Evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanan bir davada, hakimin, maddi vakıalarla bağlı olması kuralı, dava sebebi bakımındandır. Bu sebebe dayanan bir davada hakim, iddia genişletilmedikçe veya değiştirilmedikçe yahut dava ıslah edilmedikçe, örneğin zina ya da hayata kast, ağır derecede onur kırıcı davranış yahut da küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme yahut da terk şartlarını araştıramaz ve ispatlanmış olsa bu sebeplerle boşanma kararı veremez. Evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanan bir davada, önemli olan taraflar arasında, birliği temelinden sarsacak derecede ve ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olup olmadığı ve bunun ispatlanıp ispatlanmadığıdır. Yoksa, şu olaya dayanıldı, buna dayanılmadı şeklindeki bir ayırıma gidilmesi davayı çıkmaza sokar ve hakkaniyete aykırı sonuçlara götürür....
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ve reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek 04.09.2015 tarihinde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) ve hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) hukuki sebeplerine dayalı boşanma davası açmış, davacı-karşı davalı erkek tarafından 31.05.2016 tarihinde dava tamamen ıslah edilerek zina (TMK m. 161) olmazsa evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep edilmiş, mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin davasının kabulü ile tarafların zina (TMK m...
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından nafakaların miktarı ve tazminatlar yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise zina hukuki nedenine dayalı davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, nafakaların miktarı ve yoksulluk nafakasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması(TMK m.166/1) hukuki nedenine dayanan boşanma davası ile davalı-karşı davacı kadının zina (TMK m.161) hukuki nedenine dayalı boşanma davasının reddine, davalı-karşı davacı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması(TMK m.166/1) hukuki nedenine dayanan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın...
Dolayısıyla, ortada evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuki sebebine dayalı bir boşanma davası kalmamıştır. Hal böyleyken, mahkemece evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Zina (TMK m.161), onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163) hukuki sebeplerine dayalı boşanma davasına ilişkin ret hükmü ise aleyhe temyiz bulunmadığından kesinleşmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; davacının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası ıslah ile konusuz kaldığından "Bu konuda esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına" ilişkin karar verilmesinden ibaret olup, hükmün bu sebeple bozulması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dilekçesinde, zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talep edildiğini, mahkemece sadece tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilip, zina uyarınca boşanma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini ancak bu husus istinaf sebebi yapılmadığından eleştirilmekle yetinildiğini belirterek tarafların dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
Maddeleri uyarınca boşanmalarına, erkeğin evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedeniyle açılan boşanma davasının reddine, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı/davalı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir. Davalı/davacı erkek vekili; kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ilerine, kusur tespitine, erkeğin reddedilen tazminat talebine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. Dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ilerine, birleşen dava ise; öncelikle zina (TMK md. 161), olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ilerine ilişkindir....
davacının kapıyı çaldığında davalının açmak istemediğini ve davacıya hakaret ve tehditlerde bulunup fiziksel şiddet uygulayarak bu nedenlerle tarafların zina, pek kötü muamele ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, 5.000,00TL tedbir ve devamında yoksulluk nafakası ile bu nafakanın enflasyon oranında artışı ile 300.000,00TL maddi ve 300.000,00TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir....
DAVA Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların son 1 yıldır ayrı yaşadığını, ortak kullandıkları bilgisayarda kadının eşcinsel ilişki yaşadığına dair fotoğraflar bulunduğunu, bu ilişkinin 2015 yılında bu yana devam ettiğini, kadının ortak haneyi terk ettiğini, kadının erkeğe sürekli küfür ve hakaretler ettiğini iddia ederek, zina sebebi ile mümkün olmadığı taktirde evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Her iki davada da boşanma talep edilmektedir. Dayanılan maddi vakalar aynı olmasa da biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek niteliktedir. Tarafların kusur durumları ve boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış hususlar dikkate alınmak zorundadır. Bu bakımdan aralarındaki bağlantı nedeniyle birleştirme kararı verilmesi (HUMK.md.45/3) ve deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir. Bu sebeple değerli çoğunluğun işin esasıyla ilgili onama düşüncesine iştirak etmiyorum. KARŞI OY YAZISI Davacı...1. Aile Mahkemesinin 2006/715 esaslı dosyası ile dalı aleyhine Türk Medeni Kanununun 166/1.maddesine dayanan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenli boşanma davası açmıştır. Aynı davacı önceki bu davası devam ederken, davalı kadının bir başka erkekle zina yaptığı gerekçesiyle; Kadıköy 2....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; birleşen boşanma davasının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak açıldığı ancak davanın tamamen ıslah edilerek öncelikle zina, mümkün olmazsa evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talep edildiği, davalı-davacı erkeğin zina eylemini öğrendikten sonra altı aylık hak düşürücü süre içinde birleşen boşanma davasını açtığı, ıslah işleminin dava tarihinden itibaren geçerli olduğu ve altı aylık hak düşürücü sürenin belirlenmesinde ıslah tarihinin değil, dava tarihinin esas alınacağı, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, ... kadın tarafından zina eyleminin erkek tarafından affedildiği iddia edilmişse de erkeğin af konusunda açık bir iradesinin olmadığı, erkeğin çocuklarla kişisel ilişki kurmak için kadınla aynı ortamda bulunmasının ve tarafların birlikte zaman geçirmelerinin kadının kusurlarının affedildiği veya hoşgörü ile karşılandığı anlamına gelmediği...