Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen davada Havza Asliye Hukuk ve Havza Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın salt zilyetliğin korunması talebini içerdiği, HUMK.'nun 8/II-3 maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın ayni bir hakka dayandığını belirterek, taşınmazların toplam değerine göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 1086 Saylı HUMK.'nun 8/II-3 maddesinde, taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaların, dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği hükmüne yer verilmiştir....

    Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nin 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur....

      Bu nedenle mahkemece teknik bilirkişi krokisinde yeşil ile taralı alan dışında kalan, ahşap baraka ve tuvalet olarak yararlanılan Hazineye ait çekek yeri niteliğinde olduğu belirtilen bölüme ilişkin olarak yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Bu bölüm için mahkemece yapılacak iş; TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri çerçevesinde delillerin değerlendirilip gerçekleşecek sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Temyiz edilen hükmün bu bölüme yönelik olarak açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılmak üzere bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

        Dava, zilyetliğin korunması ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Mahkemece; dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 20 yılın üzerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de delillerin takdirinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; davacı zilyetliğinde bulunan taşınmazına davalı ... Yönetiminin ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğundan zilyetliğinin korunması ve Orman Yönetiminin elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Bu durumda; uyuşmazlığın M.Y.nın 982 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümler çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Davacının bu maddede belirtilen korumadan yararlanabilmesi için dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu ve üzerinde zilyetlik kurulmasına elverişli yerlerden olması gerekir. Ancak, böyle bir taşınmaz üzerindeki zilyetliğin korunması istenebilir....

          Dava, saldırının sona erdirilmesine, sebebinin önlenmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur.” Madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, yalnız zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar, dava değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesince görülecektir. Maddede yer alan “yalnız zilyetliğin korunması davaları” ile, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 982. ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğin gaspı ve zilyetliğe saldırıdan doğan davalar amaçlanmıştır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan hakkın niteliğine göre belirlenir....

          İlk derece mahkemesi tarafından, davanın TMK 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olarak değerlendirilip, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi üzerine iş bu karar davacı tarafından istinaf edilerek, davanın TMK 981 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılmadığı, davanın salt zilyetliğin tespiti isteminden ibaret olduğu belirtilmiştir. Bilindiği üzere maddi vakaları anlatmak taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Bu nedenle mahkemeler her ne kadar davacının iş bu beyanı ile bağlı olmasalar da, dosya incelendiğinde davacının TMK 981 ve devamı maddelerinde bahsedilen zilyetliğin korunması talebinin bulunmadığı, aşamalardaki beyanlarında davalı Senayi ile aralarında zilyetliğin kime ait olduğu hususunda ihtilaf yaşandığını ifade ederek bu nedenle mahkemeden zilyetliğin tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla dava salt zilyetliğin tespiti isteminden ibarettir....

          Davalı vekili, yıkıldığı iddia edilen yerin oturulabilir bir yapı olmadığını ve harabeden ibaret tinercilerin mesken tuttuğu, çatısı göçmüş ve kapı ve pencereleri olmayan bir yıkıntı olduğunu, inşaatın hafriyatı sırasında çevrede oturanların dozer operatörüne bu taşınmazla ilgili olumsuz şikayetlerde bulunması üzerine yıkıldığını ve müvekkilinin bu durumu daha sonra dozer operatöründen öğrendiğini, kaldı ki bu yerin Hazineye ait olup davacının mülkiyet hakkı bulunmadığından aktif dava ehliyetine sahip olmadığını, davacının zarara uğradığını ispat etmesi gerektiğini belirterek, uyuşmazlığın zilyetliğin korunması niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, uyuşmazlığın zilyetliğinin korunması niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle görev nedeni ile davanın usulden reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, haksız fiilden doğan tazminat isteğine ilişkindir....

            Dosya kapsamından, taraflar arasındaki ihtilafın mülkiyet esaslı bir ihtilaf olduğu, sırf zilyedliğin korunması amaçlı olarak bu davanın açılmadığı, davanın mülkiyetin tespiti ve korunması istemini de içerdiği anlaşılmaktadır. Buna göre, nitelenen dava bakımından 6100 HMK'nın 2. maddesine göre mal varlığına dayalı bu davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Sinop 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09.06.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

              Bu tespit yapılırken üstünlük tanınan zilyetliğin ilgili zilyede mülkiyet hakkı kazandırıp kazandırmadığının her hangi bir önemi yoktur. Diğer bir yandan zilyetliğin koruması davalarında, korunması istenilen zilyetlikle beraber herhangi bir ayni ya da şahsi bir hakkın bulunmasına gerek yoktur. Zilyetliğin korunması davaları sonunda verilen kararlar TMK'nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri uyarınca açılan zilyetlik hukuksal nedenine dayalı mülkiyetin aktarılması talepli davalarda kesin hüküm teşkil etmez. Muğla ili, Bodrum ilçesi, Bitez Mahallesi, Gündönümü mevkiinde bulunan 255 ada 26 parselin, 2.878,55 m2 yüzölçümünde, incir bahçesi niteliğinde olduğu ve 1/2'şer payla İbrahim oğlu Recep Ertürk ve İbrahim kızı Müsevver Ertürk adına kayıtlı olduğu, 255 ada 27 parselin ise 2.586,99 m2 yüzölçümünde, incir bahçesi niteliğinde olduğu ve tam hisse itibariyle T4 ithalat İhracat San. T4 Adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır....

              Bu tespit yapılırken üstünlük tanınan zilyetliğin ilgili zilyede mülkiyet hakkı kazandırıp kazandırmadığının her hangi bir önemi yoktur. Diğer bir yandan zilyetliğin koruması davalarında, korunması istenilen zilyetlikle beraber herhangi bir ayni ya da şahsi bir hakkın bulunmasına gerek yoktur. Zilyetliğin korunması davaları sonunda verilen kararlar TMK'nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri uyarınca açılan zilyetlik hukuksal nedenine dayalı mülkiyetin aktarılması talepli davalarda kesin hüküm teşkil etmez. Muğla ili, Bodrum ilçesi, Bitez Mahallesi, Gündönümü mevkiinde bulunan 255 ada 26 parselin, 2.878,55 m2 yüzölçümünde, incir bahçesi niteliğinde olduğu ve 1/2'şer payla İbrahim oğlu Recep Ertürk ve İbrahim kızı Müsevver Ertürk adına kayıtlı olduğu, 255 ada 27 parselin ise 2.586,99 m2 yüzölçümünde, incir bahçesi niteliğinde olduğu ve tam hisse itibariyle T4 ithalat İhracat San. T4 Adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır....

              UYAP Entegrasyonu