lehine ayrı ayrı 100 TL iştirak nafakasının hükme bağlandığını ,boşanmadan sonra müvekkilinin yeniden evlendiğini, yeni evliliğin getirdiği ek külfet ve düşük gelir durumu nedeni ile nafakayı ödemekte zorlandığını , bu nedenle davalı- karşı davacı yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının ve müşterek çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasını, bunun olanaksız olması halinde hakkaniyete uygun indirim yapılmasını talep ve dava etmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ..n yayınladığ.. oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın..’in yayınladığı . oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ...’in yayınladığı ... oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesi'ne müracaat ederek 2015/1039 Esas sayılı dosya üzerinden nafakanın artırılması isteminde bulunduğunu,yoksulluk nafakasının 30.12.2015 terihinden itibaren aylık 750 TL'ye çıkarılmasına ve her yıl 15 Ocak tarihinde bir önceki yıl gerçekleşen ÜFE oranında artış yapılmasına karar verildiğini, müvekkilinin aylık 3.500 TL kira ödediğini, elektrik, su ve telefon gibi faruraları ödediğinde en temel ihtiyaçları yiyecek, içecek ve giyime dahi parasının kalmadığını, davalının kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda düzenli ve sabit bir gelire sahip olduğunu, davalının kendisine ait evde kira vermeden ikamet etmekte olması davanın kabulü ile davalı tarafına ödemekte olduğu yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasını, yoksulluk nafakasının kaldırılmasının mümkün olmaması halinde dava tarihinden geçerli olmak üzere yoksulluk nafakasının 1.000 TL'ye indirilmesini, ÜFE oranında artırılması hükmünün kaldırılarak her yıl devlet memur maaş artışı oranında artırılmasına...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/11/2022 NUMARASI : 2022/166 ESAS, 2022/960 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nın 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile evli iken boşandıklarını ve lehime yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, zaman içerisinde yoksulluk nafakasının arttırılması için en son Kayseri 2.Aile Mahkemesinde 2011/67 Esas 2011/752 Karar sayılı davası açıldığını, bu kararla nafakanın arttırılıp her yıl TÜFE oranında da arttırılma esası getirildiğini, bu arada davalının gelirinin çok çok arttığını, kendisinin de de ihtiyacının ziyadesiyle arttığını, bu nedenle nafakanın artırılması için işbu davayı açmak zarunda kalmış bulunduğunu, nafakanın aylık...
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı ile 2004 yılında boşandıklarını, kararla davacı için 80 TL yoksulluk, müşterek çocuklar için de 50'şer TL iştirak nafakası bağlandığını; aradan geçen zaman gözetildiğinde, nafakanın artırılması gerektiğini ileri sürerek; yoksulluk nafakasının 750 TL'ye, iştirak nafakasının da 500 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, yoksulluk nafakasının 250 TL'ye, iştirak nafakasının da 200 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....