Türk Medeni Kanunun 644.maddesine dayalı elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davaları kural olarak sadece taşınmazın paydaşları tarafından açılabilir.Ancak paydaşlığın giderilmesi davalarında olduğu gibi kıyasen borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İ.İ.K.nun 121.maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için paydaşlığın giderilmesi davası açabileceği gibi elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesini de isteyebileceği uygulamada kabul edilmektedir. Bunun için davacı alacaklının icra hakiminden yetki belgesi alması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan İcra Müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip, icra hakiminden yetki belgesi almak üzere önel verilmelidir....
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usûlüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir." denilmektedir. 6100 sayılı HMK’nin 127. maddesinde, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlar içinde sayıldığı ve 117/1.maddesinde de ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Eldeki dosya da davacı 30.07.1987-31.05.1989 tarihleri arasında .....'nde çalıştığı iddiasıyla hizmetlerinin tespitini istemiyle İş mahkemesinde dava açmıştır. Yargılama sırasında süresinde davalı Kurum vekili tarafından yetki itirazında bulunulmuş ama mahkemece itiraz davalı .... süresinde itirazda bulunmaması, Kurumun ise her ilde şubesinin bulunması nedeniyle yetki itirazında bulunamayacağı nazara alınarak reddine karar verilmiştir....
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi hükmü uyarınca genel yetkili mahkeme, davalı gerçek yada tüzelkişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.Bu genel yetki kuralının yanı sıra tüketici hukukuna ilişkin davalarda 6502 sayılı kanun 73/5 maddesi ile tüketiciye kendi ikametgahında da dava açma hakkı tanımıştır.Ancak bu yetki kuralı kesin yetki kuralı olmayıp, tüketiciye tanınan seçimlik yetki kuralıdır.Seçimlik yetki kuralı kesin yetki niteliği taşımadığından genel yetki kuralını ortadan kaldırmaz ve mahkemece re'sen ele alınamaz.O halde mahkemece, davalının ikametgahı olan genel yetkili mahkemeninde davaya bakmakta yetkili olduğu gözetilmek suretiyle işin esasının incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Yukarıda ifade edildiği üzere, yasal düzenleme kapsamında, yetki sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gereklidir. Adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Yazılı şekil, yetki sözleşmesi için geçerlik şartıdır. ( HMK 18/2). Bu nedenle, yazılı olarak yapılmamış bir yetki sözleşmesinin varlığı, başka bir delille ispat edilemez. Fakat davalı yetki itirazında bulunmazsa, taraflar arasında zimni ( ve sözlü) bir yetki sözleşmesi yapılmış sayılır. Yetki Sözleşmesi, usul hukukuna ilişkin bir sözleşmedir. İki şekilde yapılabilir. Ayrı bir sözleşme olarak veya yetki şartı olarak. Yetki şartı ile, tacir veya kamu tüzel kişisi olmak koşuluyla taraflar yaptıkları bir sözleşmeye, bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklar için belli bir mahkemenin yetkili olacağına ilişkin bir hüküm koyabilirler. Uygulamada, ayrı yetki sözleşmesi az olmakla birlikte daha çok yetki şartına rastlanmaktadır....
nun“Davalının Türk Mahkemesindeki yetki itirazı hakkın kötüye kullanılması (MK m.2) niteliğinde ise, Türk mahkemesinin yetki itirazını reddederek, davayı esastan incelemesi gerekir kanısındayım. Meselâ, satıcı Alman, davayı alıcı Türk’ün ikametgâhı olan İstanbul’da açmış ve davalı Türk (davanın yetki sözleşmesine göre Münih Mahkemesinde açılması gerektiğini bildirerek) yetki ilk itirazında bulunmuş ise, bu yetki itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir....
İİK'nın 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz. HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca "(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir....
İİK'nın 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz. HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca "(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir....
Taraflar yetkili kıldıkları mahkemenin yanında kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini isterler ise bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir. Somut olaya bakıldığında, takip dayanağı bonoda İstanbul Mahkemeleri'nin ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığı belirtilmiş olup, senette lehtar ve keşidecinin şirket olmaları nedeniyle tacir sıfatına sahip olduklarından HMK'nun 17. Maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, tarafların yetkili icra dairelerini yetki sözleşmesi yaparak belirlemesi durumunda icra dairesinin yetkisinin kesin yetki haline geldiği, yetki sözleşmesinde belirtilen İstanbul icra dairelerinde takip başlatılmasında, mahkemece yetki itirazının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, HMK.355 mad....
Yetki itirazında birden fazla mahkemeyi gösterirse yetkili mahkemeyi kesin olarak bildirmemiş olduğundan böyle bir yetki itirazı geçersizdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde "Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı"nı "ilk itiraz" olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; "ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez." hükmünü içermektedir. Somut olayda, ilk olarak icra takibinin yapıldığı İstanbul Anadolu 5....