O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak, dava tarihinden itibaren 450,00 TL olan yoksulluk nafakasının ÜFE endeksi oranında artırılarak aylık 615,00TL'ye çıkarılmasına, davacı tarafça yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda % 15 oranında artırılması talep edilmiş ise de, nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artışa karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla belirlenen yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesini takip eden her yıl % 15 den fazla olmamak üzere TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, davacı-karşı davalı taraf; iştirak ve yoksulluk nafakalarının artırılmasını; davalı-karşı davacı taraf; asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine, iştirak nafakasının artırılması talebinin kısmen kabulüne; yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K'na göre nafakaya dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir...
Oysa davalı kadının mali durumunda, çalışmaya başlaması ile yoksulluk nafakasının hükmedildiği duruma göre yoksulluğu azaltacak oranda iyileşme olmuştur. Davacının ise ortağı olduğu şirketi kapatması, evlenmekle eşinin ve çocuğunun olması nedeniyle yükümlülükleri artmıştır. Bu durumda mahkemece yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi içerisinde indirme istemininde yeraldığı gözetilip, hakkaniyet oranında indirilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ve 1998/668 K,26.12.2001 gün ve 2001/2-1158 E ve 2001/1185 K.sayılı kararı gibi).Yine HGK.nun 28.02.2007 tarih ve 2007/3-84 E.95 K.sayılı kararında da asgari ücretle çalışılmakta bulunulması yoksulluğu ortadan kaldıran bir durum olarak kabul edilmemiştir. Bu durum ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda davalının sigortalı olduğu sabit ise de, elde ettiği gelirin miktarı ve devamlı olup olmadığı tam olarak saptanmamıştır. Hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi için, kişinin kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde güvenli, düzenli ve devamlı bir gelirin varlığının kanıtlanması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KARAMAN AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/03/2015 NUMARASI : 2013/968-2015/201 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması-iştirak nafakasının indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, dava dilekçesi ile; borçlandığını, davalının ekonomik durumunun ise iyi olduğunu ileri sürerek; 1.000.00.- TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, 500.00.- TL olan iştirak nafakasının 100.00.- TL ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir....
Somut olayda, tarafların 2011 yılında boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, yoksulluk nafakasının hüküm alındığı tarihten itibaren yaklaşık 4 yıl geçtiği, davacının ev hanımı olduğu, gelirinin bulunmadığı, ailesinin yardımı ile geçimini sağladığı; davalının ise asgari ücretle çalıştığı, ablasının yanında yaşadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
a ödenen aylık 175,00 TL yoksulluk nafakasının karşı dava tarihi olan 09.01.2013 gününden itibaren 50,00 TL indirimle aylık 125,00 TL olarak ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK'nın 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2013 tarihinden itibaren ....820,00 TL'ye çıkarılmıştır. ... ... Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/...-169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Hüküm, yıllık nafaka (farkı) miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün .../... sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu uyarınca ...'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir....
Dava, iştirak nafakasının indirilmesi ile yoksulluk nafakasının kaldırılması olmadığı takdirde indirilmesi talebine ilişkindir. 1-Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesine yönelik temyiz itirazları yönünden, ./.. -2- TMK. 175.maddesi hükmü gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Müteakip 176/4.maddesine göre ise; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir”. Aynı şekilde 331.madde uyarınca; “Durumun değişmesi halinde hakim istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır”. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir....
Yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda taraflar, 15.02.2012 tarihli ilamla boşanmış ve davacı yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 09.04.2015 tarihinde, boşanmadan üç yıl sonra açılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, yoksulluk nafakasının TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu nafakanın az miktarda artırılması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, yoksulluk nafakasının 150,00 TL artırılarak 350,00 TL'ye çıkartılmasına ve iştirak nafakasının 200,00 TL artırılarak 400,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş; hükmün, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2015/3415 Esas ve 2015/11941 Kararı ile; iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiş; yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazları yönünden ise, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdirinin doğru görülmediği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur....