WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davalı tarafça süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. İcra takip dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi iş hukukundaki kesin yetki kuralı karşısında mahkemenin yetkisini etkilemez. İtirazın iptali davası yetkisiz olan icra dairelerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılamaz. İcra takibinde yetki itirazında bulunulmuşsa, öncelikle icra takibindeki yetki itirazının incelenmesi dava ön şartıdır....

Davalı süresi içerisinde sunduğu cevap dikçesinde mahkemenin yetkisine itiraz etmiş ancak icra takibinde yetki itirazında bulunmamıştır. Borçlu icra takibinde yetki itirazında bulunmamış ve yalnızca borca itiraz etmiş olsa bile, alacaklının açtığı itirazın iptali davasında yetki itirazını ileri sürebilir. Yargıtay 20. HD'nin 2019/5391 Esas 2019/7167 Karar sayılı kararında ifade edildiği üzere "...Davalı borçlu, icra takibine itirazı sırasında yetki itirazında bulunmayarak ... İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu husus, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmez. İcra dairesinin yetkisine itiraz etmeyen davalı borçlunun, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etmeye hakkı bulunmaktadır."...

    Mahkemece, mahkemenin yetkisine yapılan itiraz kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmişse de dava dilekçesi davalıya 24.08.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi 10.09.2015 tarihinde iki haftalık cevap süresi geçtikten sonra verilmiştir. Bu nedenle cevap süresi geçtikten sonra yapılan yetki itirazının HMK 19/2 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş olması nedeniyle öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenerek karar verilmesinin düşünülmemesi yerinde değildir. Mahkemece davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın TBK 89.maddesi uyarınca para alacağının götürülecek borçlardan olması nedeniyle taraf delilleri toplanarak yerinde olup olmadığına karar verilerek, yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığı takdirde ise yetki itirazı reddedilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir....

      İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunduğu, bununla birlikte borca ve borcun ferilerine de itiraz ettiği, mahkemece, borçlunun yetki itirazı hakkında bir karar verilmeksizin, doğrudan esasa ilişkin itiraz hakkında hüküm kurulduğu görülmektedir. İİK'nun 50/2. maddesinde; ''Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur'' hükmüne yer verilmiştir....

        Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlığın HMK.nda düzenlenen genel yetki kuralı uyarınca çözümleneceği gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm vermiştir. Somut olayda uyuşmazlık, 3.kişinin İİK'nin 96 vd. maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir. Basit yargılama usulüne göre yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki itirazı ancak cevap dilekçesinde (HMK m.19/2) ileri sürülmesi gerekir. Kesin yetki kuralı bulunmadığı durumlarda, hakim doğrudan yetkisizlik kararı veremez. Eldeki dava HMK'nin yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. HMK'de mahcuz mala ilişkin istihkak davaları ile ilgili usul ve esaslar belirlenmemiştir. Ancak halen yürürlükte olan İİK 50.maddesi ise yetki konusunu düzenlerken HUMK'ye atıf yaparak kıyas yoluyla tatbik olunacağını öngörmüştür. Dava ve haciz tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nin yetkiyi düzenleyen 5 ila 19. maddeleri arasında eldeki dava ile ilgili kesin yetki kuralı öngörülmemiştir....

          HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca yetki itirazında bulunan taraf, yetkili yeri bildirmediği takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacaktır. Somut olayda davalı icra takibine itirazında icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğini bildirmiş ise de, yetkili icra müdürlüğünü göstermediğinden icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı İİK'nun 50. maddesinin HMK hükümlerine yaptığı atıf gözetilerek HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca yetki itirazı dikkate alınamayacaktır. Bir başka anlatımla, davalının icra takibinde icra müdürlüğünün yetkisine itirazı usulüne uygun yetki itirazı niteliğinde değildir....

          HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca yetki itirazında bulunan taraf, yetkili yeri bildirmediği takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacaktır. Somut olayda davalı icra takibine itirazında icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğini bildirmiş ise de, yetkili icra müdürlüğünü göstermediğinden icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı İİK'nun 50. maddesinin HMK hükümlerine yaptığı atıf gözetilerek HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca yetki itirazı dikkate alınamayacaktır. Bir başka anlatımla, davalının icra takibinde icra müdürlüğünün yetkisine itirazı usulüne uygun yetki itirazı niteliğinde değildir....

            Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar....

            Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar....

              Somut olayda, takip dayanağı bonoda tanzim yeri...olup itiraz eden borçlu avalistlerin bonodaki adreslerinin Kadıköy/İstanbul olduğu görülmektedir. Her ne kadar bonoda ...'e ilişkin yetki şartı bulunduğu, keşideci şirket ile lehtar şirketin tacir sıfatını haiz oldukları anlaşılmış ise de HMK'nun 17. maddesi gereğince, tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesi lehtar ile keşideci borçlu arasında geçerlidir. İtiraz eden avalistler tacir olmadıklarından HMK'nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesi avalistleri bağlamaz. O halde mahkemece, borçlu avalistler ... ve ... yönünden yetki itirazının kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilerek işin esasının incelenmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlular ... ve ...'...

                UYAP Entegrasyonu