Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/07/2021 NUMARASI : 2020/61 2021/525 DAVA KONUSU : Zilliyetliğin Tesbiti Ve Korunması İstemli (Orman Niteliğini Yitiren Taşınmazlarla İlgili) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin İstanbul İli, Sultanbeyli İlçesi, Hasanpaşa Mahallesi, Petrol Yolu Caddesi, 111 ada, 9 parsel sayılı taşınmazı 12/08/1987 tarihinde Mehmet Osmanbaş ve Hüseyin Çelik isimli şahıslardan satın aldığını ve gayrimenkulü o seneden beri kullanmakta olduğunu ancak kadastro çalışmaları esnasında mezkur gayrimenkulün hatalı bir şekilde zilyedinin tespit edilemediği hakkında tutanak düzenlendiğini beyan ederek dava konusu taşınmazın zilyedinin müvekkili olduğunun tespiti ile kadastronun bu şekilde düzeltilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkil belediye yönünden husumet yokluğundan davanın reddini istemiştir....

Hukuk Mahkemesince; taşınmaz üzerinde tarafların murislerinin mülkiyet hakkının sözkonusu olmadığı ancak zilliyetliğinden sözedilebileceği 6100 sayılı HMK'nın 4. maddesi gereğince taşınır ve taşınmazlarda yalnızca zilliyetliğin korunmasına yönelik davaların Sulh Hukuk Mahkemesi görevine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilliyetliğin Tespiti Ve Korunması İstemli (Orman Niteliğini Yitiren Taşınmazlarla İlgili) K A R A R Davacı tarafından İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada,İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi ve İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararları üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17/02/2016 tarihli ilamıyla yargı yeri belirlenmesi kararı verildiği, bundan sonra görevli İstanbul Anadolu 9....

      K A R A R Davacı, davalılardan ...’nun eşi, diğer davalının kayınpederi olduğunu, davalı kayınpederinin 13.04.1992 tarihli “Ziynet altın karşılığında taşınmazlara ait zilliyetliğin devir ve teslimi“ başlıklı sözleşme ile kendisine verdiği tapusuz taşınmazlardan Esikyer Mevkiindeki taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 119 ada 126 parsel olarak davalı ... adına tespit edildiğini ve tespitin kesinleştiğini, ileri sürerek kendisine verilen, sözleşmede Esikyer mevkili 119 ada 126 parselin davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın değeri olan 21000 YTL nin faizi ile tahsiline karar verilmesinin istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir....

        K A R A R Davacı, davalılardan ...’nun eşi, diğer davalının kayınpederi olduğunu, davalı kayınpederinin 13.04.1992 tarihli “Ziynet altın karşılığında taşınmazlara ait zilliyetliğin devir ve teslimi“ başlıklı sözleşme ile kendisine verdiği tapusuz taşınmazlardan Esikyer Mevkiindeki taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 119 ada 126 parsel olarak davalı ... adına tespit edildiğini ve tespitin kesinleştiğini, ileri sürerek kendisine verilen, sözleşmede Esikyer mevkili 119 ada 126 parselin davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın değeri olan 21000 YTL nin faizi ile tahsiline karar verilmesinin istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir....

          tarafından teslim alınmasına rağmen, belgede imzaları bulunan sanıkların tahsil edilen parayı şirkete teslim etmeyerek zilliyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulundukları iddia olunan olayda; Sanıkların aksi ispatlanamayan savunmaları, katılan ve vekilinin beyanları, tanıkların anlatımları, Adli Tıp Kurumu ile Kriminal raporları ve tüm dosya kapsamı karşısında, sanık ..... tarafından 100.000 dolar ödemenin teslim alındığına dair, 12.12.2005 tarihli belgenin altındaki imzanın her ne kadar sanığın eli ürünü olduğu rapor edilmişse de; imzanın ıslak imza olmasına rağmen, yazıların bir bölümünün fax ve fotokopi yoluyla oluşturulmuş olduğu yine sanık ...'in isminin üzerindeki bölümün üzerinde evvelce bulunan yazı veya ibarenin üzerinin kapatılarak ilgili bölümün de fax ve fotokopi çıktısı yoluyla oluşturulduğunun rapor edilmesi dolayısıyla sanıklara yüklenen suçların işlendiği hususunda kesin delil elde edilemediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir....

            TCK; 155. madde güveni kötüye kullanma suçunu tanımlarken: başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde kendisinin veya başkasının yararına olarak zilliyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan... denilmiştir. TCK 155/2 maddesinde de hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu düzenlenmiş olup; olayımızda kargo şirketinin taşıma işinde kullanılan araç sanığa hizmet gereği kullanması amacıyla tahsis edilmiştir. Sanık da bu aracı "zilliyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak suretiyle kullanmıştır." Olayımızda bir zaruret hali olmadığı gibi rıza da yoktur. Dolayısıyla suç oluşmuştur, Çoğunluğun TCK'nun 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesine ilişkin görüşüne katılmakla birlikte, sanığın mahkumiyetine ilişkin kararın doğru olduğu düşüncesi ile çoğunluğun beraat yönündeki görüşüne katılmamaktayız....

              Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; davacı ile borçlu şirket arasında hukuki ve organik bağ bulunduğu, davacı tarafından sunulan kira sözleşmesi, vergi kaydı ve faturaların tek başına yeterli olmadığı, tanık beyanları ile mülkiyet veya zilliyetliğin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine, şartları oluşmadığından alacaklının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı 3.kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava reddedildiğinden peşin yatırılan harçtan alınması gereken red harcının mahsubu ile bakiye harcın istek ve talep halinde davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken dava kabul edilmiş gibi bakiye 416,35 TL nispi harcın davacıdan tahsiline karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın...

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilliyetliğin tesbitine Korunması istemi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı, fer'i müdahil avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile kardeş olduklarını murisleri babalarından intikalen gelen yerlerin satışı hususunda kardeşini Beykoz 1.Noterliğinin 21/12/2004 tarih ve 38888 yevmiye nolu vekaletnamesiyle vekil tayin ettiğini, babasından kalan gümüşsuyu mah. Sultaniye yolu no 69 da bulunan 4 katlı binanın 1.katını kendi hissesiyle birlikte sattığını, ancak satış bedelini kendisine vermediğini ileri sürerek satışın iptaline karar verilmesini, ayrıca davalı kardeşini bilahare vekillikten azletmesine rağmen, babadan kalan Gümüşsuyu mah....

                  ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/05/2019 NUMARASI : 2018/267 2019/410 DAVA KONUSU : Zilliyetliğin Tesbiti Ve Korunması İstemli (Orman Niteliğini Yitiren Taşınmazlarla İlgili) KARAR : Mut Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/05/2019 tarih ve 2018/267Esas 2019/410 Karar sayılı dosyasında verilen karara karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili Mut ilçesi Evren Mahallesi Vaysal Mevkii 101 ada 1018 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın 2/b kadastro çalışmalarında ormandan ayrıldığını, kadastro işlemi sonucunda müvekkiline ait parelin orman vasfını kaybettiği kanaatine varılarak orman dışına çıkarılmasına ve tapu kaydı itibariyle mülkiyetinin hazine adına tesciline karar verildiğini, taşınmaz üzerinde müvekkilinin zilyetliğinin tutanaklara yazılmadığını, müvekkilinin zilyedi olduğu ve doğrudan satış yoluyla...

                  UYAP Entegrasyonu