AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/02/2022 NUMARASI : 2021/1674 ESAS, 2022/315 KARAR DAVA KONUSU : Ziynet Alacağı KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; düğünde müvekkiline takılan 10 adet 25 gram burma bilezik, 9 adet tam altın ve 2 adet çeyrek altının davalı tarafça alınıp iade edilmediğini belirterek aynen iade mümkün olmazsa bedelinin tahsilini talep ve dava etmiş bilahare mahkemece dava değerini bildirmesi için verilen sürede 09/10/2020 tarihli dilekçe ile; ziynet eşyasının aynen iadesi olmazsa 130.250,00 TL ziynet bedelinin yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece davacının açmış olduğu katılma alacağı davasının kabulü ile, 87.851,295 TL'nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının dava dilekçesine konu ettiği ziynet eşyasının iadesi mümkün değilse bedelinin ödenmesi, ziynet eşyasından yapmış olduğu katkı neticesinde denkleştirme alacak talebinin, KYK kredisi ile Farabi Bursu'nun iadesi, ev eşyası yönünden yapmış olduğu talepleri kanıtlayamamış olması ve ziynet eşyasının kadının zilyedinde bulunacağına dair karine birlikte değerlendirildiğinde, bu talepler yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir....
Davacılar kasada bulunan ziynetlerin murise ait olduğunu iddia etmişler, davalı da ziynet eşyasının müvekkilinin kişisel malı olduğu savunmasında bulunmuştur. Bankada bulunan kasada bilirkişi incelemesi yapılmış, kuyumcu bilirkişi 06/05/2019 tarihli raporunda kasada bulunan muhtelif ziynet eşyasının toplam değerinin 187.668,39 TL olduğunu bildirmiş, davacı tanıklarından Abdurrahman Bayındır " murisin Garanti Bankasında kasa hesabı bulunduğunu, muris hastalanınca davalının kasayı Finansbank'a " taşıdığını beyan etmiştir. Ziynet eşyasının niteliği dikkate alındığında yetersiz tanık beyanlarına itibar edilerek, muris adına Garanti Bankasında kiralık kasa bulunup bulunmadığı araştırılmadan, davanın esasına etki eden bu delil toplanmadan yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Mahkemece; davalının ... ili Gülşehir ilçesi sınırları içerisinde ikamet ettiği, eşya ve ziynet bedeli dolayısıyla alacak davasına ilişkin yetkili yer mahkemesinin genel hükümler çerçevesinde davalının ikametgah mahkemesi olduğu gerekçesiyle, davacı tarafça açılan dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren talep halinde yetkili ve görevli Gülşehir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacılar, davacı ...'in resmi nikah olmaksızın evlendiğini, davalının, kendisinin evde olmadığı bir sırada evdeki eşyaları ve ziynet eşyalarını alıp gittiğini belirterek düzenlenen çeyiz senedinin iptali, çeyiz senedinde belirtilen ziynet ve ev eşyalarının iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, mahkemece yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında resmi nikah bulunmamaktadır. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevindedir....
Sonuç olarak; davacının ziynet eşyalarının iadesi davasının reddine yönelik istinaf isteminin HMK'nin 353/1- b-2 maddesi gereğince 9 bilezik yönünden kabulüne, çeyiz eşyalarının iadesi davasına ilişkin verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının çeyiz eşyalarının iadesi ve ziynetin sair kısmına yönelik istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacının çocuk mallarının korunması ve kişisel eşyaların iadesi davalarının reddine yönelik istinaf dilekçesinin ise miktar yönünden ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır....
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır....
Uyuşmazlık, davalı eşte kaldığı ileri sürülen ziynet eşyalarının aynen veya bedelinin iadesi istemine ilişkindir. TMK. nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın, dava konusu edilen ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise kendisinin işte olduğu sırada davacı tarafından müşterek evden ayrılırken götürüldüğünü savunmuştur. Buna göre davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını veya götürülmesine engel olunduğunu, ispat yükü altındadır....
-TL talebi hakkında deliller değerlendirilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, bu yönden delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğu, yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı, yine 25/04/2018 tarihli beyan dilekçesinde davacı tarafın talep ettiği ziynet eşyasının ne olduğunu ayrıntısı ile belirttiği; dinlenen tanık beyanlarından takılan ziynet eşyasının, adet, cins ayar ve gramı net olarak anlaşılamadığında: tabidir ki düğün CD'si ve fotolarda görülen ve kadına özgü olanların tümü ile, kadına özgü değil ise kadının üzerinde görülen ziynet eşyası ve paranın taleple bağlı kalınarak kadına verilmesi gerektiği; verilen kararda istinaf dilekçesinde belirtildiği şekilde talep edilmeyen ziynet eşyası da talep edilmiş gibi kabulle aleyhte vekalet ücretine hükmedildiği; yapılacak işin davacı tanıklarından daha önce dinlenen ve ziynet eşyasına ve akıbetine ilişkin bilgisini paylaşanların, yeniden dinlenmesi ile düğünde takıldığı iddia edilen paranın miktarı ve akıbeti konusunda beyanlarının...
Bölge adliye mahkemesince, davalı erkeğin ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmına yönelik temyiz başvurusunun 27.01.2022 tarihli ek kararla; ziynet eşyasının iadesi davası yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi uyarına kesin olarak karar verildiği, HMK'nun 366. maddesinin yollaması ve kabul edilen 53.990,50 TL ziynet eşyası değerinin yasal temyiz sınırının altında kaldığı gerekçesi ile HMK. 346. maddesi gereğince reddine karar verilmiş, bu ek karar süresi içerisinde davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanununda ve bu kanuna ekli “Yargı Harçları” başlıklı (1) sayılı tarifede, 5766 sayılı ve 6217 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklik gereğince; harca tabi davalarda yapılan temyiz başvurularından; Temyiz başvuru harcının ve kararda gösterilen ilam harcının dörtte birinin (maktu harca tabi davalarda maktu harcın tamamı) temyiz peşin harcı olarak alınması (1 sayılı Tarife III /e bendi) zorunludur....