hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle takibe yapılan haksız yetki itirazının iptali ile İzmir ......
Maddesi gereğince yetki itirazının dinlenemeyeceğini, yetki itirazına ilişkin kararın hatalı olduğunu, ileri sürülen iddiaların takip ile ilgisinin bulunmadığını, davacının ipotek maliki olmakla ipotek limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğu belirtilerek hakkında takip yapıldığını, mükerrer takip bulunmadığını söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir.r DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine Küçükçekmece 3 İcra Müdürlüğünün 2019/18446 E sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine gidildiği, icra emrinin 30/10/2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının 08/11/2019 tarihinde yetki itirazı ile birlikte takibin iptalini istediği, faize itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince davacının yetki itirazının kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....
İcra Mdnün 2018/40380 esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, yetki itirazı üzerine icra hukuk mahkemesince yetki itirazının kabulüne karar verilmesi üzerine İstanbul Anadolu 20. İcra Mdnün 2019/184 esas sırasına kaydının yapıldığı ve bu dosyadan çıkartılan ödeme emrine karşı yapılan itirazın İstanbul Anadolu 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/89 esas sayılı dosyasında verilen karar ile reddedildiği , karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul BAM 23....
Davalı, hem ödeme emrine karşı yetkiye ve esasa itiraz etmiş, hem de itirazın iptali davasının açıldığı mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Dosya kapsamından, davalının kooperatif ortağı olmadığı konusunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı anlaşılmaktadır. O halde HMK'nın 14/2. maddesi uyarınca, kooperatif ile üyeleri arasındaki davaların kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesini düzenleyen kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı uygulanmayacaktır. Somut olayda, icra dairesinin yetkisi İİK’nın 50/1. fıkrası yollamasıyla genel yetkiyi düzenleyen HMK’nın 6 vd. maddelerine göre belirlenecektir. Bu durumda mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik borçlu itirazının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde icra dairesinin yetkili olup olmadığı belirlenmeden işin esasına ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir....
Davalı şirkete ödeme emri 24.06.2008 tarihinde tebliğ edilmiş, 01.07.2008 tarihinde borca ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiştir. İtiraz alacaklıya tebliğ edilmemiş ise de dosya işlemsiz bırakılmış ve 01.04.2010 tarihinde davacı vekili tarafından dosyanın yenilenmesi istenmiş 05.04.2010 tarihinde bu talep takibe itiraz edildiği gerekçesi ile red edilmiştir. Bundan sonra yine hiçbir işlem yapılmamış ve 19.03.2012 tarihinde davacı alacaklının vekili yetki itirazını kabul ettiğini belirterek dosyanın Kars'a gönderilmesini istemiş, dosya Kars'a gönderilerek 2012/1146 numarasına kaydı yapılmış, yeniden 02.11.2012 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş ve davalı 05.11.2012 tarihinde itiraz etmiştir. Davacı bu itirazın iptalini talep etmiştir. Davacı tarafından ilk icra takibine yetki ve borca ilişkin olarak borçlu tarafından 01.07.2008 tarihinde yapılan itiraz ile takip durmuş ve aynı zamanda KTK 109/son maddesindeki 2 yıllık süre kesilmiştir....
Bu nedenle takibe , borcun sebebine, borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize açıkça itiraz ediyorum. İcra takibine ,ödeme emrine, faize, faiz oranına ,borcun sebebine, borca itiraz etmiş olduğumdan hakkımda açılan icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep ederim” demek suretiyle borca genel anlamda itiraz ederek takibin durdurulması istediğini, davalı borçlu tarafından süresi içerisinde yapılan bu itiraz üzerine İcra Müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin hükümleri açık olup, alacaklı müvekkil banka sözleşmedeki hükümler uyarınca işlem yaptığını, bu nedenle davalı borçlunun borca genel anlamda yaptığı itirazları haksız ve yersiz olduğunu, alacağın tahsilini temin için borçlu davalının borca vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına ve alacaklarının davalıdan tahsiline , % 20 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine yapılan ilamsız takipte ödeme emrine davalı-borçlu adına tek bir yetkili tarafından itiraz edildiğini oysa şirketin iki yetkili tarafından müştereken temsil edilmesi gerektiğini, bu geçersiz itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, HMK'nun 111. maddesi gereğince terditli bir dava açarak asıl talep olarak ödeme emrine itirazın geçersizliğinin tespitine karar verilmesini ve şayet bu talebi kabul edilmeyerek ödeme emrine itiraz geçerli sayılırsa bu kere fer'i talep olarak davalı-borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı-borçlunun % 20 icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini ve davacı-alacaklının % 40 kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulmasını istemiştir....
Maddesinde tacirler arasında yetki sözleşmesinin düzenlenmesine cevaz verildiği, her iki taraf da tacir olduğundan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, somut uyuşmazlığın sözleşmeden ve fatıradan kaynaklanması nedeniyle kesin yetki halinin mevcut olmadığı görülmektedir. Bu doğrultuda davacı tarafından iş bu davanın yalnızca yetki sözleşmesinde kararlaştırılan görevli ve yetkili İstanbul Ticaret Mahkemelerinde açılabileceği kanaatine varılarak, davaya bakmaya mahkememiz yetkili olmadığından HMK 114/1-ç ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
İtiraz dilekçesinde belirtilen ikamet adresi ile ödeme emrinin tebliğ edildiği adres aynı olup, bu dilekçeyle yetki, borç, faiz ve fer’ilerine itiraz edilmiştir.Anılan dilekçenin yetki itirazına ilişkin bölümü aynen; “Takip borçlusu yapılan müvekkil şirketin halen faaliyet göstermiş olduğu adres ... Cad. No:... Beşiktaş/İstanbul olup öncelikle takibin yetkili yer icra müdürlüğünde başlatılmamış olması sebebiyle takibe yetki yönünden itiraz ediyoruz” şeklindedir. Borçlu bu dilekçesiyle takibin yetkili icra dairesinde başlatılmadığını ileri sürmüş olup aynı zamanda ikamet adresini de açıkça gösterdiğine göre yetkili olduğunu belirtmek istediği icra dairesini anlaşılacak şekilde gösterdiğini kabul etmek gerekir. Bu itibarla mahkemece takibin yetkili icra dairesinde başlatılmaması nedeniyle davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir....
Davacı alacaklılar tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine davacı alacaklılar icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece yetki itirazının reddine ve tahliyeye karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Takibe ve davaya dayanak yapılan ve karara esas alınan 01.05.1999 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....