Esas sayılı icra takibinin iptali, zamanaşımı nedeniyle icra takibinin geri bırakılması istemlerine ilişkin olduğu görülmüştür. Davamıza konu Bakırköy ... İcra Hukuk Mahkemesinin .... E - K sayılı kararıyla, Bakırköy ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı icra takip dosyasında borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmesinden sonra 14/04/2008 - 13/07/2009 tarihleri arasında zamanaşımını kesen herhangi bir icrai işlem yapılmadığından, takip dayanağı belge çek niteliğinde olmakla TTk'nin 726. maddesi uyarınca uygulanması gereken 6 aylık zamanaşımı süresince herhangi bir icra takip işlemi yapılmadığından zamanaşımı nedeniyle icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmiş, karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir....
Ancak, davacının icra mahkemesine başvurusu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemi olup, yasal dayanağı; İİK'nın 170/b maddesi ve İİK'nın 71/2. maddesi yollamasıyla İİK'nın 33/a maddesidir. Bu durumda zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kabulüne yönünde hüküm kurulması yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni bakımından HMK'nın 355. ve 353/1- b-2. maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, Erzurum 2. İcra Dairesi'nin 2019/9306 esas sayılı dosyasının İİK'nın 170/b maddesi ve İİK'nın 71/2. maddesi yollamasıyla İİK'nın 33/a. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına, davalı vekilinin sair istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Davalılar, davacının murislerinden bedelini tahsil ettiği bonoyu takibe koyduğunu, ancak dosyanın takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırıldığını, daha sonra dosyanın 11/09/2007 tarihinde yenilerek murislerine ödeme emri gönderildiğini, bu kez yasal süresi içerisinde murisin alacağın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle İcra Hukuk Mahkemesi'nde dava açıldığını ve mahkemece zamanaşımı itirazının kabul edilerek İİK'nun 71-33/a maddeleri gereğince İcranın geri bırakılmasına karar verildiğini, icranın geri bırakılması kararından sonra İİK 33-a/2 gereğince 7 gün içinde genel mahkemede dava açılmadığından alacağın zamanaşımına uğradığı hususunda kesin hüküm teşkil ettiğini savunarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....
ın 30.11.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takibe konu çekler için öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek İİK'nun 71/son ve 33/a maddeleri gereğince icranın geri bırakılması isteminde bulunduğu, mahkemece, istemin kabulü ile borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir....
Borçlu mehil vesikasında yazılı süre içinde, Yargıtay'dan icranın geri bırakılması kararı alınmazsa veya icranın geri bırakılması kararı alınıp da hükmün onanması halinde, yatırılan teminat para ise alacaklının talebi üzerine başkaca bir işleme gerek kalmadan alacaklıya ödenir, mal ve hak ise malın niteliğine göre icra müdürlüğünce paraya çevrilir....
Borçlu mehil vesikasında yazılı süre içinde, Yargıtay'dan icranın geri bırakılması kararı alınmazsa veya icranın geri bırakılması kararı alınıp da hükmün onanması halinde, yatırılan teminat para ise alacaklının talebi üzerine başkaca bir işleme gerek kalmadan alacaklıya ödenir, mal ve hak ise malın niteliğine göre icra müdürlüğünce paraya çevrilir....
Somut olayda ödeme emrinin şikayetçi borçlulara 05.02.2008 tarihinde tebliğ edildiği, İİK'nun 168. maddesinde öngörülen yasal sürede itiraz edilmeksizin takibin kesinleştiği, borçluların ise 13.01.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep ettikleri, mahkemece zamanaşımı yönünden yapılan incelemede borçluların bildirdiği 22/9/2008-25/03/2009 tarihleri arası ile sınırlı olmak üzere inceleme yapıldığı, takibin kesinleşmesinden itibaren şikayet tarihine kadar geçen süreler yönünden inceleme yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir. O halde, mahkemece, her iki borçlu açısından takibin kesinleştiği tarihten itibaren şikayet tarihine kadar geçen sürede altı aylık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
O halde; Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgulara göre, yukarıda sözü edilen 2013/46-57 sayılı icranın geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra, karara karşı alacaklının 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmadığının araştırılması alacaklı tarafından genel mahkemelerde İİK'nun 33/a-2. maddesi uyarınca açılan bir davanın olmaması halinde alacağın zamanaşımına uğradığı hususunun kesin hüküm teşkil edeceği ve icranın geri bırakılması kararının, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve icra dosyasındaki mevcut hacizlerin kalkacağı, alacaklı tarafından açılmış böyle bir dava varsa sonucunun istihkak davasında bekletici mesele yapılacağı, dava sonuna kadar icra takibinin duracağı davanın kazanılması halinde duran icra takibine devam edileceği davanın kaybedilmesi halinde ise dosyadaki hacizlerin kalkacağının değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazı nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, İİK'nun 33,71, 89. maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Somut olayda, şikayet eden madde 89 haciz ihbarnameleri safahatı uygulanmak suretiyle borç yedinde sayılan 3. kişi olup, bu tarihten itibaren kendisi için zamanaşımı süresi başlar....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; genel zamanaşımı süresinin dolduğu, alacağın kanıtlanamadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasında varlığı ileri sürülen ödünç sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup davacı, delil olarak icra hakimliğince zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle icranın geri bırakılması kararı verilen takibe konu 22.12.2003 vade tarihli bonoya dayanmıştır. Ödünç sözleşmeleri bakımından zamanaşımı süresi, gerek 818 sayılı BK'nın 125. maddesi ve gerekse de 6098 sayılı TBK'nın 146. maddesi gereğince on yıl olup her iki yasa bakımından da alacaklının icra takibinde bulunması halinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Bononun vade tarihi 22.12.2003 olup, davacı bu bono ile 05.01.2006 tarihinde icra takibi yapmıştır....