Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.06.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.04.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılardan ..., kendisine husumet düşmeyeceğini, davalı ... Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi uyarınca iyiniyetli malik sayılması gerektiğini, davada dayanılan satış vaadi sözleşmesinin de tapuya şerh edilmediğini, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir....
Dairesinin 07.12.2007 tarih ve 2007/5183 E.,2011/1862 K. sayılı kararı ile iptal edildiği gözetildiğinde, davalı adına yapılan tescilin yolsuz tescil durumuna düşüp düşmeyeceği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 12. Dava, yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 13. Hemen belirtmek gerekir ki; Türk hukuk sisteminde tapu kayıtlarının oluşumunda "illilik", diğer bir anlatımla "sebebe bağlılık" prensibi esas alınmıştır. 14. Ayni haklar tescil ile doğmakla beraber (TMK. m.705/1, 1021), tescilin ayni bir hüküm ve sonuç doğurabilmesi için geçerli bir hukuki sebebe dayanması gerekir. Bu bakımdan tescil illi bir hukuki muameledir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1015. maddesinin birinci fıkrasına göre tapu sicilinde tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesi, istemde bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukuki sebebi belgelemiş olmasına bağlıdır. 15....
Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir....
vekâletnameyle yapıldığının 15.12.2009 keşide tarihli ihtarname ile davalılara bildirilmesine karşın davalıların bedelini ödemedikleri taşınmazı kullanmaya devam ettiklerini, müvekkilinin yolsuz tescile dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açtığını, kabul edilen ve kesinleşen dava sonucunda taşınmazın teslim edildiğini, ancak davalıların baştan beri malik olmadıklarını bilerek taşınmazı haksız olarak kullandıkları gibi tapu iptali ve tescil kararının da geçmişe şamil olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 23.11.2009 tarihi ile 09.10.2010 tarihi arası için 14.700,00TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte her bir davalıdan payları oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Çünkü Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi uyarınca, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanakları yoktur ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanması mümkündür. Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmemiş; davalı ...’in iyiniyetle hak sahibi olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır....
Çünkü Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi uyarınca, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanakları yoktur ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanması mümkündür. Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmemiş; davalı ...’in iyiniyetle hak sahibi olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır....
Çünkü Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi uyarınca, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanakları yoktur ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanması mümkündür. Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmemiş; davalı ...’in iyiniyetle hak sahibi olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır....
Çünkü Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi uyarınca, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanakları yoktur ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanması mümkündür. Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmemiş; davalı ...’in iyiniyetle hak sahibi olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2020 NUMARASI : 2020/76 ESAS, 2020/98 KARAR DAVA KONUSU : Yolsuz Tescile Dayalı Tapu İptali ve Tescil KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; dava konusu parsellerin davalılar tarafından muris T8 ait gerçeğe aykırı mirasçılık belgesi kullanılmak suretiyle üzerlerine geçirildiği ileri sürülüp yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuştur. Davalılar ilk derece mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine yönelik karar verilmesi talebinde bulunmuşlardır....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU: TEMYİZ Dava, kullanım kadastrosu sonucunda Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazın, kullanıcısı olan davalıya 6292 sayılı Yasa uyarınca kayden satışından sonra yolsuz tescile dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü ve 07.07.2020 tarih ve 2020/173 sayılı Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu kararının 3. maddesinin B/b bendi uyarınca temyiz inceleme görevi Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'ne ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 27.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....