imzaya itiraz dışındaki diğer talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiği anlaşılmaktadır....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169., 169/a. maddeleri uyarınca yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde yetki itirazı, borca itiraz ve imzaya itirazın, 5 günlük yasal süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir. Dava konusu icra takibinde ödeme emrinin davacıya 17/05/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davanın yasal süresinde olduğu anlaşılmasına rağmen, ilk derece mahkemesince kararın gerekçesinde imzaya ve yetkiye yönelik itirazların ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süre içinde yapılamaması nedeniyle dikkate alınamayacağının belirtilmesi doğru olmamış ise de, davacı tarafça bu konuda istinaf nedeni ileri sürülmediğinden ve sonuçta itirazın reddine karar verildiğinden, anılan yanlışlık sonuca etkili görülmemiştir....
ettiklerini beyanla imzaya ve borca itirazlarının kabulüne ile takibin iptaline ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın imzaya itiraz ettiği bono ile yerel mahkemenin esasına kayıtlı dosyasına konu bononun birbirinden farklı bonolar olduğunu, davacı tarafın süresi içinde usulüne uygun yapılmış bir itirazı bulunmadığını, dava dilekçesinde imzaya itiraz edilen bononun 13.12.2018 düzenleme tarihli, 31.12.2018 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bono olduğunu ileri sürülmüş olsa da davaya konu icra takibinin dayanağı olan bononun 25.06.2018 düzenleme, 28.02.2019 vade tarihli bono olduğunu, davacının dava ve takibe konu bono için yapmış olduğu açık bir itirazı bulunmadığını, davanın süresinde açılmadığına ilişkin usuli itirazlarının değerlendirilmediğini, davacıya gönderilen ödeme emrinin 25.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davanın, yasal beş günlük hak düşürücü süre içinde ikame edilmediğini , imza incelemesinde alınan imzaların kendi içinde bile tutarsız olduklarının çıplak gözle bakıldığında dahi anlaşılabilir bir...
Açılan davanın usulsüz tebligat şikayeti ile icra dairesinin yetkisine ve imzaya dair olup mahkemece tebligatın usulsüzlüğü ve yetkiye dair inceleme ve kararının doğru olduğu ancak, senet borçlusu davalının imzaya itirazı üzerine davacının kendisi dışında vekilin imza atmadığı veya vekile ait bulunmadığı nedenle imzaya itirazın reddine dair gerekçe ve kararın doğru olmadığı, mahkemece imzaya açıkça itiraz edilmekle ıspat külfeti davalı alacaklıda olmak üzere takip konusu senedin tanzim tarihi itibariyle davacının ve yetki kapsamında ise yetki verilen kişinin imza örneklerinin alınması bunun mümkün bulunmaması halinde davacı ve vekile ait samimi imza örneklerinin davalının gösterdiği yerlerden toplanmak suretiyle getirtilerek takibe konu senetteki imzanın davacının veya vekilinin elinden çıkıp çıkmadığı konusunda rapor almak suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken reddi yerinde görülmemiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/03/2023 NUMARASI : 2022/1028 ESAS - 2023/101 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, müvekkilinin adresinin Diyarbakır olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca davalı ile herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığını, takibe konu çekteki imzaya da itiraz ettiklerini söyleyerek yetkiye, borca ve imzaya itirazlarının kabulünü istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK 50. ve 258. madde gereğince İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, söyleyerek davanın reddini istemiştir....
nin adresinin Yenimahalle/Ankara olduğu, bu borçluya ödeme emrinin 22/12/2022 tarihinde tebliğ edildiği, dava tarihinin 16/11/2022 tarihi olduğu ve bu tarihte bu borçlu yönünden kesinleşmiş bir takip olmadığı, davacı yönünden davanın süresinde açılmış olduğu anlaşılmakla itiraz eden borçlu yönünden yetki itirazının kabülü gerektiği" şeklindeki gerekçe ile "Yetki itirazının davacı borçlu yönünden KABULÜ İLE; Ankara İcra Müdürlüğünün yetkisizliğine, yetkili icra dairesinin Kızıltepe İcra Müdürlüğü olarak belirlenmesine, kararın kesinleşmesi ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde takip dosyasının görevli ve yetkili Kızıltepe Nöbetçi İcra Müdürlüğüne gönderilmesine, Yetki itirazı kabul edildiğinden sair hususlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir. Davalı alacaklı vekili istinaf başvurusunda; HMK. 7....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; imza itirazı davasını açan kişi T1 olduğunu, bonolar üzerinde ikinci borçlu olarak şahsen imza atan Mahmut Avlar imza itirazı davası açmadığı halde Mahmut Avlar'ın imza incelemesi de yapılarak bonoların ve takibin iptaline karar verildiğini, senet asıllarındaki imzalar, dava dışı 3. kişi Mahmut Avlar'a ait olduğundan Mahmut Avlar'ın imzaya bir itirazı varsa işbu davayı Mahmut Avlar'ın ikame etmesi gerektiğini, çünkü icra dosyasında hem T1- Mihraç Dış Ticaret hem de Mahmut Avlar borçlu olarak yer aldığını, bu nedenle dava dışı Mahmut Avlar'ın imzaya itirazı olmamasına rağmen bilirkişinin yaptığı inceleme açıkça hukuka aykırı olduğunu, açıkça ikrar olan bir konuda imza incelemesi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından açıkça eksik ve hatalı inceleme yapıldığını, işbu bilirkişi raporuna yaptıkları itiraz dikkate alınmadan ve ek bilirkişi raporu alınmadan yerel mahkemece karar verildiğini, ilk olarak esas dosyaya konu imzaya itirazda...
Bu nedenle imzaya itiraz ediyorum” demek suretiyle borca itiraz etmiştir. Davalı borçlu itirazında sözleşmenin imzalandığı tarihte, imzanın, şirketi temsile yetkili kişilere ait olmadığına ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının imzanın “şahsına” ait olmadığı yönündeki itirazı, İİK.nun 269/2 maddesi kapsamında teknik manada “imzanın açıkça ve kesin olarak reddedilmesi” niteliğinde değildir. Nitekim davalı borçlu da, sözleşmenin imzalandığı tarihte kendisinin şirket temsilcisi olmadığını, duruşmada beyan etmiştir. Buna göre, mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Süresinde takibe itiraz edilmesinden sonra, gerek borçluların itirazlarından vazgeçmeleri ve gerekse alacaklının itirazı kabul etmesi yahut takip şekline göre icra dairesine başvurup takipten feragat etmesi, tazminat isteminin incelenmesini engellenemez. Aksinin kabulü halinde itiraz üzerine haklı olmadığını anlayan tarafın, talebinden vazgeçmek suretiyle aleyhine tazminata hükmedilmesini engellemesi gibi kabulü mümkün olmayan bir durum çıkar (HGK.nun 16.10.1996 tarih, 1996/1601-711, HGK.nun 21.03.2001, 2001/266 sayılı kararları). İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, imza itirazı reddedilen borçlunun tazminatla sorumlu tutulabilmesi ve aleyhine para cezasına hükmedilebilmesi için, icra mahkemesince yapılacak imza incelemesi sonucu imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması ve takibin ikinci fıkraya göre geçici olarak durdurulmuş olması gerekir....