Her ne kadar Türk Medeni Kanunun 724. maddesine dayanan bina sahibinin kişisel hakkını inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona yada onun külli haleflerine karşı ileri sürmesi mümkün ise de, davacı vekili 18.11.2005 tarihli dilekçesinde davalıya yapılan satış işleminin davacının Türk Medeni Kanununun 724. maddesi ile kazandığı hakkı bertaraf kastıyla gerçekleştiğini, muvazaalı satış olduğunu ileri sürdüğünden bu hususun da incelenip değerlendirilmesi gerekir. Diğer yandan, bilirkişice binanın % 65 fiziki oranda tamamlandığı, ancak içerisinde ikamet edildiği belirtilmiştir. Rapora göre orta yerde tamamlanmış bir bina olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, çekişmenin esasını yukarıdaki vurgulamalar dikkate alınmak suretiyle incelemek ve sonucuna uygun bir karar vermekten ibarettir. Bütün bu hususlar üzerinde durulmaksızın istemin hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilerek hükme bağlanması doğru olmadığından karar bozulmalıdır....
Davalı, davacı tarafça tüketilmesi zorunlu idari başvuru yolları tüketilmeden dava açıldığını, terkin işleminin Ağrı Tapu Müdürlüğünce tesis edilen bir işlem olduğunu belirterek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur. Mahkemece; Ağrı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/135 Esas 2014/63 Karar sayılı kararının davacı yönünden kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Somut olayda davacı ile davalılar taşınmazın paylı malikleri olduğu, davacının taşınmazın kadastro çap ve krokilerinin doğru ölçümleri yansıttığını ancak zemindeki kullanıma uygun olarak yüzölçümünün tutanaklara doğru geçirilmediğini ileri sürerek bu hatanın giderilmesini talep ettiği, davacının talebi üzerine ya da resen Kadastro Müdürlüğünce yapılmış bir düzeltme işleminin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda çekişmenin 2644 ve 3402 Sayılı Yasadaki anlamıyla tapu kaydındaki yüzölçümü yahut tersimat hatasından ileri gelmediği anlaşıldığından, uyuşmazlığın hasımlı olarak açılan tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğu kabul edilerek dava tarihine göre, 6100 sayılı HMK.'nun 2/I maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 08/12/2014gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Yüzölçümü düzeltme işleminin iptali istemine ilişkin davada... Asliye Hukuk Mahkemesi ve .... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, talebin, 3402 S.Y.'nın 41. maddesine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Mahkemece, takip miktarı veya mahcuzun miktarından hangisi az ise o değer üzerinden nispi harç alınarak ve varsa noksan harç tamamlattırılarak ve tarafların tüm delilleri toplanarak, çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan talebin şikayet başvurusu olduğu değerlendirilerek yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Kabule göre de; İİK'nin 79/2. maddesine göre hacizle ilgili şikayetlerin, istinabe olunan icra dairesinin tabi bulunduğu icra mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, talebin Karabük İcra Müdürlüğünce yapılan hacze ilişkin olması nedeniyle, Karabük İcra Mahkemesi yetkili olduğundan, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi de doğru değildir....
Değinilen yön bir yana bırakılarak çekişmenin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Değinilen yön bir yana bırakılarak çekişmenin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Değinilen yön bir yana bırakılarak çekişmenin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Değinilen yön bir yana bırakılarak çekişmenin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Değinilen yön bir yana bırakılarak çekişmenin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....