İncelenen dosya kapsamından; Sanık ile maktulenin 13.11.2001 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden 7 yaşında ... ve 9 yaşında ... isimli çocuklarının olduğu, maktulenin cep telefonu ile gece geç saatlere kadar konuşması ve psikolojik sorunlarının olması nedeniyle aralarında geçimsizlik başladığı, sanığın maktulenin ailesi ile de görüşerek maktulenin annesine yakın bir yerde 07.05.2007 tarihinde bir daire kiraladığı, maktule ve çocukların bu evde kaldığı, ... tarihinde sanığın şiddetli geçimsizlik nedeniyle maktule aleyhine boşanma davası açtığı, maktulenin de karşı boşanma davası açtığı, 22.10.2008 tarihinde boşanma davalarının reddedildiği, bu kez 10.07.2009 tarihinde maktulenin şiddetli geçimsizlik nedeniyle sanık aleyhine boşanma davası açtığı, sanığın ise 25.08.2009 tarihinde akıl hastalığı, 15.10.2010 tarihinde de zina nedenlerine dayalı olarak boşanma davaları açtığı, dava sırasında maktulle ile ilgili alınan 01.11.2010 tarihli raporda, bipolar bozukluk nedeniyle müşterek çocuklarının...
Ön inceleme duruşmasında, davacı vekili, davalarının hukuki sebebinin öncelikle TMK'nın 161. maddesi kapsamında zina nedeniyle boşanma, bunun sabit görülmemesi halinde ise TMK'nın 166/1 maddesi kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası olduğunu bildirmiştir....
Mahkemece, davacı kadının Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesine dayalı boşanma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması usul ve kanuna aykırı olup, hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Kabule göre de; Davacı kadın, dava dilekçesinde Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesinde düzenlenen zina ve 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep etmiş, mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında hangi kanun maddesine dayanarak boşanma hükmü kurulduğu belirtilmeksizin "tarafların boşanmalarına" karar verildiği halde, hükmün gerekçesinde davanın "geçimsizlik sebebine" dayalı olduğu belirtilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK m. 298/2)....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık davacı kadın vekilinin açtığı zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davalarında; erkeğin zinasının hukuka uygun delillerle ispatlanıp ispatlanmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkân vermeyecek derecede geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik varsa kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk-tedbir nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise tazminat ve nafaka miktarlarının yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle *davalı koca 28.07.2006 tarihinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle açtığı boşanma davasından feragat etmiş olmakla, feragat tarihi öncesi olayları hoşgörü ile karşıladığı bu nedenle geçimsizliğe neden olaylarda kusurun tamamının eşine şiddet uygulayan davalı kocada bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.01.2009 (Pzt.)...
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle yerinde görülen davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 08.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı kadın Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanma davası açmış, davalı-karşı davacı erkek ise karşı davasında, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi olmadığı taktirde Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayanarak boşanmalarını talep etmiştir. Mahkemece kadının boşanma davasının reddine, davalı-karşı davacı erkeğin ise zinaya dayalı boşanma talebinin reddine, erkeğin evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerle, erkeğin eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık HÜKÜM : Beraat Nitelikli dolandırıcılık suçundan, sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanıklar resmi nikahlı evli iken, sanık ...'un vefat eden babasından yetim maaşını alabilmek için 13.06.2005 tarihinde muvazaalı olarak boşandıkları, ancak aynı evde birlikte yaşamaya devam ettikleri, SGK' dan maaş almak suretiyle haksız menfaat temin ederek kamu kurumunu dolandırdıkları iddia edildiği somut olayda; sanıkların şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşandıklarını ve sanık ...'nin boşanma kararından sonra eski eşiyle bir araya gelip karı koca hayatı yaşamadığı, ayrı evler tuttukları yönünde savunmaları ve Çaycuma 1....
'un vefat eden babasından yetim maaşını alabilmek için 23.04.2010 tarihinde muvazaalı olarak boşandıkları, sonrasında sanıkların aynı evde birlikte yaşamaya devam ederek, SGK' dan maaş almak suretiyle haksız menfaat temin ettiği iddia edilen somut olayda; sanıkların şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşandıklarını ve sanıkların boşanma kararından sonra eski eşiyle bir araya gelip karı koca hayatı yaşamadığı, ayrı evlerde kaldıkları yönünde savunmaları ve Diyarbakır Aile Mahkemesinin 2010/203-2010/303 E.K. karar sayılı kararından sanıkların şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşandıklarının anlaşıldığı, sanıkların muvazaalı olarak boşandığı ve birlikte yaşadığı yönünde savunmalarının aksini gösterir her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediği gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkek tarafından 2007 yılında üzerine kuma getirildiği, bunun üzerine aralarında şiddetli geçiksizlik başladığını ve kuma getirilmesine karşı çıkması nedeniyle davalı erkek tarafından kendisine şiddet uygulanmaya başlandığını, buna dair Gölbaşı Polis Merkezinde dosya açıldığını, yaşananlar nedeniyle davalı erkekden boşanmak istediğini, ancak davalı erkeğin boşanmak istemediğini ve tehditler savurduğunu, can güvenliği olmadığı için İzmir İli Menemen İlçesi Polis Karakoluna şikayette bulunduğunu, bu süreç içinde davalı erkeğin kendisini ve çocuklarını evden dışarı attığını, nafaka istemediğini, sadece boşanmak istediğini iddia ederek boşanmalarına ve müşterek çocukların velayetinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı kadın 27/03/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında, müşterek çocuklar yönünden ayrı ayrı 500,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir....