Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK.m.324). Velayetin üzenlenmesinde ana ve babalık duygularının tatmini gözetilmekle birlikte, asıl olan çocuğun üstün yararıdır (TMK md. 339). Velayet hakkı anneye ait olmakla birlikte babanın da babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, yatılı olacak şekilde çocukla düzenli ve sürekli bir kişisel ilişki kurmak ve bu ilişkiyi elde etmek hakkı mevcuttur. Aynı zamanda bu ilişki çocuk yönünden de bir haktır....
Velayet hakkını kullanmanın doğal sonucu olarak, velayet hakkı kendisinde bulunan babanın ortak çocukla gerek yurt dışı gerekse yurt içinde seyahat etmesi ve yerleşim yerini belirlemesinin annenin muvafakatına bağlı olmadığı, babanın işi ve çocuğunun eğitimi nedeni ile Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyetine yerleştiği bunun velayet hakkının kötüye kullanılması olarak kabul edilemeyeceği, Türk Medeni Kanunun 21/2, 339/4 madde hükümleri, idrak çağındaki çocuğun velayet hakkındaki görüşü ve tercihi, ebeveynleri ile olan ilişkileri hakkındaki anlatımları özellikle 09.10.2020 tarihli beyanı, uzman raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, babanın velayet görev ve sorumlulukların yerine getirdiği, çocuğun baba ile yaşamaktan mutlu olduğu, velayetin değiştirilmesi koşullarının gerçekleşmediği, çocuğun velayet konusundaki tercih ve görüşüne öncelik verilmesi gerektiği anlaşıldığından, velayetin değiştirilmesine yönelik davanın reddinin usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle...
Başvurma harcı ile birlikte yatırılan maktu harç velayetin değiştirilmesi davası için alınmıştır. Dava dilekçesindeki her bir talep için ayrı ayrı maktu ve nispi harçların yatırılması gerekmektedir. Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması yönündeki talebi için ayrıca harç alınmamıştır. Kaldırılması talep edilen nafakanın yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nispi harç alınmadan (Harçlar Kanunu md. 30-32) davaya devam edilmesi yanlış olmuştur. O halde, mahkemece davacıya "yoksulluk nafakasının kaldırılması" yönündeki talebiyle ilgili nispi harcın tamamlattırılması ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik harçla yargılamaya devamla bu talep hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması-İştirak ve Yoksulluk Nafakalarının Kaldırılması-Fazla Ödenen Nafaka Miktarlarının İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; fazla ödenen nafakaların iadesi taleplerinin reddi yönünden, davalı tarafından ise; yoksulluk nafakasının kaldırılması ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının yoksulluk nafakasının kaldırılması ve vekalet ücretine yönelik davacı erkeğin ise fazla ödenen yoksulluk nafakasının reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı dava dilekçesinde, velayetin değiştirilmesi yanında çocuk için ödediği iştirak nafakasının geçmişe dönük olarak davalıdan tahsili...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek, velayetin değiştirilmesi ve davalı kadın lehine boşanma davası ile bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılması için dava açmış, mahkeme ilk kararında davayı reddetmiş, Dairemizin 05.05.2016 tarihli 2016/8485 Esas - 2016/9226 Karar sayılı ilamı ile velayetin değiştirilmesinin reddine ilişkin karar onanmış, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin talep yönünden harç yatırılmadığından bozulmuş, bozma ilamına mahkemece uyulmuş, davacı tarafından eksik harç tamamlanmış, mahkemece nihai kararda davacının yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik davasının reddine karar verilmiştir....
(TMK m. 348) Toplanan delillerle ortaya çıkan durum yukarıda açıklanan şekilde nez şartlarının varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesine yol açar. (TMK m. 183,349) Öyle ise, olaya uygun kanun hükmünün belirlenmesinde hata ile velayetin değiştirilmesi (TMK m. 183, 349) yerine, Türk Medeni Kanununun 348. maddesi sonuçlarını doğuracak biçimde velayetin kaldırılmasına (nez'e) karar verilmesi bozmayı gerektirir. 3- Velayeti babaya verilen ortak çocuk M. 12.05.2000 doğumludur. Mahkemece anne ile her hafta sonu kurulan kişisel ilişki, çocuğun bedeni ve fikri gelişimini olumsuz etkileyebileceği gibi, babanın da velayet görevini yerine getirmesine engel olacak derecede fazladır. Küçüğün yaşı, eğitimi ve gelişimi, kişisel ilişkinin niteliği de göz önüne alınarak daha uygun süreli kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde kişisel ilişki tesisi doğru görülmemiştir. 4- Ortak çocuk davanın devamı sırasında davalı- davacı baba yanında kalmaktadır....
Müşterek çocuk 10/09/2011 doğumlu olup, taraflar arasında daha önce görülen velayetin değiştirilmesine ilişkin dava tarihi itibariyle 6 yaşlarındadır. Kişisel ilişki önceki kararda yatılı olarak düzenlenmemiş olsa da aradan geçen zamanda çocuk büyümüştür. Sosyal inceleme raporunda da kişisel ilişkinin daha uzun süreli düzenlenmesinin küçüğün yararına olacağı rapor edilmiştir. Çocukla anne arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, annelik duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da anne sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir. Bu sebeple çocuk ile anne arasında daha uzun süreli ve yatılı olacak şekilde, aynı şehir farklı şehir ayrımı yapılmadan yeniden kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Davalı vekili, cevap dilekçesini özetle; müvekkili aleyhine açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, müvekkiline işbu davanın dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilemediğini, davacı tarafça işbu davada velayetin kaldırılması, şahsi ilişkinin yeninden düzenlenmesi ve yoksulluk nafakasının kaldırılması talepli bağımsız bir dava açıldığını, taraflar arasında halen, Akçakoca Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2019/463 E. sayılı boşanma davası ve fer’ilerine ilişkin davanın halen derdest olduğunu, müşterek çocuğun velayetinin de konu edildiğini, bu sebeple dosyaların birleştirilmesine ilişkin talebin reddi gerektiğini, boşanma davasının usuli eksiklik sebebiyle bozulduğunu, boşanma davasında henüz velayet hususunda kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığını, boşanma davasının sonucunun beklenmesi ve kesinleşen karara göre davaya devam edilmesi gerektiğini,nüfus kayıtlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin zaten yeni resmi nikahlı bir evlilik kurduğu için yoksulluk...
Davacının yoksulluk nafakanın kaldırılması yönündeki talebi için ayrıca harç alınmamıştır. Kaldırılması talep edilen yoksulluk nafakasının yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nisbi harç alınmadan (Harçlar Kanunu md. 30-32) davaya devam edilmesi yanlış olmuştur. O halde, mahkemece davacıya "yoksulluk nafakasının kaldırılması" yönündeki talebiyle ilgili nispi harcın tamamlattırılması ve sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken, eksik harçla yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3- Kabule göre de; Davacının talebi yoksulluk nafakasının kaldırılması olduğu halde, mahkemece iştirak nafakasının kaldırılması olarak değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması talepleri yönünden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken gerekçeli kararda hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin tek geçim kaynağının davacı tarafından kendisine ödenen nafaka olduğunu, müşterek çocuklarının bakımını müvekkilinin üstlendiğini, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, ve müvekkilinin temel ihtiyaçlarının karşılanmasını imkansız hale getirdiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakalarının ve yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir....