Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yetki itirazının kabulü suretiyle ihtiyati haczi kaldırılan alacaklı, borçlunun yetki itirazında belirttiği yerle sınırlı olmaksızın yetkili herhangi bir yerden tekrar ihtiyati haciz talebinde bulunabileceğine göre, borçlunun da yetki itirazında birden fazla yer gösterebilmesi taraflar arası eşitlik ve menfaatler dengesine de uygun düşer. İhtiyati hacizde, mahkemenin yetkili olup olmadığını belirleyerek isabetli bir sonuca ulaşması ve kötüniyetli itirazların engellenmesi için yetki itirazında bulunan borçlunun itirazlarını gerekçelendirerek ispat etmesi zorunludur. Zira mahkemenin yetkisiz olduğu kanısına varabilmesi için hangi mahkeme veya mahkemelerin yetkili olduğunu gerekçesinde belirtmesi gerekir. (Bkz. Özekes, M. : İhtiyati Haciz, ... 1999, s. 318,319, dn.34). Borçlunun itirazında yetkili mahkemeyi belirtmemesi veya gösterdiği mahkemenin yetkili olduğunu ispat edememesi hâlinde yetki itirazı da reddedilmelidir....

    İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak istisna olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu halde kesin yetki söz konusudur. Kesin yetki halleri, genel yetkiye istisnadır. Bunun dışında, bir dava için özel yetki kuralı bulunsa bile, davacının genel yetki ile özel yetki arasında bir seçim hakkı vardır. Özel yetki kuralları ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 gün 2009/10- 236- 345 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir. (Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2016/16328- 2019/2132 E-K sayılı ve 2016/17673- 2019/4432 E-K sayılı kararları) 6100 sayılı HMK'nın 21.maddesine göre, kesin yetki dışında mahkemenin yetkisizlik kararı kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş olsa bile ,yetkili olarak dosya kendisine gönderilen mahkeme, bu yetkisizlik kararı ile bağlıdır ve kendisinin yetkisiz olduğunu düşünse bile yetkisizlik kararı veremez....

    Davalı, yetki itirazında bulunurken, doğru şekilde yetkili mahkemeyi de göstermelidir. Aksi halde yetki itirazı kabul olunmaz. Somut olayda, yetkili mahkeme taraflarca düzenlenen 05.08.2004 tarihli sözleşme uyarınca İstanbul Mahkemeleridir. Ancak davalı, cevap dilekçesinde bildirdiği yetki itirazında ... Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir. Bu durum karşısında, usulüne uygun bir yetki itirazından söz edilemez. O halde mahkemece usulüne uygun bir yetki itirazının bulunmadığı, bu nedenle davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geldiği gözetilmeksizin, yazılı gerekçe ile İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi'nin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığından bu gerekçe ile hüküm bozulmalıdır. Ne var ki sayın çoğunluk tarafından sözleşmenin 13.maddesinde İstanbul Mahkemeleri yetkili kılınmış ise de, yetki sözleşmesinin seçimlik hakkı kaldırmadığı genel yetki kuralına göre davalının yetki itirazın da belirttiği ......

      İcra Müdürlüğü'nün 2009/3314 sayılı icra dosyası için yetki alındığı, aynı icra dairesinin 2009/3315 sayılı icra dosyası için dava açıldıktan sonra yetki alındığı gerekçesi ile bu dosyaya ilişkin talebin reddine, 826 parsel sayılı taşınmazın satışı ile elde edilecek paranın 2009/3314 sayılı icra dosyasından kaynaklanan alacağı karşılayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İ.İ.K.nun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan İcra Müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip, icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir....

        Söz konusu yetkiye ilişkin kural, HMK'nın 18/1. maddesinin "Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz." hükmünden de açıkça anlaşılabileceği üzere mahkeme re'sen gözetilecek kesin bir yetki kuralı niteliğinde değildir. Esasen, yine madde hükmünden hareketle, taraflarca aksi kararlaştırılabilecek bir yetki kuralının, kamu düzeni mülahazası ile va'zedilmiş olan kesin yetki kuralları arasında yer alması söz konusu olamaz. 6100 sayılı HMK'nın 19/2'nci maddesi uyarınca yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Aynı Kanunun 19/4'üncü maddesi de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalının süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmadığı takdirde, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği düzenlenmiştir....

        Davacı, 23.10.2008 tarihli yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan yer dışında genel veya özel yetkili bir mahkemede dava açmış olsaydı dahi, artık açılan dava ile işlem tamamlanmış olup, 6100 sayılı HMK'nun 17. maddesindeki münhasır yetki sözleşmesine ilişkin hüküm olayda uygulanmayacaktı. Sonuç olarak 01.10.2011 tarihinden önce tacirler arasında yapılan yetki sözleşmeleri, 01.10.2011 tarihinden sonra da geçerliliklerini muhafaza etmektedirler. Öte yandan, HMK'nın yetkiyi düzenleyen maddelerinde kesin yetki halleri açıkça belirtilmiştir. HMK'nın 18/1. maddesi uyarınca, yetki sözleşmesi de ancak kesin yetki bulunmayan hallerde yapılabilir. Ancak, HMK'nın 17. maddesindeki, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemelerde açılabileceğine ilişkin yetki kuralı, aksi de kararlaştırılabildiğinden münhasır yetkiyi düzenlemekte olup, kesin yetki kuralı değildir....

          Öte yandan, HMK'nın yetkiyi düzenleyen maddelerinde kesin yetki halleri açıkça belirtilmiştir. HMK'nın 18/1. maddesi uyarınca, yetki sözleşmesi de ancak kesin yetki bulunmayan hallerde yapılabilir. Ancak, HMK'nın 17. maddesindeki, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemelerde açılabileceğine ilişkin yetki kuralı, aksi de kararlaştırılabildiğinden münhasır yetkiyi düzenlemekte olup, kesin yetki kuralı değildir. HMK'nın 19/2. ve 116/a maddesi uyarınca mahkemenin yetkisinin kesin yetki esasına göre belirlenmediği hallerde ise, yetki itirazı bir ilk itiraz olduğundan ve 19/2 ile 17/1. maddesi uyarınca cevap dilekçesinde süresinde ileri sürülmesi gerektiğinden, aynı Kanun'un 19/4. maddesi uyarınca da yetki itirazı süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmezse, yetkisiz mahkeme yetkili hale gelir....

            te olmak üzere iki adet işyeri olduğu belirtilmesine rağmen müvekkilinin yalnızca ... adresindeki işyerinin faal durumda olduğunu, ... adresli işyerinin yetki başvuru tarihi olan 05/12/2016'dan çok daha önce 03/10/2016 tarihinde kapatıldığını, yetki tespiti sürecinde “işletme” yerine “işyeri” kapsamında değerlendirme yapılması ve buna göre çoğunluğun sağlanıp sağlanmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili işyerinin “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolu kapsamında olduğundan ... İş Sendikasının yetki almasının mümkün olmadığını, yetki tespiti yazısında sendika üye sayısının hatalı belirlendiğini, davalı sendikanın yetki için aranan üye çoğunluğunu sağlayamadığını ileri sürerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından toplu iş sözleşmesi için yetki veren 27711 sayılı 27/12/2016 tarihli yetki tespit işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava Türü : Alacak YARGITAY İLAMI Davalı vekili sıfatıyla Av..... ve Av.... 23.05.2014 tarihli dilekçeleri ile temyizden feragat ettikleri anlaşılmakta ise de dosyada davalı vekillerinin vekaletnamelerinin bulunmadığı, yetki belgesine istinaden duruşmaya katıldıkları, yetki belgesinde yetki veren Av.... ise dosyada vekaletnamesinin bulunmadığı anlaşılmakta olup temyizden feragat eden davalı vekillerinin vekaletnamesi ya da yetki veren Av.... yetki belgesine konu vekaletnamesinin dosyaya eklenerek gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 20.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla davacı Şirkete ait metal işkolunda faaliyet gösteren 1069318.054 Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sicil numaralı bir işyerinin bulunduğunun görüldüğünü, yetki tespitinin işyeri düzeyinde verildiğini, yetki tespitinin usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir. 2....

                  UYAP Entegrasyonu