Mahkemesi ise somut olayda davalı taraf cevap dilekçesindeki yetki itirazında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 19/2 hükmünde sözü edildiği şekilde usulüne uygun bir yetki itirazında bulunmamıştır. Zira; davalı taraf cevap dilekçesindeki yetki itirazında.... Mahkemelerinin" yetkili olduğunu belirtmiş ise de seçmiş olduğu mahkemeyi belirtmemiş, ön inceleme celsesinde bu yönde beyanda bulunmuştu.......ön inceleme celsesindeki beyana itibar edilmiş ise de, yetki itirazının, ilk itirazlardan oluşu, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği açıktır. Bu kapsamda somut olayda davalının yetki itirazının usulüne uygun olduğunun kabulü mümkün değildir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emrine dayanak belgenin eklenmemesi şikayeti, İİK'nın 169, 169/a maddeleri uyarınca yetki itirazı ve borca itiraza ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın "yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü yer almaktadır. Somut olayda, dava konusu icra takibi İzmir 5. İcra Müdürlüğünde başlatılmış, davacı vekilinin icra hukuk mahkemesine verdiği dava dilekçesinde, yetki itirazında bulunmasına rağmen, yetkili icra müdürlüğünü bildirmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, yetkili icra müdürlüğü açıkça gösterilmediğinden, HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca usulüne uygun bir yetki itirazından söz edilemez....
Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK'nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. (11....
nın tacir olduğuna dair bir iddia söz konusu olmadığı gibi, alacaklı tarafından da adı geçenin tacir olduğuna ilişkin bir belge sunulmadığından anılan bonodaki yetki kaydı HMK'nun 17. maddesi uyarınca borçlu ... yönünden geçersizdir. Senedin tanzim yeri ve adı geçen borçlunun yerleşim yeri ... olmakla yetki itirazı yerindedir. O halde, mahkemece, bonoda avalist konumunda olan borçlu ...'nın yetki itirazının bu gerekçelerle kabulüne karar verilmesi gerekirken, ...'nın senet keşidecisi şirketin yetkilisi olmadığının kabul edildiği ve buna göre senedin tek borçlusunun ... olduğundan bahisle yetki anlaşmasının geçersiz kaldığı gerekçesi ile yetki itirazının kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de, sonuçta yetki itirazı kabul edildiğinden sonucu itibarı ile doğru olan mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
Çalışma Genel Müdürlüğü'nün 71106642/103.02/17129 sayılı olumlu yetki tespitinin dava dışı Belediye'ye ait ... -1...-...-....052-...052 sicil numaralı işyerleri dikkate alınarak işletme düzeyinde davalı ...Sendikası lehine olumlu yetki tespiti yapmıştır. İşletme kapsamında olan ...052.11-40 sicil numaralı işyerinde 2014/8.dönem bordrosuna göre 63 işçi çalıştığı halde bunların Yetki Prosedür Dosyası içindeki yetki dökümünde isimlerinin bulunmadığı görülmekte olup bunun nedeni davalı Bakanlık'dan sorularak açıklığa kavuşturulmalıdır. Ayrıca ....052...., ....052.11.41.00, 1...1...052.... sicil numaralı işyerlerine ait 2014/8. dönem bordroları varsa getirtilmelidir....
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, işin gereği görüşüldü: Dava; Düzce İli Darıyeri Mengecik Köyü - Merkez Küçüksu arasında D4 yetki belgesi ile yolcu taşımacılığı yapan davacının asgari kapasite şartını yasal sürede tamamlayamadığı gerekçesiyle yetki belgesinin iptaline ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır....
Davacıya İcra Hakimliğinden yetki belgesi alıp ibrazı için süre verilmesi, yetki belgesi geldikten sonra Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 12.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
süresi içinde itiraz edilmemişse sürenin bitimini takip eden altı iş günü içinde; yapılan itiraz reddedilmişse ya da kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen sendikanın itirazı sonucunda yetki şartlarına sahip olduğunu tespit eden kesinleşmiş mahkeme kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde; ilgili sendikaya, Bakanlıkça bir yetki belgesi verileceği hüküm altına alınmıştır....
Bu aşamada, genel ve özel yetki kurallarının açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Bütün davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgâhı mahkemesidir. Eş deyişle, her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde görülür (HMK m. 6, HUMK. m. 9/1). Bundan ayrı, bazı davalar için davalının ikâmetgahı mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Bu istisnai nitelikteki yetki kurallarına “özel yetki” kuralları denilmektedir. İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak istisna olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu hâlde kesin yetki söz konusudur. Kesin yetki hâlleri, genel yetkiye istisnadır. Bunun dışında, bir dava için özel yetki kuralı bulunsa bile, davacının genel yetki ile özel yetki arasında bir seçim hakkı vardır....
Yerel mahkemece "haksız fiilin İstanbul'da vuku bulduğu, davalıların yerleşim yerlerinin de İstanbul olduğu" gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, Sayın çoğunluğun "HMK 7/1 maddesinde düzenlenen yetki kuralının kesin yetki olmadığı, davalı sigorta şirketinin..'de şubesinin bulunduğu" gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Sayın çoğunluğun, kesin yetki kuralının kabul edilmesi için madde metninde “kesin yetki” ibaresinin bulunması gerektiği, tek kriterin madde metnindeki bu ibare olduğuna ilişkin görüşüne katılamıyorum. Zira, bir yetki kuralının kamu düzenine ilişkin ve kesin yetki olup olmadığı, onunla ilgili kanun hükmündeki ifadenin mutlak olup olmamasına ve o yetki kuralının konuluş amacına göre belirlenmelidir. (Bknz. Baki Kuru-HUMK 6.baskı 1.cilt sh. 548, Pekcanıtez- Atalay-Özekez HMK'ya göre Medeni Usul Hukuku sh. 125, 127, Mustafa Kılıçoğlu 6100 sayılı HMK sh.120 vd.) Madde metninde geçen “Ancak” kelimesi “Yalnızca” anlamında sınırlama anlatan bir sözcüktür....