WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması olan davaya sulh hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29/09/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

    O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması olan davaya sulh hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29/09/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması, tazminat ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması ve tazminat davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 02.07.2012 gün ve 378/247 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı dava dilekçesinde, ecrimisil bedeli ödeyerek kullanmakta olduğu Hazine'ye ait 1135 ve 1138 parsel sayılı taşınmazlara davalının kendisinin haberi olmaksızın buğday ektiğini, bu nedenle davalıdan alacaklı olduğunu açıklayarak davalıdan alacağının tahsilini istemiş; 02.07.2012 tarihli yargılama oturumunda davasını zilyetliğin korunmasına ve tazminatın tahsiline hasretmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

        Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır." (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 11.06.2020 tarih ve 2016/18089 Esas ve 2020/332 Karar) denilmekle, salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Ayrıca Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 2014/26267 Esas ve 2016/16899 Karar sayılı ilamında da "Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı taktirde 4721 sayılı TMK'nın 683.maddesindeki mülkiyet haklarının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nın 981.maddesi ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler......."...

        Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683 üncü maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih ve 1946/6 Esas, 1946/12 Karar sayılı kararında aynen "...MK.896....

        Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 Esas, 2009/573 Karar sayılı İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....

        Of Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Of Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının zilyetliğe dayandığı, ancak davalı tarafın tapu kaydına dayandığı gerekçesiyle davanın zilyetliğin korunması değil, el atmanın önlenmesi davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir. Somut olayda, dosya arasında bulunan Of Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/810, 1994/180 E.K. sayılı dosyasında davalı olan, davacı ...’in 23.3.1987 günlü keşifte, mahalli bilirkişinin beyanından aynı taşınmazı elinde bulundurduğunun ifade edilmesine göre davacının bu taşınmazı 20 yılı aşkın bir süredir malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığı bildirildiğinden, uyuşmazlık yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez....

          Türk Medeni Kanunun 984 maddesinde zilyetliğin korunması davalarında, iş bu davaların açılabilmesine ilişkin süreleri düzenlenmiştir, kanun maddesinden anlaşılacağı üzere (TMK 984) '' Gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili ve faili öğrenmesinden başlayarak 2 ay ve her halde üzerinden 1 yıl geçmekle düşer.'' denmektedir....

            nun zilyetliğin korunması hükümlerine dayanarak davalılar ... ve ... aleyhine tapusuz taşınmaza el atmanın önlenmesi talebiyle dava açtığı; mahkemece, "1970 yılından itibaren nizalı yeri Fatmaana ve üvey annesi Huriye'nin kullandığı, Huriye'nin kocası Mustafa ile birlikte taşınmazı Orhan Atasoy'a sattığı, Orhan Atasoy'un ise taşınmazı davalılara sattığı, böylece Hasan Dulluç'un ( Huriye'nin oğlu olan oğlu olan ) taşınmaz üzerinde hukuken üstün ve geçerli sayılabilecek bir hakkı olmadığı, hakkı olmayan bir yeri davacıya satmış olmasının da hukuken geçerli olmadığı" gereğine değinilerek davanın reddine karar verilmiş ve hüküm Yargıtay 8. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir. 2012/7188 - 9471 İhtilaf, hangi tarafının kullanımının üstün tutulacağı noktasında toplanmakta olup, Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/118-2006/109 sayılı kararıyla davacı ...'...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 04.10.2011 gün ve 86/1561 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 352 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünde vekil edeninin hakka dayanan zilyetliği olduğunu, davalının ise hendek ve kanal açmak, yol yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu açıklayarak tecavüzün önlenmesi ve zilyetliğin korunmasını talep etmiştir. Davalı ... vekili 352 nolu parselin Kadastro Mahkemesi'nde davalı olduğunu, davacının tapu kayıt maliki olmadığını, kamulaştırma çalışmaları olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

                UYAP Entegrasyonu