Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Diğer taraftan, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....

Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Diğer taraftan, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....

ün dayandığı tapu kaydı mevkii ve sınırları itibariyle yerel bilirkişiler yardımı, fen bilirkişi eli ile zemine uygulanmalı, kaydın kuzeyi ve doğusunda yazılı su sınırının eylemli olarak taşınmazın kuzey ve doğusunda bulunan dere olup olmadığı ve yine okunan kayıttaki cebel sınırlarının da 105 ada 19 parsel sayılı Hazine adına tespit olunan taşınmaz olup olmadığı sorulup saptanmalı, tapu kaydının miktarı da dikkate alınarak çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı üzerinde durulmalı, tapu kaydının taşınmaza ait olduğunun anlaşılması halinde her ne kadar kayıt intikal görmemiş ise de, kayıt malikinin mirasçılarının zilyet olup olmadığı bir başka ifade ile taşınmaz üzerinde Mevlüt'ün zilyetliğinin bulunup bulunmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmalı, önceki keşiflerdeki zilyetliğe ilişkin beyanlar arasında mevcut çelişkiler giderilmeli, tapu kaydının taşınmazı kesin olarak kapsamadığının anlaşılması halinde zilyetliğe değer verilmeli, ziraatçi ve jeolog bilirkişiden taşınmazın...

    Davacı, çekişmeli taşınmaz ve taşınmazın üzerinde bulunan tek katlı evin kullanım durumunun yanlış tespit edildiği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davalı ...'nın taşınmaz üzerindeki binanın iki katlı olduğu ifadesini de içerir kabul beyanına itibar edilerek, davacının dava dilekçesindeki talebi dikkate alınmaksızın, taşınmaz üzerindeki binanın kaç katlı olduğuna ilişkin tespit tutanağının edinme sebebi ile beyanlar hanesindeki muhdesat şerhi arasında ortaya çıkan çelişki de giderilmeden, taşınmazın bahçe ve üzerinde iki katlı bina olarak 2008 yılından beri davacının kullanımında olduğunun şerhine karar verilmiştir. Her ne kadar davalı ... davayı kabul etmişse de, taşınmazın mülkiyeti Hazineye ait olduğuna göre, ileri sürülen zilyetlik iddiasının Hazineye karşı da kanıtlanması zorunludur. Ne var ki, Mahkemece, taşınmaz üzerinde kimin zilyet olduğunun tespiti için keşif yapılmamış, çekişmeli taşınmaz üzerindeki kullanım durumu yöntemince araştırılmamıştır....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/223 KARAR NO : 2023/372 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AKSEKİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/11/2021 NUMARASI : 2020/12 2021/212 DAVA KONUSU : Elatmanın Önlenmesi (Zilyet Olunan Taşınmaza) KARAR : Taraflar arasındaki Elatmanın Önlenmesi (Zilyet Olunan Taşınmaza) istemine ilişkin dava hakkında kurulan hükmün istinaf incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi....

      Tapu iptali ve tescil davasının taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HMK. nun 120 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın dava konusu taşınmazların değerinden ibaret olacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün Mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanunun 32. maddesinde ise; "yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı" vurgulanmış 30. madde hükmünde de "...muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz....

      ye karşı davacının iddiasını kanıtlaması yönünden taşınmaz başında keşif yapılarak davaya konu yerin belirlenmesi ve bu bölümle ilgili iddia ile ilgili delillerin toplanıp değerlendirilmesi gerekirken, keşif yapılmaksızın davalı ...'ın davayı kabul ettiği gerekçe gösterilerek karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre; davayı kabulün dava konusu bölümle sınırlı olacağı göz önüne alınmaksızın, taşınmazın tümünde davacının zilyet olduğunun tespitine karar verilmesi de isabetsiz olup, davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 18.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Davalı ve müdahillerin davacı ... adına zilyet olduğuna dair bir iddia ve delil de bulunmamaktadır. O halde davalı ve müdahillerin taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olduklarının kabulü zorunludur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde yazılı koşullar arasında “malik sıfatıyla zilyet olma” koşulu mevcut olup gerek anılan maddede ve gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinde malik sıfatıyla sürdürülen zilyetliğin “iyi niyetli” olması koşulu yer almamaktadır....

          taşınmaz yönünden, muris Fatma Balcan ile davalı T5’ın birlikte zilyet olduklarının tespiti ile adlarına tesciline karar verilmesini talep etmiştir....

          İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1. maddesinde "Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanunun 37. maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur." 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." 4721 sayılı ......

            UYAP Entegrasyonu