Aile Mahkemesinin 2005/86 Esas, 2005/155 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davacı için aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, ... 2. Aile Mahkemesinin 2007/340 Esas sayılı ilamı ile davacı için aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının 350 TL'ye artırılmasına hükmedildiğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/66 Esas ve 2010/52 Karar sayılı ilamı ile aylık 350,00 TL yoksulluk nafakasının 250 TL ye indirilmesine hükmedildiğini, aradan geçen zamanda yoksulluk nafakasının günün ekonomik koşullarına göre ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını, bu nedenle davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının aylık 600,00 TL 'ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde, talep edilen nafakaları ödeme gücünün olmadığını bu nedenle davanın reddini istemiştir....
Mahkemece davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulü ile müşterek çocuk için hükmedilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının 150,00 TL artırılarak aylık 300,00 TL'ye çıkartılmasına, yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine; davalı-karşı davacının davasının kabulü ile davacı için hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından yoksulluk nafakasının kaldırılması nedeniyle temyiz edilmiştir. Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılmasına, karşı dava yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir. ......
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
DAVA KONUSU : Yoksulluk ve İştirak Nafakasının Arttırılması/Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması KARAR : Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması/yoksulluk nafakasının kaldırılması konulu karşılıklı davaların yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesinin yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı/karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353- 355 ve 356.maddeleri gereğince dosya incelendi. gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özet ile; davacı lehine hükmedilmiş olan 450,00 TL yoksulluk nafakasının 750,00 TL ye, müşterek çocuk lehine hükmedilmiş olan 350,00 TL iştirak nafakasının 500,00 TL ye çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece, Biga Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.2006 tarih 2005/62 E. 2006/41 K. sayılı ilamı ile davacı için takdir olunan 100 TL yoksulluk nafakasının 400 TL artırılarak 500 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, somut olayda uyuşmazlık; tarafların müşterek çocukları lehine Biga Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 28.02.2006 tarih ve 2005/62 E.-2006/41 K.sayılı ilamı ile hükmedilen 100 TL iştirak nafakasının artılmasına ilişkin olmasına rağmen, mahkemece, davacı için takdir olunan 100 TL yoksulluk nafakasının yazılı şekilde artırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2014 NUMARASI : 2013/794-2014/190 Taraflar arasındaki nafakanın artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde, 2003 yılında açılan boşanma davasında hükmedilen 150 TL yoksulluk nafakasının yetersiz kaldığını, değişen ve gelişen sosyo ekonomik koşullar nazara alınarak sözkonusu nafakanın 750 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında; talebin fahiş olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 150 TL yoksulluk nafakasının 500 TL'ye çıkarılmasına hükmolunmuş; sözkonusu hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir....
Davacı, açtığı nafakanın artırılması davası ile kendisi için aylık irat şeklinde hükmedilen yoksulluk nafakasının 100 liradan 200.- liraya, müşterek çocuk için hükmedilen aylık 75.- lira iştirak nafakasının ise 400.- liraya yükseltilmesini istemiş; mahkemece, yoksulluk nafakası 50 lira artırılarak 150 liraya, iştirak nafakası da aynı miktar artırılarak 125.-liraya yükseltilmiştir. Hüküm altına alınan nafakalardaki artış miktarı aylık 100 lira, yıllık ise 1200 liradır. Artış miktarlarının yıllık tutarı kararın verildiği tarih itibarıyla ‘Temyiz edilebilirlik” sınırının altında kalmaktadır....
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" bu itibarla asgari ücret düzeyinde gelir sahibi olmanın yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir. Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Dosya kapsamına göre, davalıya yoksulluk nafakasının bağlanmasından sonra SGK dan 800 TL aylık bağlandığı anlaşılmaktadır. O halde;davalının aldığı maaş nazara alındığında; yoksulluğu ortadan kalkmasa bile mali durumunun olumlu yönde değiştiği dikkate alınarak nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tamamen kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını ve davalının yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, davalının halen uzman doktor olarak özel bir klinikte çalıştığını, ekonomik durumunun ve yaşam koşullarının çok iyi olduğunu, kendisinin ise emekli maaşından başka bir gelirinin bulunmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının zaman içerisinde sağlık durumunun bozulması sebebiyle çalışamadığı, her iki tarafın da emekli maaşlarından başka gelirleri olmadığı, bunun yanında davacının kirada, davalının ise kendi evinde oturduğu, böylece yoksulluk nafakasının ödenmesini gerektiren şartların ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın kabulüne, aylık 750 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Dava dilekçesinde; davacı ile davalının 2006 yılında boşandıklarını boşanma sonucunda davacı hakkında 100,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk ... için 100,00 TL, ... için ise 80,00 TL iştirak nafakasına hükmolunduğunu aradan geçen zamanda yoksulluk ve iştirak nafakalarının yetersiz kaldığı ileri sürülerek yoksulluk nafakasının aylık 100,00 TL den 500 TL'ye,... için 100,00 TL olan iştirak nafakasının 400,00 TL’ye ve ... için 80,00 TL olan iştirak nafakasının ise 300,00 TL’ye çıkartılması talep ve dava edilmiştir....