sayılı kesinleşen boşanma dava dosyasının yargılaması sırasında davacının tutanağa geçen imzalı beyanlarında maddi - manevi tazminat, nafaka ve ziynet alacağı talebi olmadığını açıkça beyan etmiş olması karşısında; maddi - manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, ziynet alacağına ilişkin talebin boşanma davasının fer'i niteliğinde olmadığı ve ayrı bir harca tabi olup davacının boşanma davasından ayrı ziynet alacağına ilişkin olarak usulüne uygun açılmış bir davası da bulunmadığı gibi ziynet alacağı talebinden boşanma davası sırasında feragat etmesinin de hukuken bir sonuç doğurmayıp, ziynet alacağına ilişkin olarak açılan davanın bu yönüyle dinlenebilir olduğu, iştirak nafakası yönünden ise, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun sağlık, eğitim ve diğer giderleri için uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle ziynet alacağı ve iştirak nafakası yönünden davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili...
reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Tarafların ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davacı kadın, ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde bedelinin ödenmesini talep etmiştir.Tefhim edilen kısa kararda ve hükümde talebin kısmen kabulü ile 63.050,48 TL değerindeki ziynet eşyalarının ve 4.000,00 TL nakit para ile 700 Dolar takı parasının mümkün olduğu taktirde aynen, mümkün olmadığı takdirde ise bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ancak hüküm altına alınan ziynetlerin ayrı ayrı ağırlıkları gösterilmediği gibi yine hüküm altına alınan ziynetlerden iadesine karar verilen 13 adet "ziynet altının" da cinsi hükümde gösterilmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma ve Ziynet Eşyası Alacağı Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma ile ziynet eşyası alacağı" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı (koca) tarafından, kadının kabul edilen boşanma davası ile kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velayet düzenlemesi yönünden; davalı-karşı davacı (kadın) tarafından ise kocanın kabul edilen boşanma davası ile kusur belirlemesi, tazminatların miktarı ve ziynet eşyası alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca boşanma kararı verildiği halde, hükümde boşanmanın yasal dayanağı olarak, aynı kanunun 166/3. maddesinin gösterilmesi maddi hatadan kaynaklanmış olup, mahallinde her zaman düzeltilmesinin mümkün...
talep ve dava etmiştir....
müvekkilinin bilgisi ve onayı dahilinde ziynet eşyası bozdurulmadığını, bozdurulan ziynetlerle düğün salonunun parasını ödemiş olduğu hususu da dikkate alındığında karşı davalının düğünde takılan ziynetlerle düğün masraflarını ve tarafların ilk başta kurmuş oldukları ayrı ortak ikametin masraflarını karşıladığı ve kendi borçlarını ödediğinin anlaşıldığını, bu haliyle yerel mahkemenin ziynet eşyası taleplerinin reddine yönelik hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çeyiz eşyaları ile ziynet ve takı alacağı K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık şahsi ve çeyiz eşyaları ile ziynet ve takıların aynen, mevcut değilse bedellerinin iadesi isteğine ilişkin bulunduğuna ve davada zilyedliğe dayanılmadığına göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (6.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 04.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, ziynet eşyası alacağı, mal rejiminden kaynaklanan değer artış payı ve katılma alacağına ilişkin olup, ilk derece mahkemesince verilen ret kararına karşı taraf vekilleri süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı vekili dava dilekçesinde ziynet eşyası alacağı yönünden "yemin” deliline de dayanmış, ilk derece mahkemesince anılan yeminin eda ettirilmesi bakımından davacıya süre ve imkan tanınmadığı gibi, bu hususta ilk derece mahkemesince kararda da herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir (HMK madde 227/1). T.C.Anayasasının 36.maddesinde, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine, Türk Medeni Kanununun 6.maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir....
Sonuç olarak yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalının boşanma davası ve boşanmanın ferisini niteliğindeki taleplere yönelik istinaf isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, ziynet alacağı davasına yönelik istinaf isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b-2 maddesi uyarınca ziynet alacağı davası yönünden, yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan sebeplerle; A)1- Davalının boşanma davası ve boşanmanın ferisini niteliğindeki taleplere yönelik istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2- Davalının ziynet alacağı davasına yönelik istinaf istemin KISMEN KABULÜNE, ziynet alacağı davasının sair yönlerine ilişkin istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE, 3- Ankara Batı 5....
18.393 TL ziynet eşyası bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş olması doğru olmamıştır....
Ziynet eşyası alacağı yönünden yapılan istinaf incelemesinde; Mahkemece; davalı davacı erkek vekili ve tanıklarının 25 adet çeyrek altın ile 8.000,00TL paranın evin ihtiyaçları için harcandığını iddia ettiklerinden söz konusu takı ve paraların geri verilmemek üzere kadın tarafından verildiğini ispat ile yükümlü olup, bu hususta delil sunamadıklarından 25 adet çeyrek altın ve 8.000,00TL para üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. TMK'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı ispatlamakla yükümlüdür....