Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 352. ve devamı maddeleri uyarınca açılan çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. Somut olayda mallarının korunması istenen küçüğün anne ve babasının boşandığı, velayetinin annesine verildiği, annesinin ise 2009 yılında öldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda sağ olan babaya öncelikle velayetin verilip, verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekecektir. Bunu inceleme görevi Aile Mahkemesine, Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Çocuğun babasının velayeti altına alınıp alınmayacağı konusunda ve çocuğun mallarının korunması konusunda uyuşmazlığın ... Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince ......

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Çocuk mallarının korunması ilişkin davada Büyükçekmece 2. Aile ve Küçükçekmece 1. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 352. ve devamı maddeleri uyarınca açılan çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeridir. Somut olayda mallarının korunması istenen çocuklar ...-... ’ın anne babalarının boşanması sonucu, velayeti bırakılan annenin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olacağı hususu kuşkusuzdur. Dosya kapsamındaki, 13.11.2012 tarihli yerleşim yeri adres bilgisinden velayeti bırakılan annenin yerleşim yerinin Esenyurt adresi olduğunun anlaşılmasına göre, uyuşmazlığın Büyükçekmece 2....

      Mahkemece taşınmaz orman sayılan yerlerden olduğundan ve taraflar arasında zilyetliğin korunması davasının incelenmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiş;hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin korunması niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu yapılmamıştır. Çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu sabittir ve ormanlar hakkında ormanların korunması, geliştirilmesi ve açılacak davaların usulleri yasa ile belirlenmiştir. Ormanların mülkiyeti Hazineye, intifa ... Orman Yönetimine aittir. Orman Yönetimi ve Hazine dışında ormanların korunmasına ilişkin olarak gerçek ve tüzel kişilerin dava açma ... yoktur....

        İddia şekline göre; çekişmeli bağımsız bölümü “işyeri” olarak kullanmak amacıyla satın aldığı anlaşılmaktadır.4077 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 3/c maddesi ile “ konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alınmıştır. Aynı yasanın 23. maddesi uyarınca tüketicinin korunması hakkındaki yasa uygulamasından kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekir.Eldeki davada , dava konusu bağımsız bölüm işyeri olup, konut ve tatil amaçlı yapılmış yerlerden olmadığından Tüketicinin Korunması hakkındaki yasa kapsamında değildir....

          Korunma alanlarının tespitinde, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunması, görünümlerinin ve çevreleri ile uyumlarının muhafazası için yeteri kadar korunma alanına sahip olmaları dikkate alınır....

            Asliye Hukuk Mahkemesi, davacının konut olan davaya konu taşınmazı oturmak amacıyla satın aldığı, 4077 sayılı Tüketicinin korunması hakkındaki yasada değişiklik yapan 4822 sayılı yasanın 3/c maddesi ile "Konut ve tatil amaçlı " taşınmaz mallarda tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alınmış olup, aynı yasanın 23. Maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul 3....

              maddesine göre, korunması gerekli kültür varlığı olarak tapu kütüğüne kayıtlı bulunan gayrimenkullerin vergi, resim ve harç yönünden herhangi bir ayırım yapılmaksızın her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu, muafiyetin taşınmazın aynına tanındığı, olayda, … Mah, .. pafta … oda … parseldeki yapının … A.Ş. adına tapuda" II-A-2 koruma grubunda korunması gereken tabiat ve kültür varlığıdır" şerhiyle kayıtlı bulunduğunun … Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün 14.8.1992 tarihli yazısından anlaşıldığı, bu durumda, 2863 sayılı Kanunun değişik 21....

                Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı,...'nın 23.07.2015 gün ve 1157 sayılı kararı ile ... yargı çevresinde müstakil Tüketici Mahkemesi kurulduğu ve 07.09.2015 tarihinde faaliyete geçtiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Tüketici Mahkemesi tarafından ise eldeki olayın simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan bir dava olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun geçici 1/1. maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” hükmü karşısında davanın açılış tarihi itibariyle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesine de olanak bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

                  Of Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Of Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının zilyetliğe dayandığı, ancak davalı tarafın tapu kaydına dayandığı gerekçesiyle davanın zilyetliğin korunması değil, el atmanın önlenmesi davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir. Somut olayda, dosya arasında bulunan Of Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/810, 1994/180 E.K. sayılı dosyasında davalı olan, davacı ...’in 23.3.1987 günlü keşifte, mahalli bilirkişinin beyanından aynı taşınmazı elinde bulundurduğunun ifade edilmesine göre davacının bu taşınmazı 20 yılı aşkın bir süredir malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığı bildirildiğinden, uyuşmazlık yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Çocuk Mallarının Korunması istemine ilişkin olarak açılan davada Uşak 2. Aile ve Denizli 1. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, Türk Medenî Kanununun 352 ve devamı maddeleri uyarınca çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. Uşak 2....

                      UYAP Entegrasyonu