Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de, yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Madde metninde tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. Aksi kararlaştırılmadıkça, dava yalnız yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemede açılır....

    İhtilaf konusu döneme göre yürürlükte bulunun 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde yetki yönünden açık bir hüküm bulunmamasından ötürü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiye ilişkin 5 ilâ 19. maddeleri uygulanması gerekmekte olup, anılan yasal düzenlemelerde hizmet tespiti davalarında özel ve kesin yetki kuralı bulunmadığından kamu düzenine ilişkin yetki kuralından da bahsedilemez. 6100 sayılı HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir....

      Dava, 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra, 30.11.2012 tarihinde açılmış olup, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olup olmadığı anılan kanun hükümlerine göre belirlenir. Sözkonusu Kanunun Yetki Sözleşmesi başlıklı 17. maddesinde "Tacirler ve kamu tüzel kişilerinin" sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörülmüştür. Düzenleme ile gerçek kişilerin korunması amaçlanmış, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki gerçek kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları kabul edilmemiştir. HMK'da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, kira ilişkisinden doğan davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir. Kira davalarında, yetkisiz mahkemede dava açılmış olsa bile kesin yetki ve/veya kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı bulunmadığından, mahkemece yetki hususu kendiliğinden nazara alınarak yetkisizlik kararı verilmez. Somut olayda, davalı tarafından yetki ilk itirazı ileri sürülmediği ancak, ... 2....

        Bu nedenle, hâkim yetki itirazının (ilk itirazın) süresinde yapılıp yapılmadığını re’sen inceler....

          Davalı Bakanlık vekili cevabında özetle; Yetki tespit başvuru tarihi itibariyle davacı şirkete ait "Metal" işkolunda faaliyet gösteren 1069318.054 SGK sicil numaralı bir işyerinin bulunduğunun görüldüğünü, yetki tespitinin işyeri düzeyinde verildiğini, yetki tespitinin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir....

          Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. (3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” C. Değerlendirme 1. Mirasın hükmen reddinin tespiti hakkındaki davalarda yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmadığından, yetkili mahkeme genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir. 2. Dosya kapsamından, ... Sosyal Güvenlik Merkezi'nin göndermiş olduğu ödeme emri nedeniyle davacının murisinin mirasını hükmen reddinin tespitini talep ettiği, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nın ... şubesinin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin yargı alanında kaldığı anlaşılmaktadır....

            Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde "Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazını "ilk itiraz" olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; "İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez." hükmünü içermektedir....

              Soybağına ilişkin davalarda yetkiyi düzenleyen Türk Medeni Kanununun 283. maddesi hükmü kesin yetki kuralı getiren bir düzenleme olmadığından; mahkemece yetki durumu re'sen gözönüne alınamaz. Davalılar tarafından yasal süresi içinde yapılmış bir yetki itirazı bulunmadığı ve süre geçtikten sonra yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın ... 1. Aile Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; ... 1. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13/12/2016 gününde oy birliği ile karar verildi....

                Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip dayanağı bonoda İstanbul icra dairelerinin yetkili kılındığını, HMK'nın 17. maddesi uyarınca yetki sözleşmesinin geçerli olduğunu ve aval vereni bağlayacağını, TTK'nın 12. maddesi uyarınca da davacının yetki itirazının reddinin gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme; davacı borçlunun, takibe dayanak bonoda aval veren olup, aval verenin sorumluluğunun bono borçlusu gibi olduğu, keşidecinin tacir olması sebebiyle bonoda yetki sözleşmesi yapabileceği, bonoda İstanbul İcra dairelerinin yetkili olduğuna dair yetki kaydının bulunduğu, bu nedenlerle yetki itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir....

                Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır. T.T.K.'...

                  UYAP Entegrasyonu