Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı T3 istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince, Nergiz Nehir Gültekin'in doğum tarihinin 16/12/2010 olarak düzeltilmesine karar verildiğini, Nergiz Nehir Gültekin'in müşterek birlikteliklerinden olma, evlilik dışı doğum şeklinde sağlık kurulu raporu ibraz edilmeden beyana göre Nüfus aile kütüklerine tescil ettirildiğini, davacı T1 10/08/1989 tarihinde evlilik ile Kumru soyadını aldığını, 11/07/1991 tarihinde bu evliliğin boşanma ile sona erdiğini, 11/10/1991 tarihli evlilik ile de Aydınoğlu soyadını aldığını, 14/06/2012 tarihinde bu evliliğinde boşanma ile sona erdiğini, Nergiz Nehir Gültekin'in doğum tarihinin 16/12/2010 olarak düzeltilmesi halinde bu evlilik birliğine girdiğini, bu hususun ilk derece mahkemesine cevap dilekçesi ile bildirildiğini, doğum tarihinin belirtilen şekilde düzeltilmesi halinde çocuğun, annesinin en son evlilik süresinin içerisinde doğmuş olmasından dolayı çocuğun soy bağını etkilediğinden soy bağının red edilmesi; annenin...

Anayasa Mahkemesi’nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velâyet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velâyet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasanın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velâyet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velâyet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velâyet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...

    Taraflar arasındaki davacı tarafından açılan Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı asıl tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

      Buna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan, boşanma ilamıyla velayeti anneye verilen cocuğun, evlilik içinde doğumla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır. Çocuğun soyadı TMK'nun soybağının hükümleri başlıklı beşinci ayırımda yer alan 321 ve devamı maddelerinde, velayet hakkı ve kapsamı ise, 6. ayırımda yer alan 335 ve devamı maddelerinde düzenlendiğine göre, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, yoksa Aile Mahkemesi mi olduğu hususunun öncelikle çözümlenmesi gerekir. Göreve ilişkin sorunun çözümü; çocuğa soyadını kazandıran pozitif hukuk normlarıyla ve çocuğun doğumla kazandığı soyadını belirleme hakkının velayet hakkının kapsamında bulunup bulunmadığıyla yakından ilgilidir. Ancak, iş bu noktaya geldiğinde soyadını yakından ilgilendiren, şahsi durum sicillerinin niteliği ve bu sicillerde yapılacak düzeltmelerle ilgili hükümlere kısaca değinmekte yarar görülmüştür....

        in ilk kocasının ölümü ile dul iken yaptığı kısa süreli evliliğin boşanma ile sonuçlanması üzerine kızlık soyadı olan "..." soyadını aldığını, oysa ...'in ölen ilk kocasının soyadı olan "..." soyadı ile tanındığını, kendisinin de bu soyadını kullandığını ve resmi belgelerde özellikle Almanya'da "..." soyadını taşıdığını ileri sürerek bekarlık soyadı olan "..."in ikinci evliliğinden önceki dul kaldığı soyadı olan "..." olarak değiştirilmesini istemiştir. Davanın yasal dayanağını 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 173. maddesi oluşturmaktadır. Bu madde hükmüne göre boşanma halinde kadın evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Somut olayda davacı kadın evlenmeden önce dul olduğuna göre boşanma ile önceki dul kaldığı "..." soyadını yeniden alması asıldır. Dul iken ancak hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocuğun Velayet Sahibi Annenin Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne dava dilekçesi ile velayeti altındaki çocuğun babasının kayıp olduğunu alınan duyumlara göre suç işlediğini iddia ederek davalının bu olumsuz davranışları nedeniyle velayeti kendisine verilen çocuğun soyadının değiştirilmesini talep etmiştir. Dava, evlilik içinde doğan çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesine ilişkin olup, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olarak talep edilmemiş, haklı nedene dayanarak çocuğun soyadının değiştirilmesi istenilmiştir....

            Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kısıtlanarak annesinin velayeti altında bırakılan ergin çocuğun taşınmazının satışı için izin istemine ilişkindir. ... 12. Sulh Hukuk (Kapatılan) (...'ı Şahsiye Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince, kısıtlı ...'ın annesi ...'ın velayeti altında bırakıldığından davaya bakmakla aile mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 10. Aile Mahkemesince ise satışa izin konusunda sulh hukuk mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. TMK'nın 419/son maddesinde "kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır" hükmü yeralmaktadır. Davacı ... kısıtlı oğlu ...'...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, davacının boşandığı eşinin soyadını kullanmasına dair verilen iznin kaldırılarak, soyadının bekarlık hanesindeki soyadı olan "..." olarak değiştirilmesi istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 173. maddesinden kaynaklanan davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Aile mahkemesinin 7.3.2006 gün 2006/186-173 sayılı kararıyla Türk Medeni Kanununun 173. maddesi uyarınca boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin verildiği anlaşılmaktadır. Böyle bir iznin kişinin Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesinin b bendinde öngörülen "aynı konuda açılmış bir kayıt düzeltme davası" niteliği taşımadığı gözetildiğinde mahkemece istem gibi davanın kabulüyle davacının soyadının kızlık soyadı olarak düzeltilmesine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya, hukuka aykırı bir durum yoktur. Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının REDDİNE, kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 03.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Aile Mahkemesinin 10/10/2007 gün ve 1109-1074 sayılı kararı ile boşandığı eşinin soyadını kullanmasına dair, mahkemeden izin kararı aldığını, ancak artık çocuklarının büyüdüğünü, mesleki çevresinde de evlilik öncesi soyadı ile tanındığını belirterek "..." olan soyadının "..." olan kızlık soyadı ile değiştirilmesini istemiştir. ... 2. Aile Mahkemesince, nüfus kayıt düzeltme davası niteliğinde olan uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 25. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın TMK'nın yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihinden sonra açıldığı ve aile mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava Türk Medenî Kanununun 173. maddesine dayanmaktadır. Görev kamu düzenine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu