Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" denilerek yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin de yetkili olduğu düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin ve icra dairelerinin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkeme ve icra dairelerinin de yetkisinin devam etmesini istiyor ise, diğer bir anlatımla, münhasır olmayan yetki sözleşmesi yapmak istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir....

    bendinde, "Türk parasının koruma, vergi ve gümrük mevzuatı ile milli güvenliğe aykırı hareket eden yetki belgesi sahiplerinin yetki belgeleri, bu hareketleri yetki belgesi sayesinde yapıyorsa İçişleri Bakanlığı, Maliye ve Gümrük Bakanılğı ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığından birinin teklifi üzerine iptal edilir. Olay mesnet teşkil eden suçun, kiralık taşıt sahibi veya sürücüsü tarafından işlenmişse taşımacıya bir ihtar cezası verilir. Olay adli mercilere intikal etmiş ise, adli mercilerden çıkacak karar sonucuna göre taşımacı hakkında ayrıca gerekli işlem yapılır. Kiralık taşıt sahibi ve sürücüleri tarafından işlenen suçlardan dolayı üç ihtar cezası alan taşımacıların yetki belgesi iptal edilir." kuralı yer almıştır....

      İhtilaf konusu döneme göre yürürlükte bulunun 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde yetki yönünden açık bir hüküm bulunmamasından ötürü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiye ilişkin 5 ilâ 19. maddeleri uygulanması gerekmekte olup, anılan yasal düzenlemelerde hizmet tespiti davalarında özel ve kesin yetki kuralı bulunmadığından kamu düzenine ilişkin yetki kuralından da bahsedilemez. 6100 sayılı HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir....

        Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK'nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da resen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. (11. HD 2016/15056 - 2017/319 vb....

          Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK'nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da resen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. (11. HD 2016/15056 -2017/319 vb). Somut olayda, kesin yetki durumu bulunmadığından ve taraflar yetki itirazı ileri sürmediğinden, davanın ilk açıldığı ... 4....

            A.Ş) konulu T5 (Petrol- İş) konulu yazı) bakanlığın anılan iş yeri yetki tespitinin usul ve yasaya aykırı olduğunu olduğunu, davalı Bakanlık tarafından olumlu yetki tespitine karar verilmişse de çalışan ve üye tespiti hatalı olarak gerçekleştirildiğini, davalı Bakanlık Sendika'nın talebi ile yapmış olduğu yetki tespiti araştırmasında eksik inceleme yapatığını, çalışan sayısını hatalı ve fiili durumdan farklı bir şekilde belirlediğini, söz konusu hatalar yapılan yetki tespitini etkilemediğini, davalı Sendika’nın, diğer Davalı Bakanlık’a yetki tespiti için başvuru yaptığı tarihte işyerlerinde çalışanların toplam sayısı 52 olmadığını, davalı Bakanlık tarafından yetki tespiti yapılırken esas alınan bilgiler tarafımızca bilinmemekte ve tespit edilemediğini, üye listesinde yer alan çalışanların üyelik sürecine ilişkin kanunda belirlenen usul ve esasların yerine getirilip getirilmediğinin de araştırılması gerektiğini belirterek, işyeri yetki tespitinin iptaline ve davanın kabulüne karar verilmesini...

            DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emrine dayanak belgenin eklenmemesi şikayeti, İİK'nın 169, 169/a maddeleri uyarınca yetki itirazı ve borca itiraza ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın "yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü yer almaktadır. Somut olayda, dava konusu icra takibi İzmir 5. İcra Müdürlüğünde başlatılmış, davacı vekilinin icra hukuk mahkemesine verdiği dava dilekçesinde, yetki itirazında bulunmasına rağmen, yetkili icra müdürlüğünü bildirmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, yetkili icra müdürlüğü açıkça gösterilmediğinden, HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca usulüne uygun bir yetki itirazından söz edilemez....

            Mahkemesi ise somut olayda davalı taraf cevap dilekçesindeki yetki itirazında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 19/2 hükmünde sözü edildiği şekilde usulüne uygun bir yetki itirazında bulunmamıştır. Zira; davalı taraf cevap dilekçesindeki yetki itirazında.... Mahkemelerinin" yetkili olduğunu belirtmiş ise de seçmiş olduğu mahkemeyi belirtmemiş, ön inceleme celsesinde bu yönde beyanda bulunmuştu.......ön inceleme celsesindeki beyana itibar edilmiş ise de, yetki itirazının, ilk itirazlardan oluşu, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği açıktır. Bu kapsamda somut olayda davalının yetki itirazının usulüne uygun olduğunun kabulü mümkün değildir....

              Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK'nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. (11....

                nın tacir olduğuna dair bir iddia söz konusu olmadığı gibi, alacaklı tarafından da adı geçenin tacir olduğuna ilişkin bir belge sunulmadığından anılan bonodaki yetki kaydı HMK'nun 17. maddesi uyarınca borçlu ... yönünden geçersizdir. Senedin tanzim yeri ve adı geçen borçlunun yerleşim yeri ... olmakla yetki itirazı yerindedir. O halde, mahkemece, bonoda avalist konumunda olan borçlu ...'nın yetki itirazının bu gerekçelerle kabulüne karar verilmesi gerekirken, ...'nın senet keşidecisi şirketin yetkilisi olmadığının kabul edildiği ve buna göre senedin tek borçlusunun ... olduğundan bahisle yetki anlaşmasının geçersiz kaldığı gerekçesi ile yetki itirazının kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de, sonuçta yetki itirazı kabul edildiğinden sonucu itibarı ile doğru olan mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...

                  UYAP Entegrasyonu