Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın Ek 4. maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın 1.300 m2'lik kısmının kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde adının kullanıcı olarak şerh verilmediğini ileri sürerek adının kullanıcı olarak taşınmazın beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Davanın 15.04.2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk ve İskenderun 1. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 5831 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun Ek-4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosu ile Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesinde yer alan kullanıcı ismine itiraza ilişkindir. Asliye hukuk mahkemesi, davanın zilyetliğin tespiti ve korunması davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Sulh hukuk mahkemesi tarafından ise, davanın 2/B arazisinin fiilen kullanıcısı olan davacının kullanıcı olduğunun tespiti ve tescili istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....
Dosya kapsamından, davaya konu taşınmazın 2/B niteliğine sahip olduğu, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında bu taşınmazın beyanlar hanesine, uzun zamandır zilyetliği bulunmasına rağmen davacının adının zilyet olarak yazılmadığı belirtilerek taşınmazda davacının zilyetliğinin tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Dava tapu sicilinin beyanlar hanesinde değişiklik yapılmasına ilişkin olduğundan çekişmesiz yargı işi olmadığı gibi zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 19/11/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
Somut olayda davacı, 3402 sayılı Kanunun Ek - 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde kullanıcı olarak şerh verilmediğini ileri sürerek, beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Dava, 02.2013 tarihinde açıldığına, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilânı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan ve çekişmesiz yargı işi niteliğinde de olmayan uyuşmazlığın ... ... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21/06/2016 gününde oy birliği ile karar verildi....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve 2924 Sayılı Yasanın 11/3. maddesine göre ”......muhdesat ile tasarruf edenlerin isimlerinin kadastro çalışmaları sırasında, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterileceği” ve “kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin 4. fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususunun ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edileceği” yine 2924 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince çıkartılan yönetmeliğin 45. maddesine göre ”Hak sahipleri tespit komisyonu, beyanlar hanesinde ismi ... kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler” hükmü bulunduğu, aynı yönetmeliğin 46. maddesinde, komisyonun hak sahibi olarak tanımlamadığı kişilerin itiraz ve dava haklarının düzenlendiği, bu nedenle açıklanan durumlara uymayan davanın dinlenme olanağının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik...
Dosya kapsamından, 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi kapsamında tapu kaydının beyanlar hanesinde zilyetlik tespitinde hata yaptığı belirtilerek, ... parsel sayılı taşınmazda davalı lehine yapılan kullanıcı tespitinin iptali ile kullanıcı olarak kendi adının şerh verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davanın, zilyetliğin tespitine ve korunmasına ilişkin bir dava olmayıp beyanlar hanesindeki şerhe itiraza ilişkin olduğu ortaya çıkmaktadır. Dava, 03.06.2011 tarihinde askı ilân süresinden sonra açıldığına göre, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21/06/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesi ise 6100 sayılı HMK'nın 4/c maddesine göre taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalara sulh hukuk mahkemesinin bakmakla görevli olduğu, bu davanın zilyetliğin tespiti davası olduğu, zilyetliğinin mülkiyet amaçlı olduğu ve davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesinin gerektiği anlaşılmakla, HMK'nın 2 ve 4. maddelerine göre bu davada görevli olmadığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılıp Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların tapu kaydının, beyanlar hanesine kullanıcı şerhinin verilmesi ya da mevcut kullanıcı şerhinin değiştirilmesi istemli davaların, kayıt maliki Hazineye ve varsa lehine kullanıcı şerhi bulunan kişilere karşı açılması gerektiği, tapu kaydında hak sahibinin değişmesi sonucunu doğurabileceğinden iddianın Hazine ve varsa kullanıcı şerhi sahibine karşı kanıtlaması zorunlu bulunduğu için çekişmeli yargı işi olup görevli mahkeme...
Somut olaya gelince, dava konusu 682, 235, 574, 652, 24 ve 471 parsel sayılı taşınmazların tarla vasfında, tapulama yolu ile 28/02/1992 tarihinde davalı ... adına tapuya tescil edildiği ve beyanlar hanesinde şagil olarak Nazmi Albayrak adına şerh düşüldüğü anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde yer alan dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarından, taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesinde, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi gereği Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğuna dair şerh bulunmamaktadır. Az yukarıda açıklandığı üzere, taşınmaz üzerinde zilyetlik tespiti ve beyanlar hanesine şerh verilebilmesi için Kanunda açık bir düzenleme bulunması gereklidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVALILAR : TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ, HAZİNE DAVA TÜRÜ : ZİLYETLİĞİN TESPİTİ KANUN YOLU : TEMYİZ Davacı tarafça kadastro sonucu oluşan tapu kaydındaki zilyetlik şerhine ilişkin olarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : 3402 sayılı Yasa'ya 5831 sayılı Yasayla eklenen ek 4. madde kapsamında 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında 138 ada 3 parsel sayılı 9748.88 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesinde "6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve parsel üzerindeki fındık ağaçlarının 1969 doğumlu ... kızı ...'ın kullanımında olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin tesbitine ve tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1953 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1997 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu ise 10.02.1973 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece, halen tapuda kayıtlı olmayan dava konusu taşınmazın zilyedinin davacı olduğu konusunda tesbit kararı verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın 1997 yılında yapılıp kesinleşen 2/B uygulaması sırasında Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan alanda kaldığı ve henüz tapuya tescil edilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır....