ye 27/01/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça dosyaya sunulan bir yetki itirazı talepli cevap veya ayrı bir yetki itirazı dilekçesi bulunmadığı, hal böyle olunca 6100 sayılı HMK'nın 19. maddesi hükmü uyarınca işbu davada İzmir 11. Aile Mahkemesinin yetkili ve görevli hale geldiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Nafaka davalarında kesin yetki kuralı bulunmayıp, 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Bunun yanında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 177. maddesinde ise boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Nafaka davalarında kesin yetki kuralı olmayıp somut uyuşmazlıkta yetki itirazı da bulunmadığına göre, mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilemez. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı İzmir 11. Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....
Yetkinin kamu düzenine ilişkin ve kesin olmadığı (HUMK madde 22 ve madde 23) hallerde, yetki itirazı yalnızca ilk itiraz olarak (md.187) ileri sürülebilir. Yetki itirazı, yazılı yargılama usulünde davanın başında (md. 187) ancak esasa cevap süresi içinde esas hakkındaki cevaplarla birlikte, (189'uncu ve 195/1'inci md.'ler) ileri sürülebilir. İlk itirazlar, aksi halde bir daha dinlenemez (md.189) ve yetkisiz mahkemenin yetkisini davalı kabul etmiş sayılır. (md.23) Hakim, bu itirazların süresinde yapılıp yapılmadığını kendiliğinden gözetmekle yükümlüdür. Somut olayda, uyuşmazlık araç satış sözleşmesi uyarınca satılan aracın ayıplı olduğu iddiasıyla satım bedelinin indirilmesi istemine ilişkin olup, yetki kamu düzenine ilişkin ve kesin değildir. Davalı duruşma sırasında yetki itirazında bulunmuş ise de, esasa cevap süresi içinde yetki ilk itirazında bulunmamış olmasına göre, mahkemenin yetkisini kabul ettiği hususu sabit olmalıdır. Buna göre uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı... 2....
İcra Dairesinin yetkisine itiraz ettikleri, ayrıca, borcun zamanaşımına uğradığını, alacaklıya borçları bulunmadığını bildirerek borca ve fer'ilerine itirazda bulundukları, bunun üzerine, alacaklının, borçluların itirazları ile duran takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurdukları, mahkemece, yetki itirazı değerlendirilmeksizin davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. İİK'nun 50/2. maddesinde; "Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, borçlular icra dairesine verdikleri itiraz dilekçelerinde, icra dairesinin yetkisine de itirazda bulundukları ve alacaklı bu yöndeki itirazın da kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğuna göre, anılan talep konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olması, yukarıda değinilen İİK'nun 50/2. maddesi hükmüne aykırıdır....
(HMK. md. 164/3) Davalı erkeğin yetki itirazı mahkemece ön sorun şeklinde incelenmeden ön inceleme duruşmasında karara bağlanmıştır. Dava tarihinde ve itirazın incelenip karara bağlandığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre hakim ön sorun hakkındaki tarafların göstereceği delilleri toplayıp kararını verir (HMK md. 164). Mahkemece yapılacak iş, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 164. ve 117/3. maddesinde gösterilen şekilde inceleme yapılabilmesi için taraflara yetki konusunda delillerini gösterme olanağı tanınıp, gösterildiği takdirde toplanarak, tarafların dava tarihi itibarıyla Merkezi Adres Kayıt Sistemindeki "yerleşim yeri" adresleri de dikkate alınarak gerçekleşecek sonucuna göre yetki itirazı hakkında bir karar germekten ibarettir. Bu husus gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir....
Yetki itirazında bulunan davalı şirkete, dava dilekçesinin 08.02.2016 tarihinde tebliğ olduğu, davalı yanca, 11.02.2016 tarihinde cevap süresinin uzatılmasının talep edildiği ve 11.02.2016 tarihi itibariyle cevap süresinin iki hafta uzatıldığı, 2. cevap dilekçesinin ise 03.03.2016 tarihinde verildiği ve yetkisizlik itirazı ileri sürüldüğü ve bu haliyle davalının usulüne uygun ve süresinde yetki itirazının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, eldeki davada, kesin yetki kuralları bulunmadığı ve davalının, süresinde ve usulüne uygun bir yetkisizlik itirazı ileri sürülmediği dikkate alınarak davanın esasına girilmesi gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kendi davası hakkında verilen karar ile kadının davasının kabulü, yetki itirazı, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ile velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı erkeğin yetki itirazı yönünden temyiz dilekçesinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, aynı maddenin 1/c bendinde de “Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararların” temyiz edilemeyen kararlardan olduğu yazılmıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, tasarrufun iptali davalarının, genel yetki kurallarına göre HMK'nın 6. maddesi uyarınca davalının ikametgahı mahkemesinde görüleceği, davalılar birden fazla ise dava, davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği anlaşılmakla süresinde yetki itirazında bulunan davalının yerleşim yerinin Osmaniye olduğu, davanın davalının yetki itirazı nedeniyle Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle davalı ... vekilinin yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, davanın tasarrufun iptali davası olduğu, davalı ... ve davalı ... arasında yasa gereği zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, yetki itirazının aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerektiği, davalı ... tarafından usulüne uygun olarak yapılan bir yetki itirazı bulunmadığı, bu nedenle davanın açıldığı ilk mahkeme olan Malatya 7....
Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. (3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” 4. 6100 sayılı Kanun'un “İlk İtirazlar - Konusu” başlıklı 116 ncı maddesi şöyledir. “- (1) İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir: a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı. b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı.” 5. 6100 sayılı Kanun'un “İleri sürülmesi ve incelenmesi” başlıklı 117 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir. “(1) İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” C. Değerlendirme 1....
Dairemizin bozma kararından sonra mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, ödeme emrinin tebliğ tarihi düzeltilmeyip “davalı tarafça yapılan tebligatların usulsüz olduğunun tespiti ile usulsüz tebligatlara binaen yapılan tüm işlemlerin yok hükmünde sayılmasına” şeklinde hüküm kurulduğu ve yetki itirazı hakkında da karar verildiği görülmüştür. Öte yandan yetki itirazı hususunda kurulan hükmün incelenmesinde, mahkemece yetki itirazının kabul edildiği görülmüş ise de; “mahkemenin yetkisizliğine” şeklinde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, yine icra dosyasının yetki itirazında bulunan davacı borçlu yönünden tefriki ile yetkili ve görevli icra dairesine gönderilmesi gerekirken tefrik edilmeksizin tüm dosyanın gönderilmesi sonucunu doğurabilecek doğrultuda hüküm kurulması da isabetsizdir....
Alacaklının icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 68. maddesi gereğince borçlunun borca ve yetkiye itirazlarının kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece alacaklının talebi ile bağlı kalınarak öncelikle yetki itirazı hakkında bir karar verildikten sonra, yetki itirazı yerinde değil ise diğer itirazların incelenmesi suretiyle alacaklının itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddine karar verilmesi gerekir.Somut olayda, mahkemece borçlunun icra dairesine yaptığı yetki itirazının yerinde olduğu kabul edilmiş olduğundan, alacaklının yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, alacaklının ilamsız takipte itirazın kaldırılmasını talep ettiği gözardı edilerek borçlunun icra mahkemesinde yetki itirazı varmış gibi yetki itirazının kabulü ile gönderme kararı verilmesi isabetsizdir.SONUÇ:Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının...