Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi yerinde olup, davalı vekilinin istinaf isteminin reddi gerektiği; davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde icra takibinin dayanağı olan bonoların alacaklısı lehtar olup, borçlu davacının ise keşideci olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen davacının doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının, senet ön yüzüne imza atan keşideci imzasının, adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerektiği, davacının istinaf başvurusunun kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, takibin durdurulmasına ve tazminat ve para cezası talebinin kabulüne dair yeni bir karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/11/2019 NUMARASI : 2019/756 2019/860 DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatında tüm bilgi ve belgeler okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yetkiye itirazlarının kabulüne, imzaya ve borca itirazları nedeni ile icra takibinin yargılama sonuna kadar durdurulmasına, kötü niyetli alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, takibin iptali ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İİK'nın 170. maddesi uyarınca inkar edilen imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması halinde kusur ve kötüniyet aranmakasızın borçlu hakkında alacağın %20'sinden az olmamak üzere tazminat ve para cezasına hükmedilmesi gerektiği halde, imzaya itirazı reddedilen davacı borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili karara yönelik katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunmuş ise de; davacının istinaf başvurusunun gerek harcın yatırılmaması gerekse süresinde olmaması nedeniyle ek kararla reddedildiği, ek karara yönelik istinaf başvurusunun bulunmadığı anlaşılmıştır....
Alacaklı T3 tarafından borçlu T1 hakkında Silifke İcra Müdürlüğü'nün 2018/1391 esas sayılı dosyası üzerinden icra takip başlatıldığı, bu takipte yetkiye ve imzaya itiraz edildiği, Silifke İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/44 esas 2018/74 karar sayılı kararı ile yetki itirazının kabulüne, Silifke İcra Müdürlüğü'nün yetkisizliğine Erdemli İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğunun tespitine karar verildiği, akabinde davacının yetki itirazından feragati nedeni ile 25/04/2018 tarihli ek karar ile yetki itirazı yönünden feragat nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. İmzaya itiraz davasının ise Silifke İcra Hukuk Mahkemesi'nin 28/06/2018 tarih 2018/66 esas 2018/109 karar sayılı karar ile "Silifke İcra Hukuk Mahkemesince Silifke 2....
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle, mahkemece imzaya, yetkiye ve fer'ilerine itiraz etmelerine rağmen salt yetki yönünden hüküm kurulmasının eksik olduğunu, imzaya ve fer'ilerine itirazlarının de değerlendirilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin çek silsilesinde yer alan diğer şirketlerle herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığını ve tanımadığını, bu şirketlere de herhangi bir borcunun bulunmadığını, sahte kaşe ve imza kullanılarak düzenlenen takibe konu çekin geçersiz olduğunu ve takibin iptalinin gerektiğini, bu nedenle öncelikle davanın istinaf başvurusunun reddine, aksi kanaatte ise yetki itirazı dışındaki itirazlarının incelenmesinden sonra karar verilmesine ve takibin iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Açıkça şikayetten vazgeçilmeksizin borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi şikayeti konusuz kılmaz....
Mahkemece davalının konkordato talebinde bulunduğuna dair itirazı üzerinde durulmadığı gibi, davalının imzaya itirazı hususunda da inceleme yapılmamış, adli tıp kurumundan belgedeki yazıların davalıya ait olduğuna dair verilen rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. bu itibarla öncelikle davaya dayanak belgedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Öte yandan Beydağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/53 sayılı kararı ile davalının konkordato isteğinin tasdikine karar verildiği de sabittir. Mahkemece, davalının bu yöne ilişkin itirazı üzerinde de durulmamıştır. Mahkemece, davalının davaya konu belgedeki imzaya yönelik itirazı ile Beydağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/53 sayılı dava dosyasındaki konkordato isteminin tasdikine dair kararı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir....
Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK'nun 170. maddesi kapsamında imzaya ve borca itiraz niteliğinde olup, kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmolunması doğru değildir. Ayrıca mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, alacaklının maktu harç ve maktu vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, alacaklı aleyhine nisbi harç ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olup, kararın anılan nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İlk derece mahkemesince bu esaslara uygun şekilde imza asıllarını içeren belgeler getirtilmiş, davacının imza örnekleri huzurda alınmış ve bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporu gerekçeli, kapsamlı ve hükme esas alınmaya elverişli olup, süresi içerisinde imzaya itirazda bulunulması sonrasında imza itirazı geri alınmadıkça icra dosya borcunun ödenmesi itirazı ve davayı konusuz kılmadığında imzaya itirazın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibinde yetkiye, borca ve imzaya itiraza ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK'nın 169/a. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçlu tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....
Bu haliyle incelenen takip talebinde istenilen faiz miktarının 3.114,25 TL olduğu görülmüş bu haliyle davacının faize yönelik itirazı yerinde görülmüştür. Açıklanan gerekçelerle davacının imzaya ve borca itirazının reddine, faize itirazının ise kabulüne karar verilmiştir. İstinaf başvuru dilekçesinde özetle: Elazığ 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/606 Esas 2021/274 Karar sayılı kararının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda davanın kabulüne, müvekkil hakkında başlatılan Elazığ 2. İcra Müdürlüğü'nün 2017/4709 Esas icra takip dosyasına açıklanan nedenlerle icra takibine, ödeme emrine, borca, imzaya, borcun ferilerine, borca uygulanan faize, faiz oranına, vekalet ücretine itiraz ve şikayet edildiğini, Elazığ 2....