Davalı erkek vekili; kusur tespitine, kadın yararına hükmedilen tazminatlara, velayeti davalı erkeğe verilen müşterek çocuk için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiğine, kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizin 2020/1860 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan istinaf incelemesinde, ziynet alacağına ilişkin talebin, boşanma davasından tefrik edilmesi gerektiği kanaatine varılarak, ziynet alacağına yönelik davanın ayrılarak Dairemizin işbu esasına kaydedilmesine karar verilmiştir. Dava; ziynet alacağı talebine ilişkindir. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK md. 6). Davacı kadın, gösterdiği delillerle dava konusu ziynetlerin davalı tarafından alındığını ve iade edilmediğini ispatlamıştır. Buna mukabil davalı erkek, davacı kadının düğünde takılan ziynet eşyalarını almadığını savunmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; kadın tarafından boşanma ile birlikte açılarak tefrik edilen ziynet alacağı istemine ilişkindir. Davacı kadın dava dilekçesinde ziynet eşyalarının koca tarafından alındığını ev ve araç alımında kullanıldığını ileri sürmüştür. Davalı erkek cevap dilekçesi ile ziynet eşyalarına hiçbir şekilde dokunmadığını ileri sürmüştür. Davacı kadın, gösterdiği delillerle ve dinlenen tanık beyanları ile dava konusu altınların davalı erkek tarafından kullanıldığını ve iade edilmediğini ispatlamıştır. Buna mukabil davalı erkek, ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını, ziynet eşyalarının kendisine verilmediğini savunmuştur. Davalı, ziynetlerin kendisi tarafından alınmadığı ve ziynetlerin kadın tarafından götürüldüğünü ispat yükü altındadır. Somut olayda erkek, ziynet eşyalarını kadının yanında götürdüğünü yemin delili dışında gösterdiği delillerle ispat edememiştir. Ne var ki davalı erkek delil listesinde yemin deliline de dayanmıştır....
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ziynet eşyalarının kadında olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ "Somut olayda, davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından kendisinden alındığını iddia etmiştir. Davacı tanıkları ziynet eşyalarına ilişkin net bir bilgi sahibi değillerdir. Davacıdan duydukların aktarmışlardır. Duyuma dayalı tanık beyanları hükme esas alınamaz. Bu nedenle davacı, ziynet eşyalarının kendisinden rızası hilafına alındığını ve iade edilmediğini ispatlayamamıştır. Dava dilekçesinde, yemin deliline açıkça dayanılmadığından, yemin delili de davacıya hatırlatılmamıştır." gerekçesiyle davacının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın yerinde olmadığını, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Yine kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarının iadeden kurtulur. Somut olayda 19.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda; CD görüntüleri ve fotoğraflar incelenerek varlığı tespit edilen ziynet eşyalarının değeri 27.427,65 TL olarak belirlenmiştir....
Hayatın olağan akışına göre olağan olan, ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının, davalı tarafın zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, davacı kadının ispatlaması gerekir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde, ziynet eşyalarının miktarlarının abartıldığını, 1 adet altın yüzük, 1 adet altın kaplama saat, 2 adet yarım altın, 1 adet altın zincirin ise evlerinde meydana gelen hırsızlık olayı sırasında hırsız tarafından götürüldüğünü, bunların dışında takıların bir kısmının geçimlerini sağlamak amacı ile aile birliği içinde bozdurulduğunu, bir kısmının gidilen düğünlerde hediye olarak takıldığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; ziynet eşyaları yönünden davanın reddine, çeyiz eşyaları yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş, verilen bu hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. Hayatın olağan akışına göre olağan olan, ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının, davalı tarafın zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen eşyalardandır....
Somut olayda, davacı kadının 10.140,00 TL tutarındaki ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmiş olup, bölge adliye mahkemesince ziynet alacağına yönelik verilen karar, kararın verildiği tarih olan 10/05/2019 tarihi itibariyle kesindir. Bu itibarla, davacı kadının ziynet alacağına yönelik hüküm kesinleştikten (10/05/2019) sonra sunduğu 26/06/2019 tarihli dilekçe ile yaptığı feragat beyanı ziynet alacağı yönünden hüküm ve sonuç doğurmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ziynet ve çeyiz eşyasının iadesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ziynet ve çeyiz eşyasının iadesi davasına dair karar, davacı ve davalılardan ... tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, mümkün değilse bedelinin tahsiline ilişkindir....
Uyuşmazlık, dava konusu edilen ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün değilse bedelinin tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile bir kısım ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün değilse bedellerinin tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı kadın kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu veya davalıda kaldığını ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu veya davalı da kaldığını ispat edememiştir. Davacı eş ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple davalının ziynet eşyalarına ilişkin temyiz talebinin kabulü ile hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümünün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun bu bölüme ilişkin görüşüne katılmıyoruz....