İİK nın 50/2.maddesi gereğince yetki itirazı esas hakkındaki itiraz ile birlikte yapılmalıdır.Davalı (borçlu), süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ederken, icra dairesinin yetkisine itirazını bildirmemiş ise icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır.Bu aşamadan sonra alacaklının açtığı itirazın iptali davasında, borçlu icra dairesinin yetkisiz olduğunu ileri süremez. Ancak davalı borçlu, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine ayrıca itiraz edebilir;icra dairesinin yetkisine itiraz etmemesi,mahkemenin yetkisine yönelik itirazda bulunmasını engellemez....
Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin ve icra dairelerinin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkeme ve icra dairelerinin de yetkisinin devam etmesini istiyor ise, diğer bir anlatımla, münhasır olmayan yetki sözleşmesi yapmak istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin bu yönden tetkikinde, 29. maddedeki yetki kaydının, münhasır yetki düzenlemesi içerdiği belirlenmiştir. Bununla beraber borçlu vekilince süresi içinde icra müdürlüğünün de yetkisine itiraz ettiği görülmüştür. Mahkememizce davalının icra dairesinin yetkisine yönelik yapmış olduğu itirazı yerinde görülmekle; açılan davanın icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle HMK'nun 114/2 maddesi delaletiyle HMK'nun 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
E. sayılı takip dosyasında davalının ödeme emrine itirazının iptali davasıdır. Borca itiraz nedeniyle davacı taraf eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf cevap dilekçelerinde mahkememizin yetkisine de itiraz etmiştir. Yetki itirazı ilk itirazlardan olduğundan ön inceleme duruşmasında herşeyden önce ilk itirazlar karara bağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekeceğinden davalı tarafın yetki itirazı üzerinde durulmuştur. Kural olarak genel yetki kuralı gereği davalının ikametgahı mahkemeleri yetkilidir. Davalı şirket tüzel kişi tacir olup işletmenin merkezi yer mahkemesinde de dava açılabilir. Davacı Karacabey mahkemesinde davayı açmamış. Yetkisiz olan mahkememizde açmıştır. Bu aşamadan sonra yetkili mahkemenin belirlenmesinde seçimlik hak davalıya geçmiştir. Davalı genel yetki kuralı uyarınca davalının adresi mahkemesi olan Karacabey Adliyesi mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüştür....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ'nin 25/03/2021 tarih, 2019/731 Esas ve 2021/314 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA; 2- Yetki itirazının KABULÜNE, İstanbul 30....
(Yargıtay 12.HD 05/12/2011 tarih 2011/9706 E, 2011/28061 K sayılı ilamı) Dolayısıyla somut olayda davacının takip dayanağı belgelerin icra emrine eklenmemesi nedeniyle icra emrinin iptali isteminin haksız olduğu yine İİK'nın 34. Maddesi uyarınca ilamlı takiplerde alacaklı istediği yer icra dairesinde takip başlatabileceğinden davacının yetki itirazının haksız olduğu ve takibe konu Maçka Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/281 esas 2019/89 karar sayılı ilamı ve takip dosyasının incelenmesinde de faiz talebinin haklı olduğu değerlendirilmekle davacının yetki itirazı ve şikayetlerinin haklı olmadığı anlaşılmakla şikayetin ve yetki itirazının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir." şeklindeki gerekçelerle şikayetin ve yetki itirazının REDDİNE karar verilmiştir....
Yine aynı Kanunun 362/1-c bendinde; yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Bu maddelerin birlikte değerlendirilmesinden HMK’da bölge adliye mahkemesine dosyayı asıl yetkili mahkemeye gönderebilme salahiyetini de taşıyan yetkiyle ilgili kesin karar verme ve uyuşmazlık çıkması halinde kesin olarak çözümleyen karar verme yetkisi tanındığı görülmektedir. Bu nedenle yasada yetki hususunun en geç bölge adliye mahkemesi kararıyla çözümlenmesi sisteminin benimsendiği açıkça görüldüğünden yetki hususunu inceleyen bölge adliye mahkemesi kararına karşı özellikle 362/1-c madde hükmü de gözetildiğinde temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmalıdır. Somut olayda; davacının tahliye emrine itiraz ettiği, ......
Ödeme emrine itirazın geçerlilik koşullarından biri de itiraz edenin itiraz ehliyetinin ve sıfatının bulunmasıdır. Kendisine ödeme emri gönderilmeyen, takipte borçlu olarak gösterilmeyen kişi takip konusu borcun tarafı olsa bile ödeme emrine itiraz edemez. Ödeme emrine itiraz ehliyetine sahip olan kimse, takip talebi ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterilmiş ve kendisine bu sıfatla ödeme emri tebliğ edilmiş olan borçlu olabilir. Bunun yanında ödeme emrine itirazın bazı mali sorumlulukları kendiliğinden doğurduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Somut olayda takip davalı şirket aleyhine yapılmış, takip ve ödeme emrinde borçlu olarak davalı şirket gösterilmiş , ancak takibe itirazı davalı şirketin temsilcisi olmayan ... kendi adına yapmıştır. Ortada usulüne uygun yapılmış bir itiraz olmadığından geçersiz itiraz ve takibin durduğu söylenemeyeceğinden itirazın iptali davası açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur....
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK 17. madde gerekçesinde, tacirlerle kamu tüzel kişilerinin kanunda belirtilen şartlara uygun olmak kaydı ile aralarında yetki sözleşmesi yapabileceğini, tarafların ayrıca, yapmış oldukları yetki sözleşmesi ile yetkili kıldıkları bir veya birden fazla mahkemenin yetkisinin münhasır yetki olup olmadığını da kararlaştırabileceklerini, buna göre tacirlerin ve kamu tüzel kişilerinin hukukumuzda tartışmalı olan münhasır yetki sözleşmesini de yapabileceklerinin kabul edildiğini, tarafların, yetki sözleşmesinde aksi kararlaştırmadıkça, davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede veya mahkemelerde açılabileceğini, bu durumda, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça yapılan yetki sözleşmesinin münhasır yetki sözleşmesi şeklinde olacağını, müvekkilinin varlık şirketine temlik eden banka ile davalı arasında genel ilkelere ve mevcut yasalara göre sözleşme serbestisi ilkesi gereğince yetki...
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK 17. madde gerekçesinde, tacirlerle kamu tüzel kişilerinin kanunda belirtilen şartlara uygun olmak kaydı ile aralarında yetki sözleşmesi yapabileceğini, tarafların ayrıca, yapmış oldukları yetki sözleşmesi ile yetkili kıldıkları bir veya birden fazla mahkemenin yetkisinin münhasır yetki olup olmadığını da kararlaştırabileceklerini, buna göre tacirlerin ve kamu tüzel kişilerinin hukukumuzda tartışmalı olan münhasır yetki sözleşmesini de yapabileceklerinin kabul edildiğini, tarafların, yetki sözleşmesinde aksi kararlaştırmadıkça, davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede veya mahkemelerde açılabileceğini, bu durumda, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça yapılan yetki sözleşmesinin münhasır yetki sözleşmesi şeklinde olacağını, müvekkilinin varlık şirketine temlik eden banka ile davalı arasında genel ilkelere ve mevcut yasalara göre sözleşme serbestisi ilkesi gereğince yetki...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tahliye Emrine İtiraz Uyuşmazlık, satış memuru tarafından gönderilen tahliye emrine itiraz ve satış işlemlerine şikayete ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 13.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....