Mahkemece davanın kabulüne, nizalı aracın yarı değeri 11.000 TL.nin karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya arasında bulunan nüfus aile kayıt tablosuna göre; taraflar 05.07.1988 tarihinde evlenmiş, 15.06.2010 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla evlilik birliği son bulmuştur. Başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170.maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK.nun 202.maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu araç 06.10.2003 tarihinde satın alma yoluyla davalı adına trafik siciline tescil edilmiştir....
in eşi ... adına kayıtlı mal varlığı tespit edilmekle, bu kişiler arasındaki yasal mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülerek davalılar ... ve ... üzerindeki kayıtların iptaliyle davacı adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde davanın ... ve ... değer artış payı ve katılma alacağı olarak kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalılar, dava dilekçesi kendilerine tebliğ edilmediğinden cevap vermemiştir. Mahkemece, davaya bakma görevinin aile mahkemesinin görev kapsamı dışında kaldığından, mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın istek halinde görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu Avivasa Emeklilik ve Hayat A.Ş bireysel emeklilik hesabı, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 15.07.2011 tarihinde davalı erkek eş adına açılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı TMK mad.179)....
KARAR Davacı ... vekili, taraflar arasında evlilik birliğinin devam ettiğini, her iki tarafın diş hekimi olup ortağı oldukları bir diş kliniği bulunduğunu, davalının eşler arasındaki ortaklık menfatini tehlikeye düşürücü eylemleri olduğunu belirterek eşler arasındaki mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında derdest boşanma davası bulunduğu, mal rejiminin sona ermesine ilişkin ve tedbir niteliğindeki taleplerin her zaman esas davanın görüldüğü mahkemeden talep olunabileceği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK 206. maddesinde haklı bir sebep varsa hakimin, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebileceği düzenlenmiştir....
Türk Medeni Kanunu’nun 225 nci maddesine göre; mal rejiminin, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona ermesi, Yargıtay'ın sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesinin gerekmesi, başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesinin gerekmesi, mal rejiminin sona ermesinin, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşulunun olması, mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30 uncu maddesi) bekletici mesele yapılması, tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş...
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; davacı ile davalı ...'ün boşanmalarına ilişkin, ... Başlangıç Mahkemesi'nin kararı, ......
Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrığı (TKM.nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m). Dava ve kabule konu mal varlığı edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 2004, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında satış yoluyla davalı ... adına tescil edilmiştir. Dava; 4721 sayılı TMK.nun 202 ve devamı maddeleri uyarınca katılma alacağı isteğine ilişkindir....
Kocanın devlet memuru olarak çalıştığı, düzenli geliri ve taşınmaz malı bulunduğu, davalı kadının ise ev hanımı olduğu, geliri ve malvarlığının bulunmadığı da dosya kapsamıyla sabittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden önce evlenmiş eşler arasında; 1.1.2002 tarihine kadar, daha önceden tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler, 1.1.2002 tarihinden başlayarak başka bir mal rejimini seçmedikleri taktirde, 1.1.2002 tarihinden geçerli olmak üzere, yeni kanunun yasal mal rejimi olarak kabul ettiği "Edinmiş Mallara Katılma Rejimini" seçmiş sayılırlar (4722 Sayılı Kanun m. 10/1). Eşler arasındaki mat rejimi; eşlerden birinin ölümü, evliliğin iptali, boşanma başka bir mal rejiminin kabulüyle sona ereceği gibi mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.(TMK. m. 206, 225)....
Mal rejiminin tasfiyesi davası, ancak evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesiyle görülebilir hale gelir. Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasından da feragat edildiğinden, evlilik birliğinin devam ettiğinin, diğer bir deyimle eşler arasındaki mal rejiminin sona ermediğinin kabulü gerekir (TMK m. 225). O halde, sonuçlanan ve kesinleşen bir boşanma kararı olmadığından tasfiye istenemez ve yapılamaz. Doğmamış bir haktan feragat mümkün değildir. Söz konusu feragat mal rejiminin tasfiyesi davası bakımından hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece yapılacak iş, boşanma davasının feragat sebebiyle reddedilmesinden dolayı, mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebilirlik ön koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermekten ibarettir. Bu sebeple mahkemece mal rejiminin tasfiyesi davası yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, usul ve yasaya aykırı olan hükmün açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 1316 parseldeki 4 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.07.2009 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle 11.748,40-TL katılma alacağına hükmedilmişse de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır....