Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 28.07.2009 tarihinden sonra davalı alacaklı vekilince 25.12.2019 tarihinde yenileme emri gönderildiğini, İki tarih arasında 10 yıl 5 ay zaman sonra yenileme talebi gönderildiğini, taraflar arasında dayanak ilamın davalı-alacaklılar vekiline 2018 yılında tebliğ edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, dayanak ilamın davalı-alacaklılar vekiline tebliğ tarihi itibariyle de 10 yıllık ilam zaman aşımı süresinin dolduğunu, ayrıca boşanma ilamlarının boşanma hükmü yönünden zaman aşımına uğramayacağını, ferileri yönünden kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresinin hesaplanacağını beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, boşanma ilamında hüküm altına alınan tazminatların tahsili için başlatılan ilamlı icra takibinde zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkindir....
Bu durumda takibe konu senet kambiyo senedi vasfını taşımamakta olup, mahkemece bu senet yönünden verilen icranın geri bırakılması kararı doğru olmamıştır. Yine 6762 sayılı TTK.'nun 688/6. maddesi gereğince bonoda lehtarın ad ve soyadının yazılı olması zorunludur. Lehtar, gerçek veya tüzel kişi olarak bonoda gösterilmez ise dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceğinden, bu belge nedeniyle borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılması mümkün değildir. Somut olayda, takip dayanağı 2.400 TL bedelli, 15.04.2006 tanzim, 15.05.2006 vade tarihli bonoda Lehtarın bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda; takibe konu edilen senet kambiyo senedi vasfını taşımamakta olup, mahkemece bu senet yönünden verilen icranın geri bırakılması kararı doğru olmamıştır. Öte yandan TTK.nun 690. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun'un 615/3. maddesi gereğince, bononun vade tarihinin, düzenlenme gününden muayyen bir müddet sonraya ait bulunması zorunludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Sarkıntılık HÜKÜM : Mahkumiyet İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: 28.01.2010 tarihli karar ile sanık hakkında sarkıntılık suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile üç yıl denetim süresine tabi tutulmasına dair verilen kararın 31.05.2010 tarihinde kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde 10.10.2012 günü işlenen kasıtlı suçtan verilen mahkumiyet kararınında kesinleştiği, buna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 31.05.2010 ile ikinci suçun işlendiği 10.10.2012 arasında dava zaman aşımı süresinin 2 yıl 4 ay 9 gün süreyle durduğu, sanığın işlediği suçla ilgili 765 sayılı TCK'nın 421/2. maddesinde öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 102/4, 104/2. maddelerine göre 7 yıl 6 aylık asli ve ilave dava zaman aşımına tabi olup, duran sürenin de eklenmesinden sonra suç tarihi olan 12.03.2004 ile karar tarihi...
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının arabulucuya başvurmasının zorunlu olduğunu, davacı arabulucuya başvurmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, Konya 3.İcra Müdürlüğü'nün 2005/6200 E takip dosyasında müvekkilin çekin zamanaşımına uğraması nedeniyle icranın geri bırakılması İçin Konya 3.İcra Hukuk mahkemesi 2016/1103 E icranın geri bırakılmasının talep edildiğini, Konya 3.İcra Hukuk Mahkemesi'nin Konya 3....
Maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ait zaman aşımı itirazlarının her zaman ileri sürülebileceği belirtilerek, Davacının yenileme harcı alınmadan ve yenileme emri tebliğ edilmeden haciz yapılamayacağına ilişkin şikayetinin REDDİNE, Davacının zaman aşımı itirazının KABULÜ ile,-Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2020/6983 esas sayılı takip dosyasında davacı hakkında başlatılan takipte İİK.nun 71/son ve 33/a maddeleri gereğince İCRANIN GERİ BIRAKILMASINA,karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T3 Vekili dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacılar hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu , davacılar vekili tarafından ödeme nedeni ile icranın geri bırakılması ve zaman aşımı nedeni ile icranın geri bırakılması talebinde bulunulduğu ilk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulü ile, 29/05/2019 tarihi itibari ile dosya bakiye borcunun 350.253,80 TL olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacılar vekili tarafından dosyanın takibin kesinleşmesi sonrasında takipsiz bırakıldığı ve zaman aşımına uğradığı ileri sürülmüş ilk derece mahkemesi tarafından davacıların bu iddiası değerlendirilmemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; icra müdürlüğünden alacaklı vekilinin talepleri ve icra müdürlüğünce verilen karar tarihlerine ilişkin yapılan incelemede alacaklı vekili tarafından 3 yıllık zaman aşımı süresi geçmeden taleplerde bulunduğu ve icra müdürlüğünce de kararlar verildiği, şikayete konu icra takibinde takip dayanağı bono açısından 3 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine; davacının şikayetinde haklı bulunmaması nedeniyle davacının davalı lehine vekalet ücreti ödemesine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kasten yaralama HÜKÜMLER : Hükmün açıklanması sureti ile mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanık hakkında kurulan hükümlerin 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakıldığı, bu kararların 06.01.2012 tarihinde kesinleşmesi ile zaman aşımının durduğu ve sanığın denetim süresi içerisinde 18.03.2013 tarihinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle, bu tarih itibariyle duran zaman aşımının tekrar işlemeye başladığı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle zaman aşımının "1 yıl 2 ay 12 gün" süre ile durduğu ancak; sanığa yüklenen suçların gerektirdiği cezaların türü ve üst hadlerine göre, suç tarihi olan 21.01.2006 tarihi ile temyiz inceleme tarihi arasında 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen "12 yıllık" olağanüstü zaman aşımı süresinin gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması, Bozmayı gerektirmiş...
İcra ve İflas Kanunu'nun 71 ve kıyasen 33/a maddelerine dayalı başvuruda da alacağın zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek icranın geri bırakılması istenmektedir. Bu hâliyle zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması, icra hukukundan çok alacaklı ile borçlu arasındaki maddi hukuk ilişkisinin bir sonucudur ve ortada ne şikâyet konusu edilecek bir icra müdürü işlemi ne de alacağın mevcudiyetine ilişkin bir subjektif hak tartışması bulunmamaktadır. İcranın geri bırakılması borçluya aleyhindeki takibi geri bıraktırma hakkı tanırken, alacaklıya da alacağın zamanaşımına uğramadığının ispatı bağlamında bir dava hakkı tanımaktadır. Şu hâlde gerek İcra ve İflas Kanunu'nun 16 ila 18'inci maddelerinde düzenlenen şikâyetlerde ve gerek 71 ve 33/a maddelerinde düzenlenen takibin iptali ve taliki ile icranın geri bırakılması taleplerinin nihai etkisi kendisini, doğrudan ya da dolaylı olarak icra takibi üzerinde gösterecektir....
Ceza Dairesinin 03.02.2014 tarihli ve 2013/23474 Esas, 2014/2417 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zaman aşımının duracağı ve zaman aşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı kabul edilerek yapılan incelemede, sanık hakkında 07.10.2007 tarihinde işlemiş olduğu silahla kasten basit yaralama suçu nedeniyle İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 08.05.2008 tarihli kararıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına hükmedildiği ve bu kararın itiraz edilmeksizin 05.06.2008 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresinde 07.08.2008 tarihinde yeni suç işlediği ve bu suça ilişkin İzmir 2....