Dereceden 360.000,00 TL bedelle müşterek ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin Bilişim İnşaat Şirketi ile herhangi bir ilişkisi olmadığından borcun ödenip ödenmediği hakkında da bilgisi olmadıklarını, ipoteğin kaldırılmadığını belirterek tesis edilen ipoteğe konu taşınmazın mesken olarak kullanılan taşınmazlardan olup Halil Kanar'ın eşi T3 muvafakati aranmaksızın TMK 194/1 maddesi hilafına tesis edildiğini belirterek yolsuz ve geçersiz olan ipoteğin terkinine karar verilmesini talep etmiştir....
A.ş. alacağı temlik almadan önce davacı kooperatif ve müvekkille görüşerek alacağı kendilerinin temlik almasını; aksi takdirde alacağın diğer davalı ...' ın bir arkadaşına temlik edileceğini beyan ettiğini, müvekkili ve davacı kooperatifin bu baskı ve müzayaka altına alındığını, bu şartlar dahilinde ipotekleri ödemeye ve yasal haklarından vazgeçmeye zorlandığını, tapu kütüğüne tescil edilmesine rağmen ipotek hakkı doğmadığını, böyle bir ipoteğin tapu sicilinden silinmesi istenebileceğini, ... adına yolsuz tescil olduğu halde, ... lehine ... nolu bağımsız bölümlerin üzerine 1.derecede 800.000,00-tl ipotek tapuya şerh verildiğini, müvekkilinin kendi paylarına düşen taşınmazların üzerinde ipotek şerhi bulunduğunu, ... adına yapılan tescil yolsuz tescil hükmünde olduğunu, alacaklı banka basiretli tacir olduğu halde bahse konu taşınmazın hukuki ve fiili durumunu araştırmadığını, gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden ipotek şerhinin de yolsuz olduğunu, müvekkili ... , uzun yıllardır emek...
Taraflar arasındaki dava, ticari ilişkiden değil, davacıların murisi tarafından dava dışı şirketle davalı arasındaki borç alacak ilişkisine karşı teminat olarak tesis edilen ipoteğin yolsuz/geçersiz olduğu iddiasıyla kaldırılması talebine ilişkindir. Geçersiz/yolsuz tescil sebebine dayalı olarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması hususu 4721 sayılı TMK'da düzenlenmiş olup, olaya TTK hükümleri değil TMK hükümleri uygulanacaktır. Dolayısıyla davanın genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gereklidir. Açıklanan tüm bu nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir. " gerekçesiyle asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya içersinde yer alan ipotek akit tablosundan görüleceği üzere dava konusu fekki talep edilen ipoteğin; borçtan şahsen sorumlu olmayan, lehine ipotek verilen şirket (... İnşaat) ile ipotek alacaklısı şirket (davalı ......
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menf'i tespit ve ipoteğin kaldırılması istemlerine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ipoteğin fekki talebi konusuz kaldığından bu konuda esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, menf'i tespit talebinin kabulü ile davacının Edirne 1. İcra Müdürlüğünün 2009/8513 Esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. İpotek kişisel bir alacağın teminat alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinde alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasında anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması Türk Medeni Kanununun 856. maddesi uyarınca da tapu siciline tescil edilmesi gerekir. İpoteğin kapsamını da ipotek akit tablosu belirler ....
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, yargılama sırasında (21.12.2011 tarihinde) dava konusu ipoteklerin kaldırıldığı, bir başka ifade ile ipoteğin fekki davasının konusuz kaldığı dava tarihinde davacının kefalet borcu devam ettiğinden ipotekler asaleten veya kefaleten doğmuş doğacak alacakları kapsadığından ipoteğin fekki davasını açmakta davacının hukuksal menfaatinin bulunmadığı, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davacının sorumlu olduğu, hal böyle olunca tazminat taleplerinin de yerinde olmadığı gerekçeleri ile ipoteğin fekki davası konusuz kaldığından ipoteğin fekki davasının esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın fazlaya ilişkin tazminat taleplerinin tümden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davacı yanın ...'...
Mahkemece toplanan delillere göre; davanın niteliği ve davacı tarafın tacir olmaması nedeniyle görev itirazının yerinde görülmediği, yargılama sırasında davacının ipoteğin fekki talebinin davalı tarafça yerine getirildiği gerekçesiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, dava dışı bir şirketin davalı banka ile akdetmiş olduğu genel kredi sözleşmesi uyarınca kullanacağı kredilerin teminatı amacıyla tesis edilmiş ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Dava konusu genel kredi sözleşmesi 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinde belirtilen bir bankacılık işlemi olduğundan,bu davanın ticari dava vasfında olduğu ve somut olayda Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davacının satın almış olduğu taşınmaz üzerinde davalı lehine konut finansmanı sözleşmesi nedeniyle ipotek bulunduğunu, davacının davalı bankaya, ipoteğin kaldırılması amacıyla kalan kredi borcunu ödemesine rağmen davalının ipoteği kaldırmadığı gibi davacı aleyhine takip yaptığını ileri sürerek, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkini talep ve dava etmiştir....
Hukuk Dairesi tarafından kaldırılması nedeniyle yeniden yapılan değerlendirme sonucunda, ipoteğin fekki ve yeni ödeme planının; dava dışı ...Asansör San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından yapılan ödemeden sonra davalı şirket tarafından yapıldığı, ödemenin, ipoteğin fekki ve yeni ödeme planının dava tarihinden sonra gerçekleştirildiği, davalı şirket tarafından yapılan ödeme kendisine iade edilmediği sürece ipoteğin fekkedilmesinin kendisinden beklenemeyeceği, bu şekilde dava tarihi itibariyle davalı şirketin haksız olmadığı anlaşılmakla yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Eyüp Şubesine karşı açılan davanın, bu davalının taraf ehliyeti olmaması nedeniyle reddine, davacı ...’un ipoteğin fekki davasının konusunun kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, istirdat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ipoteğin fekki ve aslında ödenmemesi gerekirken ödenmek zorunda kalınan ipotek bedelinin istirdadı istemine ilişkindir. Dava konusu ipotekli taşınmazın Çatalca ilçesinde bulunduğu dosya içeriğindeki ipotek akit tablosunun tetkikinden anlaşılmıştır. HUMK’nun 13 (HMK’nun 12) maddesi uyarınca taşınmazın aynına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Anılan yetki, kesin yetki niteliğinde olduğundan mahkemece re’sen gözetilir. İpoteğin fekki talebi taşınmazın aynına yönelik bir talep olduğundan bu talep yönünden somut olayda yetki hususu gözetilmeden işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Buna göre, tapu sicili yoluyla aleni kılınan durum, gerçeği yansıtmıyorsa (mesela tapuda malik gözüken kişi gerçekte malik değilse) iyiniyetli üçüncü kişilerin bu yolsuz kayda güvenerek ayni hak iktisapları TMK.m.1023’deki şartlar altında korunacaktır. Görüldüğü gibi, aleniyet ilkesi ile tapuya güven ilkesi birbirini tamamlayan ilkelerdir. Aleniyet ilkesi ve buna bağlı tapu kütüğüne güvenin korunması ilkesi ayni haklara ilişkin prensiplerdir. Tapu kaydına güven ilkesinin düzenlendiği TMK 1023’e göre, “Tapu kütüğündeki bir tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur”. Maddeden de anlaşılacağı üzere, tapu kütüğüne güvenden bahsedilebilmesi için, öncelikle yolsuz bir tescil olması gerekmektedir. Yolsuz tescilden söz edebilmek için tapu sicili, gerçek hak durumuna uymamalı ve üçüncü bir kişi bu yolsuz tescile dayanarak ayni bir hak iddia etmelidir....