Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 15/06/2015 tarih ve 2015/1360 E.,2015/13240 K.sayılı kararına göre; Dava, tapuda Hazine adına kayıtlı tarla niteliğindeki 961 parsel sayılı taşınmazdaki zilyetliğin korunmasına yöneliktir. Üzerinde bulunduğu belirtilen naylon seraların, mahkemece emsal olarak kabul edilen ve hükmüne dayanak yapılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 E.,2009/573 K. Sayılı ilamında kişisel hakka konu olduğu belirtilen "sabit ve hafif nitelikte olmayan yapı" olarak kabulü mümkün değildir. O halde, davacının ne ayni nede kişisel hakkı söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK'nun 981 vd.maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görev; sulh hukuk mahkemesine aittir.(HMK.m.4/1- c)....
Sulh Hukuk Mahkemesi ise 6100 sayılı HMK'nın 4/c maddesine göre taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalara sulh hukuk mahkemesinin bakmakla görevli olduğu, bu davanın zilyetliğin tespiti davası olduğu, zilyetliğinin mülkiyet amaçlı olduğu ve davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesinin gerektiği anlaşılmakla, HMK'nın 2 ve 4. maddelerine göre bu davada görevli olmadığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılıp Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların tapu kaydının, beyanlar hanesine kullanıcı şerhinin verilmesi ya da mevcut kullanıcı şerhinin değiştirilmesi istemli davaların, kayıt maliki Hazineye ve varsa lehine kullanıcı şerhi bulunan kişilere karşı açılması gerektiği, tapu kaydında hak sahibinin değişmesi sonucunu doğurabileceğinden iddianın Hazine ve varsa kullanıcı şerhi sahibine karşı kanıtlaması zorunlu bulunduğu için çekişmeli yargı işi olup görevli mahkeme...
Eldeki dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Davacının ne ayni ne de kişisel hakkı söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK'nın 981 inci vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görev sulh hukuk mahkemesine aittir. (HMK. m. 4./1-c). Mahkemece her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, az yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ve 6100 sayılı HMK'nın 4/c maddesi uyarınca davaya bakmakla görevli mahkemelerin sulh hukuk mahkemeleri olacağı hususu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır. VI. KARAR Açıklanan sebeple; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2....
Yine aynı kanunun 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevine giren işler düzenlenmiş olup yalnız zilyetliğin korunmasına yönelik davalar Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevine girmekte ise de; dava, zilyetliğin korunması istemine ilişkin olmayıp tapu kaydının beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle mahkemece uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girerek yargılamaya devamla hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan ndenlerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 11.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin tespiti ile korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetlik tespitine itiraza ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava, kullanım kadastrosu nedeniyle Hazine adına tespit ve tescili yapılan Antalya İli Muratpaşa İlçesi Güzeloba Mahallesinde bulunan 27918 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak 24/12/2012 tarihinde açılmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır....
Mahkemece; çekişmeli taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarılan ve Hazine adına tapuda kayıtlı olan 2329 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, davacının tapu tahsis belgesi ve tapu kaydı bulunmadığı, tapu kaydına tutunmadığı, orman tahdit haritası içinde iken orman rejimi dışına çıkarılan yerlerde ayni hak iddiasında bulunulamayacağı, davacının tazminat isteminin de olmadığı, davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu, H.Y.U.Y.’nın 8. maddesi uyarınca davaya bakma görev ve yetkisini Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve takas niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen davada Gelibolu Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, el atmanın önlenmesi, zilyetliğin iadesi ve 845 TL'nin tahsili istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince; taşınmaz değerinin mahkemenin görev alanını aştığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise: davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği yönünde hüküm kurmuştur. 1086 Saylı HUMK.'nun 8/II-3 maddesinde, taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaların, dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği hükmüne yer verilmiştir....
HMK'nin 4/1- c maddesinde taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalarda Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olacağı düzenlenmiştir. Maddede yer alan ''Sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalar'' ile, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 982. Ve 983. Maddelerinde düzenlenen zilyetliğin gasbı ve zilyetliğe saldırıdan doğan davalar amaçlanmıştır. HMK'nın 2. Maddesinde ise ''dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu'' hüküm altına alınmıştır. TMK'nın ''Zilyetliğin Gasbında Dava Hakkı'' başlıklı 982. Maddesinde: ''Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse, o şey üzerinde üstün bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür. Davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhal ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise: davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 4/1-c maddesi uyarınca sadece zilyetliğim korunmasına yönelik tapu kaydında dzüeltim davası olduğu Sulh hukuk mahkeemsinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Mahkeme tarafından bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacının mülkiyet hakkı bulunmadığından mülkiyet hakkının ihlalinin söz konusu olmadığı, zilyetliğin korunması açısından ise yasada yazılı hak düşürücü sürelerin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamında da açıklandığı üzere dava, haksız fiil nedeniyle ürün zararından kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkindir. Davanın niteliği itibarıyla zilyetliğin korunması niteliğinde olmadığı açıktır. Bu nedenle zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda uygulanması mümkün bulunan TMK'nın 982 ve devamı maddelerine göre hak düşürücü sürelerin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemenin bu gerekçesi yerinde değildir....