Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı-karşı davalı erkeğin, kadının boşanma davasının reddini temyiz etmemesi karşısında davalı-karşı davacı kadının katılma yoluyla kendi davasına yönelik temyiz isteğinin incelenmeyeceği anlaşıldığından davalı-karşı davacı kadının kendi boşanma davasına yönelik temyiz isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı-karşı davalı erkeğin temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde; Mahkemece davacı-karşı davalı erkek tarafından zina hukuki sebebine (TMK m.161) dayalı açılan boşanma davasının kadının bu eyleminin erkek tarafından affedildiği gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadının zina eyleminden sonra evlilik birliğinin devam etmediği, kadının sık sık babaevine bırakılmasının da birlikteliğin gerçekleşmediğini gösterdiği, ......

    Davacı kadının zina nedenine dayalı boşanma talebinin kabulüne karar verilmesi, zina hukuki sebebine dayalı davanın kabul edilmesi sebebiyle, terditli istem olan TMK 166/1- 2 maddelerine dayalı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. 3- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarı azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK.md.174/1) ve manevi (TMK .md. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

    Davalı (erkek) vekili istinaf dilekçesinde; boşanma kararına itirazlarının olmadığını, kesinleştirilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince yapılan kusur derecelendirilmesinin yanlış olduğunu, en azından eşit kusurlu kabul edilmeleri gerektiğini, kadın lehine tedbir/ yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat verilmesinin doğru olmadığını belirterek, boşanma yönünden kurulan hükmün kesinleşmesini, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat yönünden verilen kararların eşit kusur ilkesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TMK'nın 161.maddesi gereğince özel boşanma sebebi olan zina sebebiyle boşanma, bu talep kabul edilmediği takdirde TMK'nın 166/1.madde kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasıdır....

    Davalı (erkek) vekili istinaf dilekçesinde; boşanma kararına itirazlarının olmadığını, kesinleştirilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince yapılan kusur derecelendirilmesinin yanlış olduğunu, en azından eşit kusurlu kabul edilmeleri gerektiğini, kadın lehine tedbir/ yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat verilmesinin doğru olmadığını belirterek, boşanma yönünden kurulan hükmün kesinleşmesini, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat yönünden verilen kararların eşit kusur ilkesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TMK'nın 161.maddesi gereğince özel boşanma sebebi olan zina sebebiyle boşanma, bu talep kabul edilmediği takdirde TMK'nın 166/1.madde kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasıdır....

    Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusunun mal paylaşımı davası olması ve alacağın muaccel hale gelmemesi nedeniyle de ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, mal paylaşımı davasında ortada muaccel hale gelmiş bir alacak bulunmadığını, yargılama sonucuna bağlı bir alacak olduğunu, yaklaşık ispat kuralı ile ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, bu nedenle ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, katılma alacağı ve katkı payı alacağı (değer artış payı) davasının konusu mal ve haklar hakkında "ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı" verilemeyeceğini, İİK md 257'ye göre ihtiyati haciz kararının muaccel alacaklar hakkında verileceğini, oysa mal paylaşımı davası ile evlilik içinde elde edilen veya katkı sunulan mal veya haklar üzerinde bir yargılama sonucunda alacak muaccel hale geleceğini, bu nedenle mal paylaşımı davalarında ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin...

    Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; zina nedeniyle boşanma kararına ve maddi tazminata itirazlarının olmadığını, bu yönlerden kararın kesinleştirilmesi gerektiğini, yoksulluk nafakası talebinin reddi, deliller toplanmadan manevi tazminat kararı verildiği için manevi tazminatın az olmasını ve tasfiye ile ilgili taleplerine karar verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı davalı erkek vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava, TMK 166/1.madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasıdır. Birleşen dava TMK 161.madde gereğince zina olmadığı takdirde TMK 166/1.madde gereğince boşanma şeklinde terditli açılan davadır. İlk derece mahkemesince, erkeğin asıl davasını ispat edememesi nedeniyle asıl davanın reddine, kadının birleşen davasının zina nedeniyle kabulüne ve ferilerine hükmedilmiştir....

    Zina, evli kişisinin farklı cinsten bir başka kişiyle cinsel ilişkiye girmesi olduğuna göre; zina gerçekleşmemiştir. Zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebi reddedilmelidir. Ne var ki; davacının talebi aynı zamanda genel boşanma sebebini oluşturan "evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK. md. 166/1-2) " sebebini de içerdiğinden; kadının zina oluşturmayan ancak sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmesi gerekir. Boşanma hükmü, hüküm sonucu olarak doğrudur.Ancak, karar gerekçesi yerinde değildir. Bu nedenle, hükmün boşanmaya ilişkin karar gerekçesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu 438/son maddesi uyarınca değiştirilerek ve düzeltilerek boşanma kararının onanması gerektiğini düşünüyorum. Değerli çoğunluğun onama düşüncesine katılmakla birlikte onama gerekçesine katılmıyorum....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık taraflarca açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelınden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinde delillerin takdirinde hata olup olmadığı, davacı-davalı kadının boşanma davasının kabulü ile davalı-davacı erkeğin zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davalarının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 161 inci ve 174 üncü maddeleri. 3....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı "aynı" boşanma davasında birden çok hukuki sebebe dayanarak öncelikle Türk Medeni Kanunu m.161 (zina sebepli) olmadığı takdirde, Türk Medeni Kanunu m.166/1'de gösterilen hukuki sebeple boşanma isteminde bulunmuştur. Öncelikle özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında, özel boşanma sebebi değerlendirilmeden, genel boşanma sebebine (TMK m.166/1) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup (HMK m.26), davacının öncelikli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, ikincil talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz....

          Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, taraflar arasında görülmekte olan boşanma ve fer'ilerine ilişkin davada boşanma hükmü yönünden kararın 18.03.2020 tarihinde kesinleştirildiği, boşanma hükmü kesinleşmekle boşanmanın fer'isi niteliğindeki talepler yönünden davanın derdest olmasının eldeki davaya etkisinin bulunmadığı, dava konusu taşınmaz ve aracın edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu evlilik birliği içerisinde alındığı, davalının kişisel malı olduğuna dair bir delil bulunmayıp edinilmiş mal kapsamında olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin zina ya da hayata kast nedeniyle sona ermediğinden 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı...

            UYAP Entegrasyonu