Kişisel ilişki düzenlenmesi konusunda Türk Medeni Kanununun 182/2. fıkrası "velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararı esas tutulur" hükmünü getirmiştir. Her ne kadar davacının eylemleri direkt çocuğa yönelik olmasa da, davacının kanıtlanan eylemlerinden çocuğun ahlaki gelişimini olumsuz etkileneceği konusunda kuşku yoktur. Yukarıda açıkladığım nedenlerle, davacı annesinin kanıtlanan eylemlerinden dolayı müşterek çocuğun ahlaki gelişiminin olumsuz etkilenmemesi bakımından, davacı annenin müşterek çocukla uzman aracılığıyla görüşmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı görüşündeyim. Bu sebeplerle değerli çoğunuğun (2) nolu bozma hükmüne katılmıyorum....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...her ne kadar davacı babanın farklı şehirde yaşıyor olduğunu beyan ederek kişisel ilişkinin düzenlenmesini talep ettiği görülse de kişisel ilişki düzenlemesinde çocuğun üstün yararının esas alınması gerektiği, çocuğun üstün yararı belirlenirken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gerektiği, çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir hak olduğu, kişisel ilişki tesisinden beklenen amacın çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamak olduğu, kişisel ilişkinin analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olması gerektiği, dosya kapsamından çocukların yatılı ve uzun süreli baba ile kişisel ilişki kurmasının gelişimlerini olumsuz etkileyeceği..."...
B-Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK.m.323). Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK.m.324)....
Kişisel ilişki düzenlenirken taraflar aynı şehir, ayrı şehir ayrımı yapılmasını özellikle talep etmemişler ise, günümüz ulaşım kolaylıkları dikkate alındığında şehir ayrımı yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca düzenleme bu şekilde kaldığı takdirde de baba ile ortak çocuk arasında düzenlenen kişisel ilişkinin ortak çocuğun yaşı da gözetildiğinde yatılı kalma süresi yönünden fazla olduğu anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır....
Psikolog ve pedagog tarafından düzenlenen uzman raporu çocuğun özel durumu nedeni ile kurumda kalmaya devam etmesi ve anne-baba ile kurum gözetiminde yatısız olarak kişisel ilişki düzenlenmesi uygun olacağını tespit etmiş olması dikkate alınarak ilk derece mahkemesince çocukla baba arasında düzenlenen kişisel ilişkinin çocuğun yararına olduğu sonucuna varılmıştır....
ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin, çocuğun şu an ki yaşı da gözetildiğinde yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır Kişisel ilişki düzenlenirken, çocuğun üstün yararının yanında, analık ve babalık duygularının tatmin edilmesine ve geliştirilmesine de özen gösterilmelidir. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp, koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir....
Ayrıca kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalı-davacı babanın, bu hakkını amacına aykırı olarak kullandığını kabule yeterli delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. O halde, davalı-davacı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişkinin daha uzun süreli ve yatılı olacak şekilde düzenlenmesine karar verilecek yerde, kişisel ilişkinin sınırlandırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Baba ile ortak çocuk arasında düzenlenen kişisel ilişkinin ortak çocuğun yaşı da gözetildiğinde yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman islenebilir. Bu bakımdan, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, yatılı olacak şekilde daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı ile küçük arasında soybağının kaldırıldığını, ancak soybağına dayalı velayet ve kişisel ilişki kurulabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Üçüncü kişilerle kişisel ilişki Türk Medeni Kanununun 325. maddesinde düzenlenmiş, anılan maddede olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı olan diğer kişilere özellikle hısımlarına da tanınabileceği belirtilmiştir. Bu maddeden anlaşılacağı üzere kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı olan üçüncü kişiler sadece hısımlardan ibaret olmadığı gibi kişisel ilişki kurulmasını istemek için soybağının kurulması şartı da bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre hısımlar dışında kalan diğer kişiler de koşulları varsa çocuk ile kişisel ilişki kurabilirler....
görüş günlerinde kişisel ilişki tesisine karar verildiği görülmüş ise de; kişisel ilişki düzenlenirken infazda zorluk ve tereddüt oluşturmayacak şekilde kişisel ilişki tesis edilmesi gerekmektedir....