DAVA KONUSU : İCRA TAKİBİNE İTİRAZ (BORCA İTİRAZ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı- borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul 35 İcra Müdürlüğünün 2020/6173 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe konu senette İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını, yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, borç miktarının icra takibinde belirtilen rakam tutarından daha az olduğunu, kanuna aykırı olarak faiz işletildiğini, icra takibine konu senedin bankaya kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini belirterek yetki itirazının kabulü ile Manisa İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun tespitine, borca itiraz nedeniyle takibin iptaline, kötü niyetli alacaklının takip konusu alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir....
İİK'nun 169/a-1. maddesine göre; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir." Somut olayda başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince, mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. O halde mahkemece, duruşma açılarak ve varsa tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Maddesinde ödemelerin çekle yapılacağı belirtilerek sadece ödeme ay ve yılı ile miktar belirtilmek sureti ile bir kısım çeklere atıfta bulunulmuş ise de, takibe dayanak çeke ilişkin açık bir atıf bulunmadığı, davacı çek keşidecisi T1 münferiden sözleşmeye taraf olmadığı, bir an için sözleşmede takibe dayanak çeke atıfta bulunulduğu kabul edilse dahi, sözleşmeye göre çeklerin teminat değil ödeme aracı olarak kullanıldığı, bu sebeplerle davacının borca itirazı ve çekin kambiyo vasfına ilişkin şikayetinin de reddi gerektiği, davacıya gönderilen ödeme emrine ilişkin tebligat zarfında dayanak belge suretinin de eklendiğinin açıkça belirtilmesi sebebiyle, bu yöndeki şikayetin de yersiz olduğu anlaşılmış,Davanın yetki itirazı, borca itiraz ve senedin kambiyo vasfına ilişkin şikayet yönünden ayrı ayrı reddine, şartları oluşmadığından taraflar lehine tazminat takdirine yer olmadığına," dair karar verildiği görülmüştür....
Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. 6100 sayılı HMK'nun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü yer almaktadır. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Somut olayda, davacının ikametgahının "Kahramankazan/Ankara" olduğu anlaşılmaktadır....
yetki itirazının reddine dair ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, Davacı - borçlu tarafından borca itiraz edilmiş ise de; İİK'nın 169/a-1 maddesi gereğince borçlu, borcun bulunmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ibraz edilemediği, ilk derece mahkemesince borca itirazın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, Davacı - borçlu tarafça istinaf başvuru dilekçesinde borca itiraza yönelik olarak, dava dilekçesinde ve daha sonraki beyanlarında belirttikleri hususların dikkate alınmadığı, yeterli araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiği ileri sürülmüş ise de; dava dilekçesinde borca itiraza ilişkin olarak sadece "...müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden tarafa herhangi bir borcu bulunmamaktadır..." sözcüklerinin kullanıldığı, yargılama aşamasında ise borca itiraza yönelik olarak herhangi bir yazılı ve sözlü beyanda bulunulmadığı, ileri sürülen istinaf başvuru...
davalı-borçlu ile muhtelif şifahi görüşmeler yapılmışsa da sonuç alınamadığını, ------ esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi yapılmışsa da, davalı vekili vasıtasıyla borca,fer'ilerine,yetkiye ve takibe itiraz ettiğini, itiraz sonrasında, ticari davalarda dava şartı zorunlu arabulucu müracaatı yapıldığını, yetki itirazının yerinde olmadığını,------ Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.." şeklindeki yetki maddesi gereği, davalı vekilinin yetki itirazı yerinde olmadığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak " borca ,takibe ve faize itiraz" ettiğini,-------- sayılı dosyasına yapılan itirazının iptaline, icra takibinin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
nun 168/5. bendi gereğince davacı borçlu T1 yönünden borca itiraz şikâyetinin yasal beş günlük itiraz süresi içinde yapılmadığı, diğer davacı borçlu T2 yönünden ise her ne kadar borca itiraz süresinde ise de davacının borca itirazının kabul edilebilmesi için İİK 169/a-1 maddesi hükmüne göre borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı gerektiği ancak davacının bu nitelikte bir belge sunamamış olduğu gerekçeleri ile yetki itirazlarının reddine, davacıların borca itirazlarının reddine karar verilmiştir....
Dava, aidat ve sermaye arttırım alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yetki ve borcun esasına yönelik yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Ödeme emri tebliği üzerine borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise, alacaklı İİK'nın 50/2. maddesi uyarınca, bu itirazın kaldırılmasını ancak,...Mahkemesi'nden isteyebilir. Borçlu yetki itirazı ile birlikte borcun esasına da itiraz etmişse, alacaklı aynı Kanun'un 67/1. maddesi uyarınca önce...Mahkemesi'ne itirazın kaldırılması için başvurabileceği gibi, dilerse genel mahkemeye itirazın iptali davası da açabilir. Borçlu yetki itirazı ile birlikte borcun esasına da itiraz etmiş ve itirazın kaldırılması için önce itirazın kaldırılması davası açılmışsa,...Mahkemesi tarafından önce yetki itirazı incelenip karara bağlanacaktır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/10/2022 NUMARASI : 2022/390 ESAS 2022/566 KARAR DAVA KONUSU : Yetki İtirazı|İmzaya İtiraz|İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün 2022/32401 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin adresinin Güllüce/Bünyan olduğunu, müvekkiline ödeme emri tebligatının Bünyan adresi doğrultusunda yapıldığını, senedin düzenleme yerinin Bünyan olduğunu, takibin yetkili icra dairesinde başlatılmadığını, takibe konu bonoların müvekkili tarafından alacaklıya hiçbir surette düzenlenip teslim edilmediğini, bonodaki yazılar ve imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek yetkiye, borca ve imzaya itirazlarının...
İstinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; mahkemece öncelikle, borçlu aleyhine takip tarihi itibariyle, takip yapabilme hukuki koşulunun bulunup bulunmadığı tespit edilerek, bu koşulun varlığı halinde, takibe konu borca ilişkin olarak ileri sürülen itiraz ve şikayetlerin incelenmesi gerektiğinden, mahkemece öncelikle davacı aleyhine takip yapma yasağı getiren Ticaret Mahkemesinin geçici mühlet kararı verilmesine dair kararı gereğince inceleme yapılarak geçici mühlet içinde davacı hakkında takip başlatılamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Zira, konkordato sürecinin sonucuna göre daha sonra yeniden takip başlatılması halinde, borçluya gönderilecek ödeme emri ile borçlunun borca itiraz ve şikayet hakkı doğacağından, davacı borçlunun, takibe konu senedin protesto edilmediğine yönelik iddiasının bu aşamada incelenmesine gerekte bulunmamaktadır....