bendinde yer alan “ödüllendirilmesini sağlamak” ibaresiyle ilgili olarak, 5502 sayılı Kanunda kurum amirine maiyetinde görev yapan personele takdirname ya da ödül verme yetkisinin tanımadığı, yasada olmayan bir düzenlemeye yönetmelikte yer verildiği, takdirname...
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 06/06/2017 NUMARASI : 2017/130 ESAS 2017/142 KARAR DAVA KONUSU : Ödeme Emrinin İptali KARAR : DAVALININ CEVABI : Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer Sosyal Güvenlik Mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesinin zorunlu olduğunu, davacı yanın kuruma başvuru yapmadığını belirterek davanın öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. HÜKÜM ÖZETİ : Mahkemece davanın kabulü ile; davacıya Beyoğlu SGM tarafından gönderilen 2013/23419 takip nolu ödeme emrinin zamanaşımı nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Anılan madde ile, Kurum alacakları için 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi hükmü uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 gün içerisinde dava açabilme olanağı bulunmaktadır. Öte yandan, 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64'üncü maddesi ile 5521 sayılı Kanunun 7'inci maddesinin üçüncü fıkra olarak “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır....