Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ZAMANAŞIMI 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 128 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalı ile kardeş olduğunu, 10.07.1999 tarihli Taahhütname başlıklı senetle 18.500 DM davalıya borç verdiğini, ödememesi halinde babaları ve annelerine ait olan evlerden davalıya düşecek hisselerin kendisine devri konusunda anlaşıldığını, davalının borcunu ödemediğini, babasının kendisine ait olan evi sattığını, pay devrinin yapılmadığını ileri sürerek, verdiği paranın karşılığı olarak fazlasını saklı tutarak 6.000 DM karşılığı 3.066 Euro'nun aynen temerrüt tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir....

    KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZKAYIT VE BELGELERİN KAPSAMINI TAYİNKAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİTAPU DIŞI SATIŞ 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 297 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 13 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 14 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 20 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 113 ada 3, 116 ada 160, 117 ada 23, 124 ada 32, 145 ada 1 parsel sayılı 1553.08, 4204.68, 621.10, 3000, 807.40 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı Bayram adına tespit edilmiştir. Davacı Nazım ve müşterekleri vekili, yasal süresi içinde satış senedinin geçersiz olduğu iddiasına ve taksime dayanarak dava açmışlardır....

      Bu itibarla, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulması ve CYUY.nın 322. maddesiyle tanınan yetki uyarınca TCY.nın 102/4 ve 104/2. mad-deleri gereğince kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmelidir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 1- Sair yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA, 2- CYUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle TCY.nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, 01.02.2005 günü tebliğnamedeki istemden değişik gerekçe ile oybirliğiyle karar verildi....

        Somut olayda, suçun işlendiği 17.01.2004 tarihinden başlayan bir yıllık süre içinde mahkumiyet kararı verilmemiş, bu nedenle inceleme tarihi itibariyle dava zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesindeki düzenleme nedeniyle, 1412 sayılı CYUY'nın halen yürürlükte bulunan 322/1 maddesine göre bu hususta Ceza Genel Kurulunca da karar verilmesi olanağı bulunduğundan, davanın gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CYY'nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmelidir....

          Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak öncelikle dava konusu parsele ait tutanağın yöntemine uygun bir biçimde ke-siıjtleştirilip kesinleştirilmediğinin araştırılması, tutanak usulüne uygun olarak kesinleştirilmiş ise şimdiki gibi davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine, tutanak hiç kesinleştirilmemiş ve usulsüz olarak kesinleştirilmiş ise tespit ve kesinleşme tarihinden itibaren taşınmazın hangi tarafın zilyetliğinde bulunduğunun tarafların gösterecekleri tanıklar taşınmaz başında dinlenilmek suretiyle araştırılıp belirlenmesi, bu yönün açıklığa kavuşturulmasından sonra anılan hüküm gözönünde tutularak uyuşmazlığın çözüme kovuşturulması gerekirken sadece hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

            Somut olayımızda; zamanaşımına uğramış bono nedeniyle ilamsız takip yapıldığı (genel haciz yolu ile), borçlu itiraz dilekçesinde ZAMANAŞIMI DEFİNDE bulunarak itiraz ettiği anlaşılmakla, Yargıtay kararlarına göre icra dosyasına yapılan itirazda zamanaşımı defi yönünden itirazın yeterli olduğu anlaşılmakla ( Yargıtay . Hukuk Dairesi'nin ... Esas - ... Karar sayılı ilamı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun ... E. - ... sayılı kararı) davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine dair karar verilmiş olup Mahkememizce oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....

              Somut olayımızda; zamanaşımına uğramış bono nedeniyle ilamsız takip yapıldığı (genel haciz yolu ile), borçlu itiraz dilekçesinde ZAMANAŞIMI DEFİNDE bulunarak itiraz ettiği anlaşılmakla, Yargıtay kararlarına göre icra dosyasına yapılan itirazda zamanaşımı defi yönünden itirazın yeterli olduğu anlaşılmakla ( Yargıtay . Hukuk Dairesi'nin ... Esas - ... Karar sayılı ilamı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun ... E. - ... sayılı kararı) davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine dair karar verilmiş olup Mahkememizce oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....

                Maddeleri uyarınca öngörülen 7 yıl 6 aylık dava genel zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan hükümlerin bozulmasına, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322 maddesine dayanılarak, açılan davanın ZAMANAŞIMI NEDENİYLE ORTADAN KALDIRILMASINA, 4-Sanıklar ..., ... ve ... haklarında adam öldürme ve adam öldürmeye teşebbüs suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozmaya uyularak verilen hükümlerde bozma ve düzeltme nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanıklar müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, A)CMUK.nun 322. maddesine dayanılarak; Sanık ... hakkında mağdur...

                  İncelenen dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1953 yılında yapılarak kesinleşmiş olup, davaya konu taşınmaz orman niteliğinde çalılık olması nedeniyle tapulama harici bırakılmış olduğundan, Medeni Yasanın 713. maddesi ve 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, orman kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın tespit olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğu belirlendiğine göre, taşınmazın orman olmadığı hususu, ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilebilir. Bu durumda, tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas teşkil edecektir....

                    Yukarıda belirtilen gerekçeler nedeniyle, davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna uygun olmayan yerel mahkeme hükmünün HUMK'nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 29.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu