Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 2015/426 Esas 2016/40 Karar sayılı dosyası ile boşandıklarını, dosyanın Yargıtay da olduğunu, müvekkiline birçok altın ve ziynet eşyası takıldığını, bunların davalılar tarafından müvekkiline iadesi gerektiğini, aynen iadesi mümkün değilse altın ve ziynet eşyalarının değerinin bilirkişi vasıtasıyla tespit edilerek dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir. Davalı T3 cevap dilekçesinde özetle; Davacıya ait kendisinden ziynet eşyası ve altın olmadığını, davacının kendisine altın ve ziynet eşyası vermediğini, kendisinin de davacıdan herhangi bir talebi olmadığını, davacının ziynet eşyaları ve altınları kendisinin haberi olmadan kullandığını ve vereceği yerlere verdiğini, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir....

Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evlilik birliği içinde elinden alınıp bozdurulduğunu veya evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.Hayat deneyimlerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Diğer bir deyimle bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Olayda, davacı vekili evlilik birliği içinde dava konusu ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğunu ve bir daha müvekkiline iade edilmediğini iddia etmiştir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyadır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu kabul edilmelidir....

    işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı-karşı davalının çeyiz eşyasının iadesi davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

    NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 4 ] "İçtihat Metni" Davacı Aysun vekili, davalı Ali aleyhine 19.12.2004 gününde verilen dilekçe ile ziynet eşyasının ya da parasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen 25.2.2005 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor İle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Davacı, aralarında boşanma davası bulunan davalı eşinde kalan ziynet eşyasının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde parasının ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı İse, tarafların adreslerinin Zeytinburnu-İstanbul olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur. Yerel mahkemece, davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir....

      Dava; şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma ve ziynet eşyasının iadesi istemine ilişkindir....

      Davalı erkek tarafından yerel mahkeme kararına karşı boşanma davasındaki tanıkların beyanları ile yetinildiği, ziynet konusunda tanıkların dinlenmediği, davanın reddi gerektiği, davacı kadın vekili tarafından ise, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul, kısmen red kararı ile düşük gramdan ziynet talebinin kabulünün hatalı ve hukuka aykırı olduğu ve ziynetlerin fiili ödeme tarihindeki değerleri üzerinden kabul kararı verilmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; yerel mahkemece, toplanan deliller neticesinde, somut olayda davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalının kendisini darp ederek kendisinden zorla aldığını sonra da geri vermediğini ileri sürdüğü, dolayısıyla davacının dava konusu ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispat etmekle yükümlü olduğu, ancak davalı kocanın cevap dilekçesinde borçlarının çok olduğu dönemlerde ve çocuklarının doğduğu zaman davacı eşinin tamamen...

      Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyadır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu kabul edilmelidir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır. Davacının diğer ziynet eşyalarına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı kadın 23.5.2011 havale tarihli dava dilekçesi ile 11 adet Adana burması bileziğin, 1 adet zincirin, 1 adet bilekliğin, 16 adet küçük altın, 1 adet yüzük ve küpenin aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsilini istemiştir....

        Davacı, davalı ile gayri resmi olarak evlendiklerini, düğün yaptıklarını, davalının kendisini evlenme vaadi ile kandırdığını, davalının başka bir bayanla yaşamaya başladığını, yaşananlar nedeni ile psikolojisinin bozulduğunu, ayrıca evden ayrılırken altınlarını ve çeyiz eşyalarını alamadığını belirterek ziynet ve çeyiz eşyasının iadesini ve uğramış olduğu manevi zararın tazminini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının talep ettiği ziynet eşyaları ile düğün CD'sinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu takılan takıların birbirini tutmaması nedeni ile ziynet eşyalarının iadesi talebinin reddi ile davacının davalı ile düğün yaparak resmi nikah olmaksızın beraber yaşamayı kendisinin tercih ettiği belirtilerek manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Eşyalarının İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, nafakalar ve ziynet eşyalarının iadesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın, dava dilekçesinde davaya konu ziynet eşyalarının, davalı erkek tarafından kuyumcu bir arkadaşının olduğu ve kasasında saklanmak üzere alındığını, ancak geri vermediğini iddia etmiş, davalı erkek ise süresinde verdiği cevap dilekçesinde, ziynet eşyalarının kadında bulunduğunu savunmuştur....

            İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; boşanma davasının kabulüne, tarafların TMK'nın 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin davalı babaya verilmesine, müşterek çocuklar ile anne arasında şahsi ilişki tesisine, davacı lehine takdir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla aynen devamına, kararın kesinleşmesi ile aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL maddi, 18.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ziynet eşyasının iadesi davasının reddine, çeyiz eşyasının iadesi davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebiyle, istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

            UYAP Entegrasyonu