Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı erkek ile ortak çocuk ... arasında günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken tarafların farklı şehirde oturuyor olmaları ve çocuğun yaşı gerekçesiyle çocukla baba arasında her ayın belirli hafta sonları ve yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Günümüz ulaşım koşulları da dikkate alınarak ortak çocuk ... ile velayet kendisine verilmeyen davalı erkek arasında babalık duygularını tatmin edecek şekilde her ayın belirli hafta sonları ve yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

    GEREKÇE : Dava torunla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin olup, ilk derece mahkemesinin kararı davalı anne tarafından istinaf edilmiştir. Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde diğer kişilere özellikle hısımlarına çocukla kişisel ilişki kurulması hakkı tanınabilir (TMK m. 325/1). Yargıtay bozma kararı sonrası yapılan yargılamada; usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir....

    Taraflar arasında çocukla kişisel ilişki tesisine, bu ilişkinin kaldırılmasına veya yeniden düzenlenmesine ilişkin bir çekişme bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, kişisel ilişki nedeniyle sarfedilen masrafın tahsili için yapılan ilamsız takibe itiraz edilmesi sebebiyle, itirazın iptali isteğine ilişkin olup, İcra İflas Kanununun 67'nci maddesine dayanmaktadır. Uyuşmazlığın açıklanan niteliğine ve hükmün de Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiş bulunmasına göre, inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki bu dairece de görevsizlik kararı verildiğinden görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay Başkanlar Kuruluna gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 21.01.2010 (prş.)...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından ortak çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayeti davacı anneye bırakılan ortak çocuk 15.07.2015 doğumlu olup, yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine muhtaçtır. Müşterek çocuğun yaşı gereği uzun süreli olarak anne yanından ayrılmasının gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği dikkate alınarak çocuk ile davalı baba arasında daha kısa süreli ve yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerekirken, bu yönün gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır....

        nın velayeti davacı anneye bırakılmış müşterek çocukla baba arasında “aynı şehirde oturmaları hali” ve “farklı şehirde oturmaları hali” için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Annenin, velayetine bırakılan çocukla birlikte ...’da, babanın ise ...'da oturduğu anlaşılmaktadır. Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayırımına gidilmeksizin babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

          Davacıya, boşanma kararıyla tanınan kişisel ilişki hakkının alınmasını gerektiren sebep, görüş için aldığı çocuklarını kişisel ilişki süresi sonunda teslim etmekten kaçınması ve çocukları haksız olarak alıkoymasıdır. Davacı, 13.10.2012 tarihinde gerçekleşen bu eyleminden dolayı ... 12.Sulh Ceza Mahkemesinin kararıyla cezalandırılmıştır. Başka bir ifade ile davacı davranışının sonucunu görmüş ve cezasını çekmiştir. Bundan sonra da kişisel ilişki hakkını amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanacağına, kişişel ilişki sebebiyle çocukların huzurunun ciddi olarak tehlikeye gireceğine dair dosyada bir delil ve önemli bir sebep mevcut değildir. Ana ve babası ayrı olan çocukların, ana ve babalarıyla düzenli biçimde ve doğrudan kişisel ilişki kurma hakkı, sadece çocukların değil, ana ve babanın da hakkıdır. Bu tür bir kişisel ilişki, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engel olunabilir....

            , yaz tatillerinde yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmaması, buna karşılık küçük ile anneanne arasında her ayın iki hafta sonunda kişisel ilişki kurulması da hem torun ile 3.kişiler arasında kurulacak kişisel ilişkinin anne ve babaya tanınacak genişlikte olmaması gerektiği hem de babanın velayet görevini engelleyecek nitelikte olduğundan, yazılı şekilde kişisel ilişki kurulması doğru görülmemiştir....

            Gerçekleşen bu durum karşısında dosyada rapor düzenleyen sosyal hizmet uzmanı Remzi Kılıç'ın dahil olmadığı psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşturulacak üç kişilik heyetten, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için anne ile kişisel ilişki kurulmasına engel bir hal bulunup bulunmadığının, kişisel ilişki kurulabilecek ise yatılı veya yatısız mı olması gerektiği ve dosya içerisinde mevcut birbiri ile çelişen raporlar da değerlendirilmek ve çelişki giderilmek ve dosya içerisinde tanık beyanları ve diğer deliller de dikkate alınmak suretiyle kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken birbiri ile çelişen ve aynı uzman tarafından düzenlenmiş rapor ile yetinilerek yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

            Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. TMK'nun 323.maddesine göre; ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir....

            Bölge adliye mahkemesince verilen hükmün gerekçe kısmında, "Tarafların ortak çocuğunun velayetinin davalı-karşı davacı babadan alınıp davacı-karşı davalı anneye verildiği halde, ortak çocukla velayet kendisine verilmeyen taraf arasında kişisel ilişki düzenlenmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle müşterek çocuk 13/06/2007 doğumlu ... ile babanın her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 09:00 ila Pazar günü saat 18:00 arası, dini bayramların 2. günü saat 09.00 ila 18:00 arası, her yıl sömestr tatilinin ilk pazartesi günü saat 09:00 ila 10. günü saat 18:00 arası ve her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 09:00 ila 31. günü saat 18:00 arası yanına almak suretiyle kişisel ilişki tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulduğu" belirtilmiş olmasına rağmen, hüküm kısmında "davalı-karşı davacının (erkeğin) istinaf taleplerinin reddine" şeklinde karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır....

              UYAP Entegrasyonu