Sayılı ilamı ile 22/01/2019 tarihinde 200 TL olan iştirak nafakasının 700 TL'ye, 300 TL olan yoksulluk nafakasının 350 TL'ye çıkartılmasına karar verildiği, kararın 20/03/2019 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın 23/03/2020 tarihinde açıldığı, tüm dosya kapsamı, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, müşterek çocuğun yaşı, eğitimi, ihtiyaçları iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği tarihten bu yana geçen süre, ÜFE oranları göz önüne alındığında, mahkemece Üfe oranının da altında bir arttırım yapıldığı görülmekle, davacı kadının istinaf talebinin kabulü ile, kararın kaldırılmasına ,müşterek çocuk için bağlanan aylık 700 TL iştirak nafakasının aylık 1.000 TL’ye, davacı kadın için bağlanan aylık 350 TL yoksulluk nafakasının ise aylık 500'ye yükseltilmesine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Yoksulluk nafakasının artırımı talebi ile ilgili karara karşı yapılan istinaf başvurusunda; Mahkemece bu talebin"...davalının yeniden evlenmesi ve yeni evliliğinden çocuklarının bulunması,yeni ailesi için ihtiyaçları ve masrafları olması"gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de davalının yeniden evlenmesi davacının yoksulluk nafakasının artırılmasını engeller şekilde kendisine sirayet ettirilemez.Davalının yoksulluk nafakası ödeyeceğini ve değişen durumlar karşısında bu nafakanın artırılabileceğini öngörerek yeniden evlendiğinin kabulü ve kadın lehine belirlenen yoksulluk nafakasının tarafların sosyal ve ekonomik durumları,paranın alım gücü,ihtiyaç ve gelirler,aradan geçen süre,bu süreye nazaran değişen ve gelişen hayat şartları,TMK 4.md.ne göre bir miktar artırılmasına karar verilmesi uygun olacaktır.Dairemizce belirtilen kriterler doğrultusunda kadının yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 255 TL.ye çıkarılması ve yukarıda açıklanan gerekçe gibi TMK 176/son maddesi de...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3- 169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
Bu nedenle, mahkemece verilen hüküm tarafların boşanma talebi, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden kesinleşmiştir. Kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu durum gözetilmeden tarafların boşanma davasının kabulüne, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilerek kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. 3-Mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 29.09.2015 tarihli ilamı ile bozulmuş ve bozmaya uyulmuştur. Uyulan bozma kararında tespit edilen ve gerçekleştiği kabul edilen maddi hadiselere göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre, eşit kusurlu eş yararına maddi tazminata hükmedilemez....
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. İlk derece mahkemesince davacının yoksulluk nafakasının artırım talebi yönünden; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının yerinde olduğu ve bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. TMK.nun 182/2. maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır....
karşı aşağılayıcı sözler sarfettiğini beyanla, tarafların boşanmalarını, müşterek çocuklar Sema Nur Haydan ve Mehmet Haydan'ın velayetlerinin davacı anneye verilmesini, müşterek çocukların her biri için aylık 500- TL iştirak nafaası ve müvekkili için aylık 1.000- TL yoksulluk nafakasının ile müvekkili için 50.000- TL manevi tazminat, 50.000- TL'lik maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin kişisel eşyası olan iki adet yatak, kullanmış olduğu sandık, bavul, 3 adet yorganın aynen iadesini, aksi halde bedellerinin tahsilini talep ve dava etmiştir....
Davalı vekilinin yoksulluk nafakası ile ilgili tümden red kararında lehlerine ücreti vekalet olması gerektiğine ilişkin istinaf başvurusunda; Toplanan deliller,Manisa 2.Aile Mah.nin 2016/691 E-2018/425 K.sayılı ilamı,bu ilama ilişkin dairemizin 2018/1528 E-2021/143 K.sayılı 15.02.2021 tarihli ilamı,dairemizce sözkonusu ilam ile kadın lehine ilk derece mahkemesince belirlenen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği,dairemiz kararının temyiz denetiminden de geçerek kesinleştiği ve ortadan artırılması gereken yoksulluk nafakası kalmadığı,mahkemece de belirtilen gerekçe ile kadının kendisi için yoksulluk nafakası talebinin tümden reddine karar verildiği ve bu karara ilişkin davacı kadın tarafından kanun yollarına başvurulmadığı, kadının tümden reddedilen yoksulluk nafakası talebi üzerinden davalı lehine HMK 323/1- ğ madde/fıkra/bendi ve Av.Asg.Ücr.Tar.gereğince ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken hükmedilmediği,istinaf başvurusunun bu...
Bu sebeple, 01/06/1990 gün,1989/3 Esas ve 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurul Kararı kıyasen uygulanmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 346 ve 352. maddeleri gereğince davacı/ karşı davalı kadının iştirak nafakasının arttırılmasına ve davalı/ karşı davacı erkeğin reddedilen iştirak nafakasına yönelik vekalet ücreti talebi yönünden istinaf dilekçesinin AYRI AYRI REDDİNE karar vermek gerekmiştir. 2- Davacı/ karşı davalı kadının ve davalı/ karşı davacı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; Tarafların ekonomik durumunun nafakanın arttırılmasını ya da kaldırılmasını gerektirecek seviyede olağanüstü bir şekilde etkilemediği ve kadının ekonomik durumunun da boşanma sonrasında değişmediği, kadının düzenli gelirinin bulunduğu anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesinin 2007/421 E ve 07/05/2009 tarihli kararında müşterek çocuklar Mustafa ve Gülşen için ve davacı için dava tarihinden itibaren karar kesinleşinceye kadar uygun birer tedbir nafakasına hükmedilmiş, karar kesinleştikten sonra davacı için takdir edilen tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamına, çocuklar için takdir edilen tedbir nafakasının iştirak nafakası olarak devamına ,, denildiği anlaşılmakla, mahkeme ilamında kararın kesinleşmesinden sonra davacı için takdir edilen tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamına şeklinde açıkça karar verildiğinden talebin İİK nun 16. maddesindeki şikayet hakkı olmak üzere reddine ... " karar verilmiştir....
Gerçekleşen bu duruma göre, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında, kadının değil kocanın ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, delillerin hatalı takdiri sonucu, kadın ağır kusurlu kabul edilip tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi isabetli bulunmamıştır. 2-Velayetleri davacıya bırakılan çocuklar için, yargılama sırasında Türk Medeni Kanununun 169. maddesi kapsamında tedbir nafakası takdir edildiğine göre, nihai hükümde bu çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının, kararın kesinleşmesinden sonra da devamına karar verilecekken, hükmün kesinleşmesine kadar devamına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3-Davacının yoksulluk ve çocuklar için tayin edilen iştirak nafakalarının, gelecek yıllardaki artış miktarının belirlenmesi talebiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru bulunmamıştır....