Davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, gelir seviyeleri ve yaşantıları, kadın için takdir edilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuk Enes için takdir edilen iştirak nafakasının, takdir edildiği tarih, günün ekonomik koşulları, kadının sabit işinin ve gelirinin olmaması, müşterek çocuk Enes'in yaşı ve giderlerinin artması, kadının yoksulluk durumunun devam etmesi birlikte değerlendirildiğinde; kadının yoksulluk nafakası artırım talebinin reddi, müşterek çocuk Enes için takdir edilen iştirak nafakası artış miktarının toplanan delillere, usul ve yasaya uygun düşmediği, müşterek çocuk Enes için takdir edilen aylık nafaka artış miktarının yetersiz olduğu, ayrıca dava dilekçesinde usulüne uygun talep edilmesine rağmen müşterek çocuk için takdir edilen iştirak nafakası artış miktarına gelecek yıllar için talep gereği olumlu ve olumsuz karar verilmemesinin de hatalı olduğu anlaşıldığından; davacı kadının İlk Derece Mahkemesince verilen...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/04/2015 NUMARASI : 2015/118-2015/301 Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2009 yılında boşandıklarını, boşanma neticesinde müşterek çocuk Enes lehine aylık 225 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, 2012 yılında yapılan artışla iştirak nafakasının aylık 325 TL'ye yükseltildiğini, müşterek çocuğun özel okulda eğitim gördüğünü, servis, kırtasiye, giyim vb. masrafları bulunduğunu, davacının kafeteryada işçi olduğunu, davalının ise astsubay olarak görev yaptığını belirterek, aylık 325 TL'lik iştirak nafakasının aylık 650 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, davalıların lehine ...Aile Mahkemesi'nin 2008/186 Esas sayılı dosyası ile hükmedilen iştirak nafakalarının davalıların reşit olması ile birlikte kendiliğinden ortadan kalktığı ve bu kapsamda davacının iştirak nafakalarının kaldırılmasını talep etmekte hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile iştirak nafakasının kaldırılması isteminin reddine, davacının yardım nafakası isteminin ise, düzenli geliri bulunan davalıların sağlık sorunu olan ve çalışamayan davacı babalarına yardım etmekle yükümlü oldukları gerekçesi ile kısmen kabulüne ve her iki davalıdan ayrı ayrı aylık 250'şer TL yardım nafakasının tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava; davacı babanın davalı çocuklarından yardım nafakası istemine ilişkindir. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir....
Somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, davalının mesleği ve belirlenen gelir durumu, asıl davacı ... üniversite eğitim hayatı, eğitim giderleri, yaşı, ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları, yardım nafakasının niteliği, birleşen davanın davacısı müşterek küçük çocuk ... yaşı, ihtiyaçları, hastalığı ve tedavi giderleri, eğitim durumu ve eğitim giderleri iştirak nafakasının niteliği, aradan geçen zaman içerisindeki ekonomik göstergelerde ki değişim ve TÜİK'in yayınladığı UFE artış oranı nazara alındığında hükmolunan yardım nafakası miktarı ve artıralan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış olup hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir....
Davacı, hükmedilen iştirak nafakasının yetersiz kaldığını ve ihtiyacı karşılamadığını ileri sürmektedir. Davacının bu husustaki delilleri toplanıp, küçüğün ihtiyaçlarının tesbiti ile, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, hakkaniyete uygun bir nafakanın hüküm altına alınması gerekmektedir. Mahkemece, iştirak nafakasının artırımı konusunda açılmış bir dava bulunduğu gözetilerek, en azından kesinleşen boşanma ilamındaki hüküm gereğince belirlenecek miktarda iştirak nafakasının artırımına karar verilmesi gerekirken, davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Buna göre,mahkemece davacı ...'in talebinin yardım nafakasına ilişkin olduğu kabul edilip; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve üniversite öğrencisi olan davacı ...'in okuduğu okul, yaşı, ihtiyaçları göz önüne alındığında nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; TMK.4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile davacı ... yönünden yardım nafakası talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Yargıtay HGK'nın 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas-235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davacı tarafından aylık 400 TL iştirak nafakasının aylık 1200 TL ye yükseltilmesi, aylık 550 TL yoksulluk nafakasının aylık 1200 TL ye yükseltilmesi talep edilmiş, mahkeme tarafından iştirak nafakasının aylık 500 TL artırımı ile aylık 900 TL ye yoksulluk nafakasının aylık 650 TL artırımı ile aylık 1200 TL sına yükseltilmesine hükmedilmiş, karar davalı tarafından istinaf edilmiştir. Kabul edilen nafaka artırım miktarı yıllık 8.000,00 TL nin altında olduğundan ( yoksulluk için 650*12=7800 TL iştirak nafakası için 500*12=6000 TL) karar davalı açısından HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 27/12/2022 NUMARASI : 2022/803 ESAS 2022/1037 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müşterek çocuk için hükmedilen cari 150 TL iştirak nafakasının aradan geçen süre çocuğun yaşının ve ihtiyaçlarının artması, paranın alım gücünün düşmesi nedeni ile yetersiz kaldığını belirterek nafakanın 2000 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalı–karşı davacı vekili, cevap dilekçesinde; davacı hakkında daha önce iştirak nafakası verildiğini belirterek, kesin hüküm itirazında bulunmuş, müvekkilinin paranoid şizofreni hastası olduğunu, çalışmadığını savunarak, davanın reddi ile; karşı davasında, davacı lehine verilen iştirak nafakasının 100 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiş, 26.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 250TL iştirak nafakasının tamamen kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Buna bağlı olarak; davalının ergin olması ile iştirak nafakası kendiliğinden sona erdiğinden, davacının, kanun gereği kendiliğinden sona eren iştirak nafakasının kaldırılması talebi ile dava açmasında hukuken korunmaya değer menfaati, diğer bir ifade ile bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kanun gereği davalının ergin olması ile kendiliğinden sona eren iştirak nafakası nedeniyle davacı hakkında takip bulunması halinde dahi, davacının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca şikayet yoluna başvurma imkanının bulunduğu, diğer bir ifade ile bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilebilmesinin mümkün olduğu, bu durumda o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığı açıktır....