Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir....
zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır....
Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava ve tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin hava fotoğrafları ile yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı ve bundan sonra, önceki keşifte görev yer almayan ziraat mühendisi bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tarafların göstereceği zilyetlik tanıklarından, taşınmazlarıın öncesinin ne olduğu, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, zilyetliğin kesintiye uğrayıp uğramadığı, imar-ihyaya konu olup olmadığı, imar-ihya varsa tamamlanmasından sonra zilyetliğe ara verilip verilmediği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle söz konusu çelişki giderilmeli; mahalli bilirkişi ve...
Dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde esaslı unsur olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış, komşu parsel tutanak ve dayanakları getirtilmemiş, tek ziraatçı bilirkişi raporu ile yetinilmiş, çekişmeli taşınmazın temyize konu bölümünün niteliği ile ilgili olarak 3 kişilik uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğin sürdürülüş biçimi ve zilyetliğin süresi yöntemince araştırılmamış, tespit tutanağında çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğin 1965 yılında terk edildiği belirtildiği halde, davacıların murisinin taşınmaz bölümü üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğinin ne zaman başladığı üzerinde durulmamış ve yerel bilirkişi ve tanıkların soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmemektedir....
Keşif sırasında dinlenilecek yansız bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin, niteliğinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, zirai bilirkişiden arazinin toprak yapısı, komşu parsellerle arasında doğal ya da yapay sınır veya ayırıcı unsurların bulunup bulunmadığı, öncesinin ne olduğu, zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü değerlendiren ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazı tüm yönleriyle gösterecek fotoğraflar çekilmeli ve fen bilirkişisinden keşfi ve uygulamayı izlemeye elverişli rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir....
Eldeki davada, çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı yoksa TMK'nun 974 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
Temyize konu bölümlerin niteliği ile ilgili olarak 3 kişilik uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin sürdürülüş biçimi ve zilyetliğin süresi yöntemince araştırılmadığı gibi, 1969 yılından sonra zilyetliğin terk edilip edilmediği hususu üzerinde durulmamıştır. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için, çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler; aynı yönteme göre tesbit edilecek taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve ziraatçi bilirkişi kurulu huzuruyla keşif icra edilmelidir....
Davanın mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenilmesi mi, yoksa zilyetliğin korunması hükümlerine dayanılarak açılmış elatmanın önlenilmesi mi olduğunun açıkça tespiti, bundan sonra görev hususunun değerlendirilmesi ....” gereğine işaret edilmek suretiyle bozma sevk edilmişti. Mahkemece bozmaya uyulmuş, davacı tarafın açıklamalarına göre uyuşmazlığın TMK. nun 983. maddesinde belirtilen zilyetliğin korunması hükümlerine dayalı elatmanın önlenilmesi isteği olduğunun tespiti üzerine yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup, kural olarak yargılamanın her aşamasında itiraz üzerine veya resen incelenebilir. Somut olayda, davanın zilyetliğin korunması hükümlerine dayanılarak açıldığı bildirildiğine göre HUMK. nun 8/II-3. maddesi hükmü uyarınca görevsizlik kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti ve müdahalenin meni istemine ilişkin davada ... Sulh Hukuk Mahkemesi ve ... Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,taraflar arasındaki sözleşme gereği davalının taşeron sıfatıyla inşaat faaliyetinde bulunduğu alandaki taşınırların ve inşaat sahasının zilyetliğinin davacıya ait olduğunun tespiti, müdahalenin önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, davacının taraflar arasındaki sözleşmeden doğan şahsi hakka dayanarak,zilyetliğe müdahelenin önlenmesini ve tazminat isteminde bulunduğu,davanın zilyetliğin korunması davası olmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....
Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte gözetilerek, çekişmeli taşınmaz üzerinde davalıların murisi ve tespit maliki tarafından sürdürülen zilyetliğin mirasçılarınca iradi olarak terkedilip edilmediği değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davalı Sadrettin Eryiğit'in temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....