Somut olayda, borçlu icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde yetkiye ilişkin itirazda bulunup alacaklı da bu yöndeki itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğuna göre, anılan talep konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olması, yukarıda değinilen İİK.'nun 50/2. ve HMK.'nun 297. maddeleri hükümlerine aykırıdır. O halde mahkemece, öncelikle yetki itirazının kaldırılması isteminin çözümlenmesi ve borçlunun yetki itirazı yerinde görülmez ise; borca itirazın kaldırılması talebinin esasının incelenmesi suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetki itirazının kaldırılması istemi incelenmeksizin ve bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı borçlunun yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine, dava esasa ilişkin nedenlerle reddedilmediğinden davalı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
İİK.nun 68/son maddesinin ilk cümlesine göre; "İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine tazminata mahkum edilir". Somut olayda, alacaklının, yetki itirazının kaldırılması istemi, esasa ilişkin neden olmayıp, bu durumda borçlu yararına tazminat verilmesi koşulu oluşmadığınadan, alacaklının tazminatla sorumlu tutulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de; anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
İcra ve İflas Kanunu’nun m.68,VII. hükmü uyarınca, “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. …” Bu nedenle yetki itirazının kaldırılması halinde borçlu, inkar tazminatına mahkum edilemez. Aynı Kanun’un 67,II hükmüne göre, “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Somut olayda borçlu, alacağın mevcudiyetine veya miktarına itiraz etmemiş, sadece yetki itirazı ile birlikte takip tarihinden itibaren işlemeye başlayan yasal faiz oranına itiraz etmiştir....
Takip dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı banka tarafından davacı borçlu ve dava dışı diğer borçlu aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı borçlunun süresi içinde yaptığı yetki itirazı üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, eldeki davanın yetki itirazının kaldırılması için alacaklı tarafından açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. İİK'nın 50. maddesinin birinci fıkrasına göre; HMK'nın yetkiye ilişkin hükümleri, para ve teminat alacaklarına dayalı takiplerde kıyas yolu ile uygulanır. Konusu para ve teminat alacaklarına ilişkin davalarda yetki, genel yetki kuralına göre çözümlenir. HMK'nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir....
yetki olarak tanındığını, taraflarınca yapılan icra takibinde tüketici müvekkilinin yerleşim yeri olan Gebze Mahkemeleri/İcra Dairelerinin de yetkili olduğunu, borçlu şirket tarafından yapılan yetki itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle yetki itirazının kaldırılarak itiraz ile durdurulan takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda; davacının, yetkiye ve borca itirazı nedeni ile duran takibin devamını sağlamak amacıyla borçlunun yetki itirazı ve borca itirazının kaldırılmasını talep ettiği, ilk karar ile mahkemece, gerekçe kısmında yetki itirazının yerinde görülmediği yönünde değerlendirme yapıldığı halde hüküm fıkrasında “davanın reddine” şeklinde hüküm kurulmasının çelişki oluşturması nedeni ile Dairemizce kararın kaldırılmasına karar verildiği, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemenin, yetki itirazının kaldırılmasına karar verildiği halde borca itirazın kaldırılması talebinin değerlendirilmediği ve bu talebe dair hüküm kurulmadığı, bu hali ile HMK’nın 305/A maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, borca itirazın kaldırılması talebi yetki itirazının kaldırılması dışında gerekçelendirilmesi gereken ayrı bir talep olup mahkemece taraf vekillerinin tamamlama kararı talebinin reddine karar verilmesi gerekir iken hatalı değerlendirme sonucu talebin kabulü doğru görülmemiş ve 03/01/2022 tarihli...
kararlaştırılan İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkisinin kesin yetki olması sebebiyle davalı tarafın yetki itirazının yerinde olması sebebiyle, ilk derece mahkemesince davacı tarafın yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
İcra Dairelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek takibe itiraz ettiği, alacaklının borçluların borca ve yetkiye itirazlarının kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, borçlulardan ...'a ödeme emri tebliğ edilmediği, yetkiye itiraz eden borçluların ikametgahının ... olduğu gerekçesi ile yetki itirazının kabulü ile itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.İİK.nun 50.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken HMK.nun 7/1.maddesi birinci cümlesine göre borçlu birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapılabilir. Bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm borçlulardan biri için genel yetkili icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir. Somut olayda, itiraz eden borçluların adresinin ..., takip borçlularından ...'...
hakkında genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte borçluların süresinde yetkiye ve borca itiraz ettikleri, alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verildiği görülmektedir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1086 Sayılı HUMK'nun 22. maddesinde; tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri, buna göre tüzel kişilerin yanında gerçek kişilerin de yetki sözleşmesi yapabilecekleri düzenlenmiş bulunmakta idi. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir....