Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken yanında götürmediğini ve davalı tarafta kaldığını ispat yükü altındadır....
Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, ziynet eşyalarını talep etmediğini, düğünden iki gün sonra 27/09/2017 tarihinde davacının düğün öncesinden gelen kredi kartı borçlarını ödemek için ziynet eşyalarını bozdurduğunu, altın miktarının talep edilen kadar olmadığını, ayrıca lojmandan altınların çalındığına dair şikayetinin bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davalı tarafından borçlarının ödenmesi için ziynet eşyalarının bozdurulduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ziynet eşyalarının aynen iadesine mümkün olmadığı takdirde ziynet eşyaları bedeli 5.000,00TL'nin dava tarihi olan 02/06/2014 tarihinden Itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ziynet eşyası bedeli olan 22.320,00TL'nin ıslah tarihi olan 12/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafça temyiz edilmiştir....
Davacı vekilinin davanın esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs.) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur....
Davacı kadın tarafından ziynet alacağının reddedilen kısmına yönelik temyiz talebinde bulunulması üzerine Dairemizce 24.02.2020 tarih, 2020/904 esas, 2020/1475 karar sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesince davacı kadının ziynet eşyası alacağı davasının reddedilen kısmı olan 14 ayar 40 gram altın set takımının değeri 3.000,00-TL olup, bu miktar karar tarihindeki temyiz kesinlik sınırı olan 3.200,00.- TL'yi aşmadığından, temyiz sınırı altında kalan ziynet alacağına ilişkin karar kesin olduğu gerekçesi ile davacı kadının ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği görülmüştür. Oysa ki davacı kadının reddedilen ziynet alacağı talebi sadece set takımı olmayıp, 6 adet bilezik yönünden de ret kararı verilmiş olup değerleri temyiz kesinlik sınırının üzerindedir. Toplanan delilerden mahkemece bozmaya uyularak verilen ziynet alacağı davasının kısmen reddi ve kısmen kabulü şeklindeki hükmün doğru olduğu anlaşılmıştır....
Dava, çeyiz ve ziynet eşyasının bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçeye göre davalının Aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının bozdurulduğu iddia edilen ziynet eşyasına yönelik temyizine gelince: Davacı vekili, dava dilekçesinde; düğünde takılan 9 adet bilezik, 96 adet çeyrek altın ve 10 adet yarım altının iade edilmek şartıyla bozdurulup harcanmasına rağmen iade edilmediğini belirterek ziynet eşyalarının bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise ziynet eşyalarının hiçbir zaman zilyetliğine bırakılmadığını, ziynet eşyalarını almadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, savunmuştur. Mahkemece ziynet eşyaları yönünden tanıkların davacının evden yanına hiçbirşey almaksızın çıkıp gittiğine dair beyanları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir....
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir....
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir....
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davalı-davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davalı-davacı kadına aittir. Davalı-davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir....
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir....
Davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün kabul edilen ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....