Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, iştirak nafakasının 100 TL'den 700 TL'ye, yoksulluk nafakasının 150 TL'den 300 TL'ye artırılması talep edilmiş, birleşen davada ise, davacının işe girmesi nedeniyle yoksulluk nafakasının kaldırılması ya da indirilmesi talep edilmiştir.Mahkemece; asıl davada iştirak nafakasının 100 TL'den 300 TL'ye artırılmasına, birleşen davada ise, davacıya ödenen 150 TL yoksulluk nafakasının (davacı kadının işe girmesi nedeniyle) kaldırılmasına karar verilmiş, hükmü davacı (karşı davalı) vekili temyiz etmiştir....
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücret karşılığı çalışmanın" yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olmadığı kabul edilmektedir. Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum somut olayda dikkate alınmalıdır. O halde; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı; ancak ekonomik durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alınmalıdır. Açıklanan nedenle, yoksulluk nafakasında hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekirken davanın tamamen kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile 2004 yılında anlaşmalı boşandıklarını, boşanma protokolünde davacının kendisine yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, boşanma sonrasında ise davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi ile aleyhine dava açtığını,bu davada mahkemece yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünde karar verildiğini, ancak bu kararın temyiz incelemesi neticesinde bozulduğunu, davacının sonrasında 2013 yılında yeniden yoksulluk nafakasının kaldırılması için aleyhine dava açtığını ancak bu davanın da reddedildiğini, bu davanın da aynı gerekçelerle açıldığından kesin hüküm itirazı bulunduğunu, davacının maddi durumunun iyi olmadığı yönündeki iddiaların nafakanın kaldırılması konusunda bağlayıcı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile, davalı yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, davacı-karşı davalı taraf; iştirak ve yoksulluk nafakalarının artırılmasını; davalı-karşı davacı taraf; asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine, iştirak nafakasının artırılması talebinin kısmen kabulüne; yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K'na göre nafakaya dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir...
Temyize konu öncelikli uyuşmazlık; davacının, dava tarihi itibariyle ödediği yoksulluk nafakasının miktarının kaç TL olduğu hususunda toplanmaktadır. Dosya kapsamından, 13.02.2007 tarihli anlaşmalı boşanma ilamında, davalı için aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına, velayetleri davalıya verilen çocukların her biri için aylık 50,00 şer den toplam 150,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği ve tüm nafakaların her yılın Ocak ayında memur maaşı katsayısı oranında artırılmasının kararlaştırıldığı, eldeki davanın 19.08.2013 tarihinde açıldığı ve yoksulluk nafakasının son ulaştığı rakamın kaldırılmasının talep edildiği, yoksulluk ve iştirak nafakası toplamının, davacının maaşından birlikte kesilmesi nedeniyle yoksulluk nafakasının dava tarihi itibariyle kaç TL olduğunun belli olmadığı anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesinin 11/03/2009 tarih 2009/83E-2209/155K sayılı ilamı ile müşterek çocuk lehine hükmedilen 500TL iştirak nafakasının kaldırılmasını talep ettiği, ekinde bulunan 18.11.2008 tarihli protokolün 4. maddesi ile; davacı babanın müşterek çocuk lehine 500TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği, 5. maddesi ile de; davalı kadının kendisi lehine yoksulluk nafakası talep etmediği anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemece; davacının talebinin yoksulluk nafakasının kaldırılması olarak nitelendirilerek, gerekçeli kararda da davalı kadın aleyhine yoksulluk nafakasının kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak sonucuna göre karar verilmiştir....
Yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi azaltılması istemini de kapsadığından davalının adına bulunan taşınmazlar ve banka hesabı ekonomik durumunda olumlu yönde değişiklik sayılarak yoksulluğu tamamen ortadan kalkmamış olan davalının yoksulluk nafakasının indirilmesinin düşünülmemesi isabetli bulunmamıştır. Öyle ise mahkemece; anılan ilke ve esaslar gözetilerek “çoğun içinde azda bulunur” kuralı gereğince yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılması yerine davacının gelir ve malvarlığı durumu ile davalının önceki ve şimdiki gelir ve malvarlığı durumunun ayrıntılı olarak belirlenerek yoksulluk nafakasının indirilmesi şeklinde bir karar verilmesi de olanaklı iken bu kıyaslama yapılmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir....
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir. Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. O halde; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalı-karşı davacının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alındığında nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken asıl davanın tümden kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının maaş gelirinin bulunması hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak işin; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi olması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasının kaldırılması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Aile Mahkemesinin 2011/5 Esas sayılı dosyasıyla iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması talepli dava açıldığı, mahkemenin 02/03/2012 tarih 2012/201 Karar sayılı kararı ile kadın yararına bağlanan yoksulluk nafakasının 250,00TL'ye çıkarılmasına karar verildiği, daha sonra davacı kadın tarafından Tarsus 2....